-
1 kırılmak
1) быть разби́тым (сло́манным); разбива́ться; лома́ться, разруша́ться2) ги́бнутьkırılıp geçmek — поги́бнуть
açlıktan kırılmak — умира́ть от го́лода
3) быть уста́лым (разби́тым)4) Д серди́ться, обижа́ться на кого5) коке́тничатьkırılıp dökülmek — а) быть разби́тым вдре́безги; б) коке́тничать и расточа́ть похвалы́
6) убавля́ться, уменьша́ться; стиха́ть7) физ. преломля́ться (о луче)8) скла́дываться, сгиба́ться -
2 kırılmak
лома́ться* * *1) разбива́ться; лома́тьсяbu evin pencereleri kırılmıştır — о́кна э́того до́ма разби́ты
2) ги́бнуть, погиба́тьbu hastalıktan çok hayvan kırıldı — от э́той боле́зни па́ло мно́го скота́
koleradan birçok insan kirıldı — мно́го люде́й поги́бло от холе́ры
3) разг. испы́тывать недомога́ние / разби́тостьbana ne oluyor bugün? Her tarafım kırılıyor — что со мной [твори́тся] сего́дня? Меня́ всего́ лома́ет
4) -e серди́ться, обижа́тьсяbana kırılmış — она́ оби́делась на меня́
5) перен. стиха́ть, теря́ть си́лу (о ветре, холоде и т. п.)soğuk kırıldı — холода́ уме́ньшились
6) перен. теря́ть, утра́чивать (надежду и т. п.)cesareti kırıldı — он потеря́л сме́лость
umidi kırıldı — его́ наде́жды ру́хнули
7) физ. преломля́ться•• -
3 kırılmak
ломаться, разрушатьсяİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > kırılmak
-
4 eli kırılmak
наби́ть ру́ку; наторе́ть в чём -
5 gönülü kırılmak
оби́деться, оскорби́ться -
6 -ıl
I1) от имен существительных имена прилагательные со значением "обладающий свойством того, что названо исходной основой"II -
7 açlık
го́лод (м)* * *озвонч. -ğıго́лодaçlık çekmek — а) голода́ть, испы́тывать го́лод; б) бе́дствовать
açlıktan kırılmak — ги́бнуть от го́лода
••- açlıktan gözleri kararmak
- açlıktan dönmek
- açlıktan nefesi kokmak
- açlıktan ölmek -
8 el
кисть (ж) рука́ (ж)* * *I1) рука́, ру́киel sıkmak — пожа́ть ру́ку
el sıkışma — рукопожа́тие
2) ру́чкаkapı eli — дверна́я ру́чка
3) ход ( в некоторых играх)şimdi el bende — сейча́с мой ход
4) счётное слово разhavaya üç el ateş etti — он сде́лал три вы́стрела в во́здух
••elini veren kolunu alamaz — посл. ему́ дай па́лец, он ру́ку отхва́тит
elinle ver ayağınla ara — погов. ему́ дай [в долг] рука́ми, а [обра́тно] проси́ нога́ми
- elde- eldeki- elde mi?- elden- elinde
- elinden- eliyle- el açmak- eline ağır
- ele alınmaz
- ele almak
- eline almak
- el altında
- elinin altında
- el altından
- el atmak
- ele avuca sığmamak
- eli ayağı bağlı
- eli ayağı buz kesilmek
- el ayak çekilmek
- eli ayağı düzgün
- eline ayağına kapanmak
- elini ayağını kesmek
- elini ayağını çekmek
- elini ayağını öpeyim!
- eli ayağı tutmak
- eli ayağı kesilmek
- eli ayağı tutmamak
- eline ayağına üşenmemek
- ele bakmak
- eline bakmak
- el basmak
- eli boş dönmek
- eli boş gelmek
- eli böğründe kalmak
- eli koynunda kalmak
- elini çabuk tutmak
- el çekmek
- elini çekmek
- elden çıkarmak
- elden çıkmak
- el çırpmak
- eli dar
- eli darda
- el değiştirmek
- el değmemiş
- eline doğmak
- eli dursa ayağı durmaz
- eline düşmek
- elden düşürmemek
- eli ekmek tutmak
- elden ele dolaşmak
- elden ele gezmek
- el elden üstün
- el ele vermek
- el ense etmek
- eli ermez gücü etmez
- elini eteğini çekmek
- eline eteğine doğru
- el etek öpmek
- eline eteğine sarılmak
- el etmek
- elde etmek
- elden geçirmek
- ele geçirmek
- ele geçmek
- eline geçmek
- elinden geleni ardına
- elinden geleni arkasına komamak
- elinden geleni bırakmamak
- elden geleni yapmak
- elinden geleni yapmak
- elden gelmek
- elinden gelmek
- elinden gelse...
- elden ne gelir?
- elden gelmemek
- elinden gelmemek
- eli genişlemek
- elde gezmek
- ellerde gezmek
- elinin hamuruyla erkek işine karışmak
- elinden hiç bir şey kurtulmaz
- elinden bir iş çıkmamak
- elinden kaza çıkmak
- elinden bir kaza çıkmak
- elinden iş gelmemek
- elinden bir iş gelmemek
- eli işe yatmak
- elini kalbine koyarak söylemek sürmek
- elini kalbine koyarak düşünmek sürmek
- elini kalbine koyarak hüküm sürmek
- elden kaçırmak
- el kaldırmak
- eli kalem tutmak
- elinde kalmak
- eline kalmak
- elinden kan çıkmak
- elini kana bulamak
- el katmak
- eli kırılmak
- elini kolunu bağlamak
- eli kolu bağlı kalmak
- elini kolunu sallaya sallaya gelmek
- elini kolunu sallaya sallaya gezmek
- el koymak
- eli koynunda - elinden hiç bir şey kurtulmamak
- eli kurusun!
- eli olmak
- elinde olmak
- elde olmamak
- elinde olmamak
- elini oynatmak
- eli para görmek
- eline sağlık!
- elinize sağlık!
- elini sallasa ellisi başını sallasa tellisi
- elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
- eli silâh tutan
- eline su dökemez
- el sürmemek
- eli şakağında
- el tazelemek
- el tutmak
- elinde tutmak
- elinden tutmak
- elle tutulacak tarafı kalmamak
- elle tutulacak yanı kalmamak
- elle tutulur gözle görülür
- el uzatmak
- el üstünde tutmak
- eli varmamak
- eli gitmemek
- el vermek
- ele vermek
- el vurmamak
- eli yatmak
- bu işte eli yok
- eller yukarı!
- bir eli yağda bir eli balda II1) чужо́й, чужа́к2) страна́, крайyabancı ellerde — в чужи́х края́х, на чужби́не
3) наро́д, населе́ние4) пле́мя••elin ağzı torba değil ki büzesin — посл. на чужо́й рото́к не наки́нешь плато́к
el ile gelen düğün bayram — посл. ≈ на миру́ и смерть красна́
elin derdi ele masal gelir — посл. чужу́ю беду́ рука́ми разведу́
- el kapısında çalışmakel kazanıyla aş kaynatmak — погов. прийти́ на гото́венькое
-
9 gönül
- lü1) душа́, се́рдцеgönül işleri — серде́чные дела́
gönül maceraları — любо́вные похожде́ния
2) перен. жела́ние, охо́таokumağa gönülün var mı? — у тебя́ есть жела́ние учи́ться?
••gönül kimi severse güzel odur — посл. кого́ се́рдце полю́бит, тот и краси́в
gönül ferman istemez — погов. се́рдцу не прика́жешь
- gönül akıtmakgönül kocamaz — погов. душа́ не старе́ет
- gönül almak
- gönülünü almak
- gönül avlamak
- gönül bağlamak
- gönülü bulanmak
- gönül çekmek
- gönülü çekmek
- gönülü çelinmek
- gönülünü çelmek
- gönülden çıkarmak
- gönülden çıkarmamak
- gönülü çökmek
- gönülüne doğmak
- gönülüne dokunmak
- gönülünü düşürmek
- gönül eğlendirmek
- gönülünü etmek
- gönülünü yapmak
- gönülünden geçirmek
- gönülüne göre
- gönülünü hoş etmek
- gönül indirmek
- gönülü kalmak
- gönülü kanmak
- gönülü kararmak
- gönülünü kaptırmak
- gönülü kaymak
- gönülü kırılmak
- gönül kırmak
- gönülünden kopmak
- gönül okşamak
- gönülü olmak
- gönülünü pazara çıkarmak
- gönülü razı olmamak
- gönülünü serin tutmak
- gönülünü söndürmek
- gönülü takılmak
- gönülü varmıyor
- gönül vermek
- gönül yakmak
- gönülünü yaralamak
- gönül yıkmak
- gönülü yok -
10 gülmek
смея́ться* * *- er1) смея́тьсяgülmekten bayılmak / kırılmak — умира́ть со́ смеху
gülmekten katılmak — пока́тываться со́ смеху, хохота́ть до упа́ду
gülmekten kırıp geçirmek — о́чень смеши́ть
çok / doya doya gülmek — насмея́ться, посмея́ться вдо́воль
gel de gülme — ну как же не смея́ться!
