-
1 урезать
kısaltmak; kısıtlamak; kısmak,kısıntı yapmak* * *урез`атьнесов.; сов. - ур`езать1) разг. (kesip) kısaltmak2) перен. kısmak; kısıtlamak, kısıntı yapmakурезать ассигнова́ния — tahsisatı kısmak
бюдже́т уре́зан — bütçede kısıntı yapıldı, bütçe kısıntıya uğradı
урезать права́ кого-л. — birinin haklarını kısıtlamak
-
2 ограничивать
несов.; сов. - ограни́читьsınırlamak; kısıtlamak; kayıtlamakограни́чить и́мпорт вво́зом маши́н — ithalatı makinelerin ithaliyle sınırlamak / ithaline inhisar ettirmek
ограни́чить свобо́ду забасто́вок — grev yapma özgürlüğünü kısıtlamak
ограни́чивать себя́ в чём-л. — bir şeye kısınmak
-
3 ущемлять
sıkıştırmak; kısıtlamak,kısmak; incitmek* * *несов.; сов. - ущеми́ть1) sıkıştırmakущеми́ть па́лец две́рью — parmağını kapıya sıkıştırmak
2) перен. kısmak, kısıtlamakущемлённый в права́х — mağdur
ущемля́ть чьи-л. интере́сы — birinin çıkarlarını haleldar etmek
3) перен. rencide etmek, incitmekущемля́ть чьё-л. самолю́бие — birinin onurunu rencide etmek
-
4 свёртывать
несов.; сов. - сверну́ть1) dürmek, yuvarlamak; sarmak ( папиросу)сверну́ть ковёр — halıyı dürmek / yuvarlamak
2) перен. daraltmak; kısıtlamakкомпа́ния свёртывает произво́дство — ortaklık üretimi kısıtlamaktadır
-
5 стеснять
несов.; сов. - стесни́тьсади́сь, ты нас не стесни́шь — otur (yanımıza), bizi rahatsız etmezsin
2) kısıtlamakон стеснён в сре́дствах — dardadır
в расхо́дах его́ никто́ не стесня́ет — para harcamakta onu kısıtlayan yok
3) daraltmakему́ стесни́ло грудь — göğsü sıkıştı
См. также в других словарях:
kısıtlamak — i 1) Önceden verilmiş olan hak ve hürriyetlerin sınırlarını daraltmak, tahdit etmek Hükûmet dış gezileri kısıtladı. 2) mec. Sınırlamak, daraltmak 3) huk. Birini yasal yoldan mallarını kullanmaktan yoksun bırakmak, kısıt altına almak, hacir altına … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacir altına almak — 1) kısıtlamak Mümkün olduğu kadar uzun zaman devam etmesi için onu âdeta hacir altına almıştık. R. N. Güntekin 2) huk. hastalık, bunama vb. sebeplerden dolayı davranışlarının nasıl sonuç vereceğini bilemeyen bir kişiyi mahkeme aracılığıyla mal ve … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısıtlama — is. 1) Kısıtlamak işi Öteden beri kısıtlamalarla iç içe yaşamaya alıştığımızdan bunu da anlayışla kabul ediyoruz. T. Uyar 2) huk. Kısıt Birleşik Sözler hak kısıtlaması para kısıtlaması … Çağatay Osmanlı Sözlük
baskı altında tutmak — özgürlüğünü engellemek, kısıtlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gümrük koymak — engel olmak, kısıtlamak Yalnız hareketlerime değil, sözlerime de gümrük koyacak. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısıt altına almak — huk. kısıtlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
takyit etmek — bağlı kılmak, bir davranışı kısıtlamak, birtakım şartlara bağlamak, kayıtlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük