-
1 взбивать
kabartmak; çırpmak* * *1) kabartmak2) çıkmak, çırpıp köpürtmek; dövüp köpürtmekвзбить сли́вки — kremayı çırpıp köpürtmek
-
2 разрыхлять
kabartmak, yumuşatmak, gevşetmekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > разрыхлять
-
3 прислушиваться
несов.; сов. - прислу́шаться, врзприслу́шиваться к разгово́ру — konuşulanlara kulak vermek / kabartmak
прислу́шиваться к го́лосу масс — yığınların sesini dinlemek, yığınlara kulak vermek
не прислу́шиваться к кри́тике — eleştirilere aldırmamak / kulak tıkamak
-
4 топорщить
топо́рщить щети́ну — kıllarını diken diken kabartmak
-
5 взрыхлять
несов.; сов. - взрыхли́ть(belle çapayla) kabartmak, kabartıp yumuşatmak -
6 выпячивать
несов.; сов. - вы́пятить1) в соч.выпя́чивать грудь — göğsünü kabartmak / şişirmek
2) перен. ( особо подчеркивать) özellikle öne çıkarmak -
7 навострить
-
8 разжигать
несов.; сов. - разже́чь1) (огонь, костёр) yakmak2) перен. körüklemek, kızıştırmak, alevlendirmekразжига́ть не́нависть — kinleri körüklemek / kızıştırmak
разжига́ть стра́сти — ihtirasları alevlendirmek
разжига́ть чей-л. аппети́т — iştahını kabartmak
-
9 щетиниться
несов.; сов. - ощети́ниться -
10 вспучить
şişirtmek, kabartmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > вспучить
См. также в других словарях:
kabartmak — kabartmak, şişirmek, obartmak III, 430 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kabartmak — i 1) Kabarmasını sağlamak, kabarmasına yol açmak Vapur geri geri beyaz köpükler kabartarak açılmaya başlamış. Ç. Altan 2) Toprağı tırmık, çapa vb. bir araçla karıştırmak, altüst etmek, yumuşatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulak kabartmak — belli etmemeye çalışarak dinlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğsünü kabartmak — bir olay dolayısıyla kıvanç duygusunu ortaya koymak, övünmek Şimdi ben, kim bana ne iş yaparsın derse göğsümü kabartarak yazıcıyım, diyorum. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
atmak — i, e, ar 1) Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Taşı suya atmak. 2) Bir şeyi yere doğru bırakmak 3) Bir kimsenin ilişiğini kesmek Adamcağızı berbat bir yere attılar. 4) e, nsz Koymak Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. B. Felek 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapalamak — i Çapa ile toprağı kabartmak Ana çapa çapalar, ot yolar, soğan, sarımsak, yeregeçen eker. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
ditmek — i, der 1) Yün, pamuk vb.ni tellere ayırarak kabartmak 2) Elle çok küçük parçalara ayırmak Haşlanan etleri soğuduktan sonra didiniz … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs — is., ğsü 1) Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine 2) Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı Genç ve meçhul kadın çocuğunu göğsüne basarak girdi. A. Gündüz 3) Bu bölümün içindeki organlar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabartma — is. 1) Kabartmak işi 2) Bir biçimin veya bir süslemenin düz yüzey üzerindeki çıkıntısı 3) Kil, alçı, taş vb. işlenebilir gereçleri girintili çıkıntılı yüzeyler durumunda biçimlendirerek yapılmış olan eser, rölyef Bir sanatkâr eliyle alçıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulak — 1. is., ğı, anat. 1) Başın her iki yanında bulunan işitme organı Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. H. C. Yalçın 2) anat. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü Elleriyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğaz açmak — ağaçların dibini kazarak toprağı kabartmak … Çağatay Osmanlı Sözlük