-
1 karşılıklı
I adj1) gegenseitig, wechselseitig\karşılıklı bağımlılık gegenseitige Abhängigkeit2) gegenüberliegend\karşılıklı kenarlar gegenüberliegende Seiten\karşılıklı oturmak sich [o einander] gegenüber sitzenII adv gegenseitighiçbir şey söylemeyeceklerine \karşılıklı olarak söz verdiler sie haben beiderseits versprochen, nichts zu sagenitimadımız \karşılıklıdır unser Vertrauen beruht auf Gegenseitigkeit -
2 karşılıklı
karşılıklı gegenseitig; gegenüber (sitzen); gegenüberliegend; BOT wechselständig; MATH Gegen- (Winkel); Brief mit (bezahlter) Rückantwort -
3 karşılıklı
взаи́мный обою́дный* * *1.1) взаи́мный, обою́дный, двусторо́ннийkarşılıklı anlaşma — а) взаимопонима́ние; б) взаи́мная договорённость
karşılıklı güven — взаи́мное дове́рие
karşılıklı mübadele — взаимообме́н; товарообме́н
yükümlük karşılıklı saygı — взаи́мное уваже́ние
karşılıklı yardım — взаимопо́мощь
2) противолежа́щий, противополо́жный, располо́женный друг про́тив дру́га2.karşılıklı masalarda oturdular — они́ се́ли за противополо́жные столы́
друг про́тив дру́гаelbisenin düğmelerini karşılıklı dikilecek — пу́говицы на пла́тье должны́ быть приши́ты друг про́тив дру́га
-
4 karşılıklı
икеяклы; кара-каршы; үзара -
5 karşılıklı
взаимный, двустороннийİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > karşılıklı
-
6 karşılıklı
adj. mutual, reciprocal, reciprocating, opposing, opposed, conjugate--------adv. tete a tete--------pref. inter--------prep. opposite* * *1. interactively 2. mutual 3. reciprocal 4. reciprocative 5. reciprocatory 6. corresponding (n.) -
7 karşılıklı
beramberî hev -
8 karşılıklı
Qarşılıqlı -
9 karşılıklı
obopólny; obustronny; wzajemny -
10 karşılıklı
متقابلمحاذمشاعمشتركمقابلمواجه -
11 karşılıklı
1. متقابل [مُتَقَابِل]Anlamı: mütekabil2. محاذ [مُحَاذٍ]Anlamı: birbirine karşı bulunan3. مشاع [مُشَاع]Anlamı: birbirleriyle ilgili olarak4. مشترك [مُشْتَرَك]Anlamı: birbirleriyle ilgili olarak5. مقابل [مُقَابِل]Anlamı: birbirine karşı bulunan6. مواجه [مُوَاجِه]Anlamı: birbirine karşı bulunan -
12 karşılıklı
"reciprocal, mutual; facing one another; corresponding; mutually; alternatively" -
13 karşılıklı
1. mutual, reciprocal. 2. opposite, facing one another. - benzeşme ling. mutual assimilation. - olarak mutually. - sigorta mutual insurance. - taahhüt agreement, mutual agreement. - yapraklar opposite leaves. - yardım mutual assistance. - yer değiştirmek (for two officials) to exchange posts. -
14 karşılıklı
oboustranný; vzájemný -
15 karşılıklı oynamak
karşılıklı oynamak (poker)v. whipsaw -
16 karşılıklı yardım antlaşması
pol Beistandspakt mSözlük Türkçe-Almanca kompakt > karşılıklı yardım antlaşması
-
17 karşılıklı anlaşma
1. collective agreement 2. collective bargaining -
18 karşılıklı anlayış
mutual understanding -
19 karşılıklı bağlantı
interconnection -
20 karşılıklı benzeme
mutual resemblance
См. также в других словарях:
karşılıklı — sf. 1) İki kişi veya iki topluluğun arasında geçen ve karşılaşılan harekete eş değer bir hareketle beliren, mütekabil Karşılıklı yardım. Karşılıklı saygı. 2) Birbirine karşı bulunan Salıncağın üzerinde karşılıklı ayakta duran kızlar, fıldır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşılıklı yapraklar — is., ç., bit. b. Sapların her düğümünde karşılıklı olarak ikişer ikişer bulunan yapraklar … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUADAT — Karşılıklı düşmanlık, karşılıklı husumet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜTEKABİLİYET — Karşılıklı vaziyet, karşılıklı durum … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
âşıktaşlık etmek — karşılıklı sevişmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bazı dingil döner, bazı teker — karşılıklı ilişkilerde her iki tarafa da zaman zaman söz söyleme hakkı doğar anlamında kullanılan bir söz Bizimkisi komşuluk gayreti dedi, içinden de ne demişler? Bazı dingil döner bazı teker. N. H. Onan … Çağatay Osmanlı Sözlük
laklak etmek — karşılıklı, gelişigüzel, havadan sudan konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mütekabiliyet esası üzerine — karşılıklı olarak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra saygı gözetmek — karşılıklı saygı göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teati etmek — karşılıklı alıp vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
muhabbet etmek — karşılıklı, dostça konuşmak Bir geçitten ziyade bir toplantı yeri. Mahalle orada muhabbet eder, konuşur, kavga eder. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük