-
1 bald
1) ( in Kürze) yakında;möglichst \bald, so \bald wie möglich olabildiğince çabuk, bir an önce, mümkün olduğu kadar kısa zamanda;\bald darauf kısa bir zaman sonra, çok geçmeden, biraz sonra;bis \bald! yakında görüşmek üzere!;er wird \bald kommen yakında gelecek;wird's \bald?! ( fam) daha sürecek mi? — haydi artık!ich wäre \bald hingefallen neredeyse [o az kalsın] düşecektim3) ( einmal)\bald regnete es, \bald schien die Sonne bir yağmur yağdı, bir güneş açtı -
2 beinah
neredeyse, hemen hemen, az kaldı, az kalsın;ich hätte \beinah... gesagt az kalsın... diyecektim -
3 unter
unter ['ʊntɐ]I präp1) ( unterhalb) altında2) ( inmitten) arasında;\unter anderem bunlar arasında;\unter Freunden dostlar arasında;wir sind hier ganz \unter uns burada biz bizeyiz;das bleibt \unter uns bu aramızda kalsın;\unter uns gesagt... aramızda kalsın,...3) ( weniger als) altında;Kinder \unter 12 Jahren 12 yaşın altındaki çocuklar;\unter dem Durchschnitt ortalamanın altında4) ( Art und Weise)\unter Tränen ağlaya ağlaya;\unter der Bedingung, dass...... şartıyla;\unter allen Umständen ille;\unter Vorbehalt saklı kalmak üzere, kaydıihtiyatla, çekince(si) olduğunu belirterek;\unter falschem Namen sahte ad kullanarak5) ( Zustand)\unter Strom elektrikli;das Haus steht \unter Denkmalschutz ev anıt olarak korunuyor6) ( Unterordnung) altında;sie hat mehrere Mitarbeiter \unter sich dat, yönetimi altında birçok elemanı var;\unter seiner Leitung yönetimi altında7) ( Zuordnung) altında;\unter dem Motto...... parolası altında;was verstehen Sie \unter...?...den ne anlıyorsunuz?er nahm das Paket \unter den Arm paketi kolunun altına aldı;die Temperaturen sinken \unter null hava sıcaklığı sıfırın altına düşüyor -
4 bald
bald adv yakında; fam (beinahe) az daha/kalsın;bald darauf (bunun) hemen ardından;so bald wie möglich olabildiği kadar çabuk;fam bis bald! görüşmek üzere! -
5 bleiben
bleiben v/i <blieb, geblieben, sn> (sich aufhalten) kalmak;im Bett bleiben yataktan çıkmamak;zu Hause bleiben evde oturmak;TEL bleiben Sie am Apparat! hattan ayrılmayın!;bei der Wahrheit bleiben doğru(yu) söylemek;um bei der Wahrheit zu bleiben eğri oturalım, doğru konuşalım;gesund bleiben sağlıklı kalmak, sağlığını korumak;für sich bleiben insan içine çıkmamak;das bleibt unter uns! bu aramızda kalsın!;bleiben Sie (doch) sitzen! (ne olur) kalkmayın!;ich bleibe dabei, dass -diğinde ısrar ediyorum;bleiben lassen -i (olduğu gibi) bırakmak; (aufhören mit) -i bırakmak;lass das bleiben! bırak!, yapma! -
6 dabei
dabei adv yanında, hazır; yakınında; aynı anda; dahil;warst du dabei? orada mıydın?, oraya gittin mi?;fam fig ich bin dabei (mache mit) ben (de) varım, katılıyorum;es kommt nichts dabei heraus bundan bir sonuç/şey çıkmaz;ich dachte mir nichts dabei aklıma hiç (kötü, sakıncalı) bir şey gelmedi;(obwohl) du lachst, dabei ist es gar nicht witzig gülüyorsun, halbuki/oysa iş hiç de eğlenceli değil;er ist dabei (, zu …) o şu an … ile meşgul, -mek üzere;es ist nichts dabei bunun bir zorluğu yok; bunun bir zararı yok;was ist schon dabei ne olmuş yani?;lassen wir es dabei öyle bırakalım, kalsın! -