kıkır kıkır gülmek — хихи́кать
kıskıs kıskıs gülmek — ехи́дно смея́ться, подсме́иваться; смея́ться исподтишка́
2) -e насмеха́ться, смея́ться над кем-чемyüzüne gülmek — смея́ться в лицо́, откры́то насмеха́ться над кем
sana gülerler — бу́дут смея́ться над тобо́й; над тобо́й посмею́тся
3) весели́ться, ра́доваться; ве́село / ра́достно проводи́ть вре́мяdünkü ziyafette çok güldük — на вчера́шнем банке́те мы здо́рово повесели́лись
••gülerken ısırır — посл. ≈ мя́гко сте́лет, да жёстко спать
- ağlar mısın!gülme komşuna gelir başına — посл. не сме́йся чужо́й беде́, своя́ на гряде́
- gülerim!
- güleyim bari!
- gülüp oynamak
- gülüp geçmek -
11 kahkaha
хо́хот (м)* * *хо́хот, гро́мкий смехkahkaha atmak — гро́мко рассмея́ться
kahkahayı basmak / koparmak / salıvermek — расхохота́ться, разрази́ться хо́хотом
kahkahadan kırılmak — пока́тываться / помира́ть со́ смеху
-
12 kırılma
1) гл. имя от kırılmakkırılma payı — торг. возмеще́ние за поло́мку
2) физ. преломле́ние, рефра́кцияkırılma açışı — угол преломле́ния
kırılma düzeyi — пло́скость преломле́ния
kırılma indeksi / indisi — коэффицие́нт преломле́ния
-
13 açlık
(-ğı)1) го́лод; голодо́вкаaçlık çekmek — голода́ть, испы́тывать го́лод
açlık grevi — голодо́вка (заключённых)
açlıktan kırılmak — погиба́ть от го́лода
açlıkı körletmek — замори́ть червячка́
açlıktan ölmek — умере́ть от го́лода
2) бе́дность, нужда́◊
açlıktan nefesi kokar — а) у него́ пусто́й желу́док; б) он бе́ден -
14 piyasa
1) ры́нок; ры́ночная цена́; курс дня2) ме́сто для прогу́лок; прогу́лкаpiyásaya çıkmak — а) появи́ться на ры́нке (о товарах); б) вы́йти на прогу́лку, вы́йти прогуля́ться
piyása yeri — ме́сто для прогу́лок
□
piyása etmek — гуля́ть, прогу́ливаться◊
piyásaya düşmek — быть (име́ться) в изоби́лии◊
piyásası kırılmak — потеря́ть влия́ние (авторите́т)
См. также в других словарях:
kırılmak — nsz 1) Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak 2) Bükülerek kat yeri oluşturmak 3) Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek 4) e Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek 5) Kırgınlık duymak Bana ne… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırılmak — kabuğu soyulmak; malı alınmak, yoksulla şmak; kar kürünmek II, 134 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
mukavemeti kırılmak — direnci, gücü azalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kahkahadan kırılmak — çok gülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şevki kırılmak — isteği, hevesi kalmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gülmekten kırılmak (veya katılmak) — aşırı derecede gülmek Ahali gülmekten kırılıyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnu kırılmak — büyüklenemez duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolu kanadı kırılmak — bir şey yapamayacak duruma gelmek, çaresiz kalmak Hem de kolu kanadı tamamıyla kırılmış, bir daha hemcinslerimize dil uzatamayacak bir hâlde... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnunun direği kırılmak (veya düşmek) — çok pis bir koku duyarak tedirgin olmak Tezek kokusu burnumun direğini kırmış, ciğerime işlemişti. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnunun yeli kırılmak — öfkesi yok olmak Vazgeçin, dedi Nuh, kızlara yazık... Niye yazık olsun? Burnunun yeli kırılır, cart curt edemez millete! O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlü kırılmak — üzülmek, incinmek, yerinmek Bunları duymakla gönlüm kırıldı. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük