Перевод: с русского на турецкий

с турецкого на русский

kısıtlamak

  • 1 урезать

    kısaltmak; kısıtlamak; kısmak,
    kısıntı yapmak
    * * *
    урез`ать
    несов.; сов. - ур`езать
    1) разг. (kesip) kısaltmak
    2) перен. kısmak; kısıtlamak, kısıntı yapmak

    урезать ассигнова́ния — tahsisatı kısmak

    бюдже́т уре́зан — bütçede kısıntı yapıldı, bütçe kısıntıya uğradı

    урезать права́ кого-л.birinin haklarını kısıtlamak

    Русско-турецкий словарь > урезать

  • 2 ограничивать

    несов.; сов. - ограни́чить
    sınırlamak; kısıtlamak; kayıtlamak

    ограни́чить и́мпорт вво́зом маши́н — ithalatı makinelerin ithaliyle sınırlamak / ithaline inhisar ettirmek

    ограни́чить свобо́ду забасто́вок — grev yapma özgürlüğünü kısıtlamak

    ограни́чивать себя́ в чём-л.bir şeye kısınmak

    Русско-турецкий словарь > ограничивать

  • 3 ущемлять

    sıkıştırmak; kısıtlamak,
    kısmak; incitmek
    * * *
    несов.; сов. - ущеми́ть

    ущеми́ть па́лец две́рью — parmağını kapıya sıkıştırmak

    2) перен. kısmak, kısıtlamak

    ущемлённый в права́х — mağdur

    ущемля́ть чьи-л. интере́сы — birinin çıkarlarını haleldar etmek

    3) перен. rencide etmek, incitmek

    ущемля́ть чьё-л. самолю́бие — birinin onurunu rencide etmek

    Русско-турецкий словарь > ущемлять

  • 4 свёртывать

    несов.; сов. - сверну́ть
    1) dürmek, yuvarlamak; sarmak ( папиросу)

    сверну́ть ковёр — halıyı dürmek / yuvarlamak

    2) перен. daraltmak; kısıtlamak

    компа́ния свёртывает произво́дство — ortaklık üretimi kısıtlamaktadır

    Русско-турецкий словарь > свёртывать

  • 5 стеснять

    несов.; сов. - стесни́ть

    сади́сь, ты нас не стесни́шь — otur (yanımıza), bizi rahatsız etmezsin

    он стеснён в сре́дствах — dardadır

    в расхо́дах его́ никто́ не стесня́ет — para harcamakta onu kısıtlayan yok

    ему́ стесни́ло грудь — göğsü sıkıştı

    Русско-турецкий словарь > стеснять

См. также в других словарях:

  • kısıtlamak — i 1) Önceden verilmiş olan hak ve hürriyetlerin sınırlarını daraltmak, tahdit etmek Hükûmet dış gezileri kısıtladı. 2) mec. Sınırlamak, daraltmak 3) huk. Birini yasal yoldan mallarını kullanmaktan yoksun bırakmak, kısıt altına almak, hacir altına …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hacir altına almak — 1) kısıtlamak Mümkün olduğu kadar uzun zaman devam etmesi için onu âdeta hacir altına almıştık. R. N. Güntekin 2) huk. hastalık, bunama vb. sebeplerden dolayı davranışlarının nasıl sonuç vereceğini bilemeyen bir kişiyi mahkeme aracılığıyla mal ve …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kısıtlama — is. 1) Kısıtlamak işi Öteden beri kısıtlamalarla iç içe yaşamaya alıştığımızdan bunu da anlayışla kabul ediyoruz. T. Uyar 2) huk. Kısıt Birleşik Sözler hak kısıtlaması para kısıtlaması …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baskı altında tutmak — özgürlüğünü engellemek, kısıtlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gümrük koymak — engel olmak, kısıtlamak Yalnız hareketlerime değil, sözlerime de gümrük koyacak. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kısıt altına almak — huk. kısıtlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • takyit etmek — bağlı kılmak, bir davranışı kısıtlamak, birtakım şartlara bağlamak, kayıtlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»