7 fast
fast adv mit Adjektiven hemen hemen; mit Verben az kalsın;fast nie (nichts) hemen hemen hiç (yok gibi) -
8 nahe
nahe gelegen yakın(lar)da;jemandem nahe kommen b-ne yaklaşmak;jemandem etwas nahe legen b-ni bş-e ikna etmek; bş-i b-nin aklına yatırmak;nahe liegen akla yakın olmak; stärker apaçık ortada olmak;nahe liegend akla yakın; (bes)belli;jemandem zu nahe treten b-ni incitmek;nahe verwandt yakın akraba;den Tränen nahe gözleri dolu dolu;ich war nahe daran, ihn zu ohrfeigen onu az kalsın tokatlayacaktım;in naher Zukunft yakın gelecekte -
9 sagen
sagen v/i und v/t <h> söylemek;die Wahrheit sagen gerçeği söylemek;er lässt dir sagen sana söylememi istedi;sagen wir diyelim (ki);man sagt, er sei diyorlar ki o;er lässt sich nichts sagen hiç söz dinlemez;das hat nichts zu sagen bu bir şey ifade etmez;etwas (nichts) zu sagen haben bei -in bş-de sözü geç(me)mek;sagen wollen mit … ile demek istemek;das sagt mir nichts bu benim için hiçbir anlam ifade etmiyor;unter uns gesagt söz aramızda (kalsın);sage und schreibe tastamam -
10 unter
unter präp (D) Lage -in altında; (unterhalb) -in aşağısında; (zwischen) -in arasında; präp (A) Richtung -in altına; (niedriger als) -in aşağısına; (zwischen) -in arasına;unter anderem bunlar arasında, örneğin;unter uns (gesagt) aramızda kalsın;jemanden unter sich (D) haben b-ni emri altında bulundurmak;was versteht man unter …? … denince ne anlaşılır?;unter der Hand verkaufen elaltından satmak -
11 Vertrauen
Vertrauen n <Vertrauens; o pl> güven, inanç;Vertrauen erweckend güven veren;(wenig) Vertrauen erweckend aussehen (pek) güven verici görün(me)mek;im Vertrauen (gesagt) aramızda kalsın;Vertrauen haben zu -in -e güveni var/olmak;jemanden ins Vertrauen ziehen -e açmak (bir sırrı) -
12 bleiben
bleiben <bleibt, blieb, geblieben> ['blaıbən]vi sein\bleiben Sie am Apparat! telefondan ayrılmayın!;hängen \bleiben [o hängenbleiben]; ( an einem Ort) takılıp kalmak; ( Wissen) aklında kalmak; ( Schüler) sınıfta kalmak;an etw hängen \bleiben ( kleben) bir şeye yapışıp kalmak; ( sich verhaken) takılmak;bei jemandem \bleiben birinin yanında kalmak;wo bleibt er nur so lange? bu kadar uzun (zaman) nerede kaldı?;das bleibt unter uns! bu aramızda kalsın!;sieh zu, wo du bleibst! nerede kalacaksan kal!;wo bleibt er nur? nerede kaldı ki?gleich \bleiben değişmez;gleich \bleibend değişmeyen; ( beständig) kalıcı;es bleibt dabei! tamam!, anlaştık!;hier ist alles beim Alten geblieben burada her şey eskisi [o olduğu] gibi, burada her şey eski haman eski tas;die Frage blieb unbeantwortet soru cevapsız [o yanıtsız] kaldı;er ist derselbe geblieben onda hiç değişiklik yok;am Leben \bleiben hayatta kalmak;liegen \bleiben [o liegenbleiben] ( fig) ( nicht verkauft werden) satılmamak; ( Auto) yolda kalmak; ( Arbeit) yüzüstü kalmak;\bleiben Sie doch sitzen! kalkmayınız!;stehen \bleiben istop etmek; ( anhalten) durmak;stecken \bleiben [o steckenbleiben] ( fam) ( beim Sprechen) dili durmak;stecken \bleiben ( festsitzen) takılmak; (im Sand/Schlamm/Schnee) saplanmak, batıp kalmak3) ( anhalten) durmak;das bleibt abzuwarten bekleyelim bakalım, ne olacak;es bleibt mir nichts weiter zu tun, als zu warten beklemekten başka çarem kalmadı -
13 daran
1) ( räumlich)nahe \daran oraya yakın, oranın yakınında;wir kommen häufig \daran vorbei oradan sık sık geçeriz;du kannst dich \daran lehnen oraya yaslanabilirsin2) ( zeitlich)im Anschluss \daran onun arkasından;er war nahe \daran, das zu tun az kalsın onu yapacaktıich hatte nicht \daran gedacht bunu düşünmemiştim;ich muss immer \daran denken hep bunu düşünüyorum, hiç aklımdan çıkmıyor;\daran wird sich nichts ändern onda [o bunda] bir değişiklik olmaz;er ist \daran schuld onun bunda suçu [o kabahati] var;was ist \daran schön? bunun neresi [o nesi] güzel?;was hast du \daran auszusetzen? onun nesi hoşuna gitmedi?, onun nesini beğenmedin? -
14 fast
neredeyse, nerede ise, az kaldı, az kalsın, hemen hemen;\fast nie neredeyse [o hemen hemen] hiç;\fast nichts neredeyse [o hemen hemen] hiç;\fast alle neredeyse [o hemen hemen] hepsi -
15 Haar
Haar <-(e) s, -e> [ha:ɐ] nt1) (Kopf\Haar) saç; (Körper\Haar, Tier\Haar) tüy, kıl;blondes/schwarzes \Haar haben saçları sarı/siyah olmak;kein gutes \Haar an jdm lassen ( fam) birinin arkasından söylemediğini bırakmamak;deswegen lasse ich mir keine grauen \Haare wachsen ( fam) bunun için saç sakal ağartmam;jdm kein \Haar krümmen ( fam) birinin kılına [o tüyüne] dokunmamak;immer ein \Haar in der Suppe finden ( fam) her şeyde bir kusur bulmak2) ( fig);(um) kein \Haar ( fam) hiç;er hat sich (um) kein \Haar geändert hiç değişmemiş; -
16 sagen
sagen ['za:gən]vt demek (zu -e), söylemek; ( ausdrücken) ifade etmek; ( mitteilen) iletmek, bildirmek, söylemek; ( meinen) demek (zu -e);wie sagt man auf Türkisch? Türkçede nasıl denir [o söylenir] ?;Gute Nacht \sagen iyi geceler demek;Ja/Nein \sagen evet/hayır demek;dagegen ist nichts zu \sagen ona hiçbir şey denilemez;(k) ein Wort \sagen bir kelime söyle(me) mek;\sagen wir mal... diyelim ki...;das hätte ich dir gleich \sagen können ben bunu sana önceden de söyleyebilirdim;was wollen Sie damit \sagen? bununla ne demek istiyorsunuz?;genauer gesagt daha doğrusu;auf gut Deutsch gesagt kaba Almancası;offen gesagt açıkçası;das oben Gesagte yukarıda sözü edilen şey;sie haben sich nichts mehr zu \sagen birbirlerine söyleyecek bir şey kalmadı;das hat nichts zu \sagen bu bir şey ifade etmez;ich habe mir \sagen lassen, ( dass) ... duydum ki,...;sag mal, ... bir söylesene,...;das S\sagen haben ( fam) sözü geçmek, forsu olmak;das kannst du aber laut \sagen ( fam) al benden de o kadar;das ist leichter gesagt als getan bunu söylemek kolay;das ist schnell gesagt bunu demek kolay;unter uns gesagt aramızda kalsın;was Sie nicht \sagen! ( fam) demeyin!;lass dir das gesagt sein! ( fam) benden söylemesi!, benden günah gitti!;sag das nicht! deme!;sag bloß! ( fam) deme!;na, wer sagt's denn! ( fam) gördün mü işte!;hab' ich's nicht gesagt? ( fam) ben dememiş miydim böyle olacağını?;was soll man dazu \sagen? ( fam) buna ne denebilir ki? -
17 uns
uns [ʊns]ist das für \uns? bu bizim için mi?;ein Freund von \uns bizim bir dostumuz;\uns gehört das nicht bu bizim değil;unter \uns gesagt... laf aramızda kalsın,...wir kümmern \uns schon darum biz onunla meşgul oluruz;wie lange haben wir \uns nicht gesehen? birbirimizi görmeyeli ne kadar oldu? -
18 Vertrauen
Vertrauen <-s> ntkein pl güven (auf/in/zu -e/-e/-e), itimat (auf/in/zu -e/-e/-e);im \Vertrauen ( gesagt) (lâf) aramızda kalsın;jdm \Vertrauen einflößen birine güven vermek, birine itimat telkin etmek;jdn ins \Vertrauen ziehen birine açılmak;jds \Vertrauen erschüttern/genießen birinin güvenini sarsmak/kazanmış olmak;\Vertrauen zu jdm haben birine güveni olmak;er hat wenig \Vertrauen zu sich selbst kendine güveni az;sie besitzt mein volles \Vertrauen ona sonsuz güvenim var;zu jdm \Vertrauen fassen birine güven duymaya başlamak -
19 zerreißen
zerreißen*jdm das Herz \zerreißen birinin yüreğini parçalamak;es hat uns fast zerrissen ( fam) az kalsın bizim aramızı açacaktı
См. также в других словарях:
boynu altında kalsın! — ölsün, gebersin! anlamında kullanılan bir ilenme sözü Hay, dedi, o arabacı amcanın boynu altında kalsın. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
az kaldı (veya kalsın) — 1) bir işin gerçekleşmesi söz konusuyken gerçekleşmemesi durumunda kullanılan bir söz Zavallıyı az kalsın gırtlağından yakalayıp boğacaktı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) bir işin gerçekleşmemesi söz konusuyken gerçekleşmesi durumunda kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
döküle kalsın — kala kalsın boşa gitsin anlamında beddua … Beypazari ağzindan sözcükler
adamlık (veya insanlık) sende kalsın — 1) iyilik bilmese de sen yine iyilik et anlamında kullanılan bir söz 2) bu işi nasıl olsa sana yaptıracaklar, bari kendiliğinden yap da onurunu koru anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sebep olan sebepsiz kalsın — herhangi bir kötü duruma yol açanlar için kullanılan bir ilenme … Çağatay Osmanlı Sözlük
erkeklik sende kalsın! — karşısındakinin yakışıksız davranışına uyup da tatsızlık çıkarma, efendice davran! anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yiğitlik sende kalsın — özveri, hoşgörü ve ılımlılık öğütleyen söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstü kalsın — hesaptan artakalan az miktardaki paranın alınmaması, bahşiş olarak bırakılması sırasında söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklında olsun (veya kalsın!) — unutma! anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
List of Turkish Americans — Academics* Kamer Daron Acemoğlu, Charles P. Kindleberger Professor of Applied Economics at Massachusetts Institute of Technology and winner of the 2005 John Bates Clark Medal. * Taner Akçam, University of Minnesota professor, historian… … Wikipedia
Autonome territoriale Einheit Gagausien — Gagauz Yeri Găgăuzia Гагаузия Gagausien … Deutsch Wikipedia