-
1 kırpmak
vt1) ( kesmek) stutzen2) ( kıpmak)göz \kırpmak mit den Augen zwinkernbirine göz \kırpmak jdm zuzwinkerngözünü kırpmadan ( fig) ohne mit der Wimper zu zucken -
2 kırpmak
gözünü kırpmadan ohne mit der Wimper zu zucken -
3 kırpmak
-
4 kırpmak
кысу -
5 kırpmak
v. clip, shear, cut, wink, blink, bat, crop, pare, retrench, shave* * *trim -
6 kırpmak
qusandin--------qut kirin--------qîç kirin--------çirp kirin -
7 kırpmak
упхъун, пыупкIын -
8 kırpmak
قسمقص -
9 kırpmak
-
10 kırpmak
"to trim; to clip, to shear, to snip; to wink (an eye)" -
11 kırpmak
"/ı/ 1. to clip, shear; to trim. 2. to wink (an eye). " -
12 kırpmak
qırpmaq -
13 karanlıkta göz kırpmak
говори́ть намёками, выража́ться тума́нно -
14 göz kırpmak
v. wink, blink, twinkle, wink at, nictitate, cock one's eye at -
15 gözlerini kırpmak
v. bat the eyes -
16 gözünü kırpmak
v. bat an eyelid -
17 göz kırpmak
çavqurcandin--------çavqîçkirin -
18 göz\ kırpmak
морга́ть -
19 göz kırpmak
нашъхьэ фэшIын -
20 göz kırpmak
to wink, to blink
- 1
- 2
См. также в других словарях:
kırpmak — i, ar 1) Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak 2) Göz kapaklarını açıp kapamak, kıpmak Az lakırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi. Ö. Seyfettin 3) den, mec. Kesinti… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırpmak — azaltmak … Beypazari ağzindan sözcükler
karanlıkta göz kırpmak — bir şeyi anlatmak isterken karşısındakinin anlayamayacağı bir işarette bulunmak veya bir söz söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz kırpmak — 1) göz kapağını kapayıp açmak İlk zamanlar bizi beraber görüp de manalı manalı göz kırpmış olanların şimdi yüzüne bakamaz olmuştum. H. Taner 2) başkasına söylediklerinin doğru olmadığını işaretle anlatmak için, benimsediği kimseye bakarak gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlıkta göz kırpmak — bir işin önceden konuşulmadığı için haberinin olmadığını anlatmak … Beypazari ağzindan sözcükler
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlık — sf., ğı 1) Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan 2) is. Işık olmama durumu Biz, karanlığın içinde ilerliyoruz. H. Taner 3) mec. Yasalara, töreye uygun olmayan Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar. M. Ş. Esendal 4) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıpmak — i, ar Göz kapaklarını çabucak açıp kapamak, kırpmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırpma — is. Kırpmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıftulamak — sındı ile kırkmak, kırpmak, II I, 352 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yuñlamak — yün kırpmak III, 404 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini