-
81 Blatt
100 Blatt Papier 100 yaprak kağıt; (Zeitung) gazete; dergi;fig kein Blatt vor den Mund nehmen ağzına geleni söylemek;das steht auf einem anderen Blatt o ayrı/başka konu/mesele;fam fig ein unbeschriebenes Blatt sütten çıkma ak kaşık;vom Blatt spielen notadan çalmak (Musikstück);ein gutes Blatt haben (Spielkarten) -in eli iyi olmak;fam fig das Blatt hat sich gewendet iş/durum değişti -
82 Fuß
Fuß m <Fußes; Füße> ayak;zu Fuß yürüyerek; yayan; yaya (olarak);zu Fuß erreichbar yürüyerek gidilebilir (uzaklıkta);zu Fuß gehen yürüyerek gitmek;gut zu Fuß sein yürüyüşü iyi olmak;auf eigenen Füßen stehen kendi ekmeğini kazanmak;Fuß fassen tutunmak, yerleşmek;auf freiem Fuß serbest (bırakılmış);fam kalte Füße bekommen yüzgeri etmek;am Fuß des Berges dağın eteğinde -
83 geraten
geraten1 v/i <geriet, geraten, sn>: (gut) geraten sonu(cu) (iyi) olmak;geraten an (A) -e çatmak;in Schwierigkeiten geraten zor duruma girmek düşmek;in einen Sturm geraten fırtınaya yakalanmakgeraten2 adj tavsiye edilen; makul -
84 vertragen
vertragen <unreg, o -ge-, h>1. v/t kaldırmak, -e dayanmak;ich kann Alkohol nicht vertragen alkol(ü) kaldıramıyorum;er kann viel Spaß vertragen o epey şaka kaldırır;fam ich könnte einen Kaffee vertragen bir kahveye hayır demem2. v/r: sich (gut) vertragen (mit) -in (ile) arası iyi olmak;sich wieder vertragen ile barışmak -
85 Zack
etwas auf Zack bringen halletmek -
86 dolaşım
-
87 kâr
kâr [kãr] s1) Gewinn m, Profit m\kâr getirmek/etmek Gewinn bringen/machenumulan \kâr imaginärer Gewinn\kâr etmek nutzen, nützen; ( etkisi iyi olmak) fruchtennasihat, tehdit hiçbiri \kâr etmedi Ratschläge, Drohungen, nichts hat gefruchtet [o genutzt]3) korkusu yanına \kâr kalmak mit dem Schrecken davonkommen -
88 durchbluten
-
89 Kondition
1. wirtsch koşul, şart, kondisyoneine gute \Kondition haben kondisyonu iyi olmak -
90 Presse
Presse <-n> ['prɛsə] f2) (Saft\Presse) pres, cendere; (Wein\Presse) mengeneeine gute \Presse haben basını iyi olmak -
91 geraten
-
92 vertragen
araları iyi olmakdayanmakkatlanmak geçinmek de. -
93 appréciation
-
94 base
-
95 condition
n f1 exigence koşul [ko'ʃuɫ]♦ à condition de / que şartıyla◊Il réussira à condition de travailler. — Çalışmak şartıyla başaracak.
◊J'accepte à condition que tu sois là. — Orada olman şartıyla kabul ediyorum.
2 les conditions durum3 état kondisyon [kondis'jon]4 toplumsal tabaka -
96 terme
n m1 son [son]2 à court / long terme kısa vadede3 à terme sonunda4 être en bons / mauvais termes avec qqn biriyle ilişkileri iyi olmak5 sözcük [sœz'ʤyc]6 en d'autres termes başka deyimle -
97 хорошо
iyi* * *1) iyi, güzel; yakındanхорошо́ па́хнуть — kokusu güzel olmak
хорошо́ учи́ться — iyi okumak
хорошо́ зараба́тывать — dolgun ücret almak; iyi para kazanmak
он хорошо́ зна́ет э́ту пробле́му — bu sorunu yakından biliyor
худо́жники, кото́рых он хорошо́ зна́ет / знал — yakından tanık olduğu ressamlar
дела́ иду́т хорошо́ — işler iyi gidiyor
ты хорошо́ сде́лал, что пришёл — iyi ettin de geldin
больно́й чу́вствует себя́ дово́льно хорошо́ — hasta iyicedir
он хорошо́ оде́т, не просту́дится — sırtı pektir, soğuk almaz
2) в соч., → сущ., с, нескл. ( отметка) iyiпо фи́зике он получи́л "хорошо́" — fizikten iyi aldı
3) безл., → сказ. iyi(dir), güzeldirвот как хорошо́! — ne güzel!
о́чень хорошо́! — çok güzel! mükemmel!
э́то хорошо́! — orası iyi
вот и хорошо́! — iyi ya işte!
здесь о́чень хорошо́ — burası çok güzel
здесь нам о́чень хорошо́ — burada çok rahatız
там ему́ бы́ло о́чень хорошо́ — orada çok rahat etti
хорошо́, е́сли он придёт во́время — vaktinde gelse iyi (olur)
хорошо́, что ты прие́хал — geldiğin iyi oldu
хорошо́, что бы́ло па́смурно — iyi ki / Allah'tan hava bulutluydu
хорошо́, что ты напо́мнил — iyi ki hatırlattın
4) частица (да, ладно) peki, pekalâ, olurхорошо́, сде́лаю — peki, yaparım
хорошо́, хорошо́, об э́том поговори́м по́сле — pekalâ, pekalâ: onu sonra konuşuruz
5) → вводн. сл. pekalâ, haydiхорошо́, но куда́ ты дел де́ньги? — pekalâ, ya parayı ne yaptın?
••хорошо́ бы пошёл дождь — keşke yağmur yağsa
хорошо́ бы (нам) пое́сть — karnımızı doyursak
-
98 be on velvet
iyi durumda olmak, rahat olmak, avantajlı olmak -
99 be on velvet
iyi durumda olmak, rahat olmak, avantajlı olmak -
100 get the feel of it
iyi kullanabilmek (alet vs.), eli yatkın olmak
См. также в других словарях:
iyi olmak — 1) hastalıktan kurtulmak, iyileşmek 2) yerinde olmak 3) uygun gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyi — sf. 1) İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum. F. R. Atay 2) Bol, yararlı, kazançlı İyi yağmur yağdı. 3) Çok İyi para kazandı. 4) Uğurlu, hayırlı, iyilik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyi gelmek — 1) yaramak Ağrılarıma bu ilaç iyi geldi. 2) giyecek, üstüne olmak, uygun olmak Palto üstüne iyi geldi. 3) uğurlu gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyi gün dostu — is. Dostlarının sıkıntılı zamanlarında onlardan kaçan kimse Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller iyi gün dostu olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyi gün dostu olmak — sadece iyi günlerde görünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyi gitmek — 1) bir iş yolunda olmak 2) yakışmak Bu elbise size iyi gidiyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağlı ballı olmak — araları çok iyi olmak, içli dışlı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
karnı tok sırtı pek olmak — geçimi iyi olmak, para sıkıntısı olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mazhar olmak — iyi bir şeye ermek, ulaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
iki baştan olmak — (bir şey) bir şey, her iki tarafın aynı şeyi istemesiyle, iyi niyetiyle gerçekleştirilebilmek İyi geçim iki baştan olur … Çağatay Osmanlı Sözlük
adam olmak — 1) gelişmek, büyümek 2) iyi yetişmek, iyi bir duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük