-
1 kıyasıya
-
2 kıyasıya
на́смерть; жесто́коkıyasıya dövüşmek — дра́ться не на жизнь, а на́ смерть
-
3 kıyasıya
adj. cutthroat -
4 kıyasıya
-
5 kıyasıya
χωρίς οίκτο, φονικός, ανελέητος -
6 kıyasıya
mercilessly, ruthlessly -
7 kıyasıya
1. mercilessly, cruelly. 2. savage, murderous (action). -
8 kıyasiya
amansızcasına, rəhmsizcəsinə, insafsızcasınaamansızcasına, insafsızcasına, rəhmsizcəsinə -
9 kıyasıya rekabet
n. cutthroat competition -
10 amansızcasına
kıyasiya -
11 rəhmsizcəsinə
kıyasiya -
12 насмерть
би́ться на́смерть — kıyasıya vuruşmak
заби́ть кого-л. на́смерть — birini döve döve öldürmek
••на́смерть перепуга́ться прост. — ödü kopmak / patlamak
-
13 cutthroat competition
kıyasıya rekabet -
14 cutthroat competition
kıyasıya rekabet -
15 ხელჩართული ბრძოლა
kıyasıya çarpışma -
16 cutthroat competition
kiyasiya rekabet -
17 беспощадно
беспоща́дно боро́ться с чем-л. — kıyasıya mücadele etmek
-
18 дубасить
yumruklamak* * *несов.; сов. - отдуба́сить, прост., врздуба́сить друг дру́га — yumruklaşmak
дуба́сить в дверь — kapıyı yumruklamak
-
19 жестокий
katı yürekli,amansız,acımasız; müthiş* * *1) katı yürekli; amansız; acımasızжесто́кий челове́к — katı yürekli bir adam, zalim / gaddar (bir adam)
жесто́кая эксплуата́ция — insafsızca / acımasızca sömürme
враг был жесто́к — düşman amansızdı
учини́ть жесто́кую распра́ву над кем-л. (убить) — birini hunharca katletmek
2) çok şiddetli, müthiş, dehşetliжесто́кий моро́з — müthiş / yaman bir soğuk
жесто́кий уда́р — çok şiddetli / yıkıcı bir darbe
жесто́кая боль — müthiş bir ağrı
подве́ргнуть жесто́кой кри́тике — acımasızca eleştirmek
вступи́ть в жесто́кую борьбу́ — kıyasıya bir mücadeleye girişmek
жесто́кая борьба́ монопо́лий — tekellerin birbiriyle kıran kırana mücadelesi
3) amansızca; gaddarca; hunharca ( зверски)э́то (бы́ло) жесто́ко с ва́шей стороны́ — bu yaptığınız bir insafsızlıktır
4) müthişя жесто́ко оши́бся — müthiş / dehşetli yanılmışım
-
20 жестокость
katı yüreklilik,gaddarlık,zalimlik; şiddet* * *ж1) katı yüreklilik; gaddarlık; zalimlik2) ( жестокий поступок) zalimce davranış; hunharlık ( зверство)3) ( суровость) şiddetжесто́кость би́твы — savaşın kıyasıya olması
- 1
- 2
См. также в других словарях:
kıyasıya — sf. 1) Çok şiddetli, korkunç, müthiş 2) zf. Canını yakmak, öldürmek amacıyla Bir dövüşmeyi müteakip bazen iki kişi, bazen iki saf arasında kıyasıya bir boğuşmadır başlardı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
gırtlak gırtlağa gelmek — kıyasıya dövüşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
pençe pençeye gelmek — kıyasıya, öldürürcesine dövüşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
birbirinin gözünü çıkarmak — kıyasıya dövüşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
Allah yarattı dememek — kıyasıya dövmek, çok hırpalamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Rassismus-Turanismus-Verfahren — Im Rassismus Turanismus Verfahren (türkisch Irkçılık Turancılık davası, auch Turkismus Turanismus Verfahren genannt) vom 7. September 1944 bis zum 29. März 1945 wurden 23 politische Persönlichkeiten des Turkismus und des Turanismus wegen… … Deutsch Wikipedia
boğazlaşmak — nsz, le 1) Birbirini boğazlamak İçimde bir boşlukla karmakarışık bir doluluk boğazlaşıyor. A. Gündüz 2) Kıyasıya dövüşmek Otuz bu kadar devlet, hiç durmadan dinlenmeden boğazlaşabilirler miydi? Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapışmak — i 1) Birlikte bir şeyin üzerine üşüşüp aceleyle almak, kapmak 2) le Kavgaya tutuşmak En yakın arkadaşı bir romancımızla bu konuda kapıştığı geceyi unutamam. H. Taner 3) nsz Kavgaya girmek Her seferinde kıyasıya kapıştıklarını, nahak yere kalp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıyıcı — 1. is., esk. Kıyılara vuran enkazı devletten aldığı izinle toplayan kimse 2. is. 1) Kıyma işini yapan kimse Tütün kıyıcısı. 2) sf. Acıma duygusu olmayan, başkalarına kıyasıya kötülük eden, gaddar, zalim … Çağatay Osmanlı Sözlük
nahak yere — zf. Haksız, gereksiz olarak, boş yere, boşuna Her seferinde kıyasıya kapıştıklarını, nahak yere kalp kıracaklarını sanıyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepelemek — i 1) Ayakları altında ezmek 2) mec. Bozguna uğratmak, hırpalamak Sen ona ilişirsen ben de seni tepelerim. B. Felek 3) mec. Kıyasıya dövmek … Çağatay Osmanlı Sözlük