-
1 iyice
I adj ziemlich gutII adv1) ausgiebig\iyice uyumak ausgiebig schlafenağzını peçeteyle \iyice sil! wisch dir den Mund mit der Serviette gut ab!kullanmadan önce \iyice sallayınız vor Gebrauch gut schütteln2) gründlich, richtig\iyice temizlemek gründlich putzen\iyice incelemek eingehend [o gründlich] prüfen3) ganz schönonu \iyice benzetmişler sie haben ihn ganz schön zugerichtet4) reiflich\iyice düşündükten sonra nach reiflicher Überlegung [o Erwägung]\iyice düşünmek reiflich überlegen5) \iyice düşünmek durchdenken\iyice kızartmak durchbraten -
2 iyice
1. recht gut (a adv; z.B. verstehen); einigermaßen (z.B. sich fühlen);2. adv sehr, fam mächtig; viel -
3 benzetmek
vt1) angleichen2) verwechseln (-e mit)birini başka birine \benzetmek jdn für einen anderen halten, jdn mit einem anderen verwechselnonu iyice benzetmişler sie haben ihn ganz schön zugerichtet -
4 iyicene
-
5 mütalaa
mütalaa [mʏta:lãa] s\mütalaada bulunmak seine Meinung äußern\mütalaalarının mantıksızlığı die Unlogik seiner Ausführungen -
6 pir
I s2) Patron m, Schutzpatron m -
7 sıkılamak
vt1) festmachen2) ( sıkıştırmak) anziehen3) ( ateşli silah) laden4) ( iyice tembih etmek) ausdrücklich sagen -
8 sinmek
vi1) sich ducken; ( saklanmak) sich verkriechen2) ( nüfuz etmek)birine \sinmek in jdn dringenbirine \sinmek auf jdn abfärben3) ( koku) sich setzen (içine/üstüne in/auf)4) ( iyice yerleşmek) sich festsetzen, haften -
9 yer
yer s\yer açmak Platz schaffen\yer almak ( bulunmak) sich befinden; ( bir projede) teilnehmen\yer etmek ( iz bırakmak) Spuren hinterlassen; ( iyice yerleşmek) sich eingraben\yerimiz yok wir haben keinen Platz; ( otelde) wir sind ausgebucht\yerine koymak auf seinen Platz stellen; ( gibi görmek) sehen als; ( saymak) halten für; ( elden çıkan bir şeyin benzerini sağlamak) ersetzen\yerini almak seinen [o ihren] Platz einnehmenfazla \yer kaplamak zu viel Raum [o Platz] einnehmen2) Lage fkendini birisinin \yerine koymak sich in jdn hineinversetzenkendini benim \yerime bir koysana! versetz dich doch mal in meine Lage hinein!3) Stelle fbir şeyi \yerinden oynatmak etw von der Stelle bewegenbirinin \yerine geçmek an jds Stelle treten\yer yarılıp içine girmek wie vom Erdboden verschluckt sein\yere düşmek auf den Boden fallen, auf die Erde fallen, zu Boden fallen\yere tükürmek auf den Boden spucken\yeri boylamak hinfallen\yerin dibine geçmek in den Erdboden versinken, sich in Grund und Boden schämen\yerle bir etmek dem Erdboden gleichmachenmantar gibi \yerden bitmek wie Pilze aus dem Boden schießen5) wohinbastığın \yere dikkat et! gib Acht, wohin du trittst!yarın gideceğim \yer... dort, wohin ich morgen gehe,... -
10 yolmak
vtsaçlarını \yolmak sich die Haare ausreißen2) (ot) jäten, rupfenbirini \yolmak jdn rupfen, jdn ausnehmenadamcağızı iyice yoldular sie haben den armen Mann ganz schön ausgenommen
См. также в других словарях:
iyice — sf. 1) İyiye yakın İyice bir ev. 2) zf. Çok, neredeyse tamamen Şapkası iyice yana yıkılmıştı. Ç. Altan 3) zf. Gereği gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
adamakıllı — iyice … Beypazari ağzindan sözcükler
alışkın olmak — iyice alışmak, yabancılık çekmemek Hayatın alışkın olduğumuz birçok gündelik hâlleri beklenmedik nice zevklere bürünürdü. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
evirmek çevirmek — iyice, istediği gibi, adamakıllı gözden geçirmek Veznedar lirayı aldı, evirdi çevirdi, dudak büktü... H. Z. Uşaklıgil … Çağatay Osmanlı Sözlük
nar gibi — iyice kızarmış (yiyecek) … Çağatay Osmanlı Sözlük
teraziye vurmak — iyice tartarak düşünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
usançlık getirmek — iyice bıkmak, tamamen usanmak Üzüntüyle usançlık getirip işinden soğumasın! M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahı gitmek vahı kalmak — iyice zayıflamak, iş göremez duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
alışkanlığında olmak — iyice alışık bulunmak, huy hâline getirmek Devlet ileri gelenleriyle hoş geçinmek alışkanlığında olduğundan sıkı fıkılık politikası güdermiş. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
helme gibi — iyice pişmiş … Çağatay Osmanlı Sözlük
tiridi çıkmak — iyice ihtiyarlamak, çok yaşlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük