-
1 iskemle
n. chair* * *chair -
2 iskemle
chair, stool -
3 iskemle
"1. chair (without arms); stool. 2. small coffee table; end table. -/sandalye/koltuk kavgası quarrel over who gets a desirable post." -
4 dönen iskemle
swivel chair -
5 hafif iskemle
yacht chair -
6 tekerlekli iskemle
bath chair -
7 üç ayaklı iskemle
tripod -
8 oturaklı iskemle
n. commode -
9 hasır
"1. rush mat; reed mat, matting; wickerwork; canework. 2. made of woven straw, coarse fiber, cane, rushes, or wicker. - altı etmek /ı/ 1. to conceal, hush up, cover up. 2. to hold up (a paper or file) instead of processing it and passing it along. - altına gitmek colloq. to be shelved and forgotten. - etmek /ı/ slang to steal. - gibi serilmek to be spread out all over the ground. - iskemle cane chair. - işi wickerwork. - koltuk wicker chair. - olmak slang to be beaten (in a game). - örgü mat, matting. -lara sarılmak/yatmak slang (for a taxi driver) to take a day off, not to work. -a sarmak /ı/ slang to swipe, cop, filch, pilfer, steal. - şapka straw hat; Brit. boater; Panama hat, Panama." -
10 salıncaklı
used in: - iskemle/koltuk rocking chair. -
11 çapraz
"1. transverse, crosswise, crossing (lines); (something) which is placed or hangs crosswise, which is placed or hangs at an angle, which is placed or hangs diagonally. 2. crosswise, across, diagonally, transversely, obliquely, at an angle; athwart. 3. (cutting cloth) on the bias. 4. tailor. double-breasted. 5. crosscut file. 6. saw set. 7. double-breasted jacket or vest. 8. Turkish wrestling a kind of clinch. 9. arch. groin (of a vault). 10. bandolier. 11. diagonal brace or strut (in a construction). -a almak /ı/ Turkish wrestling to take (one´s opponent) in a clinch. - ateş mil. cross fire. - çarpım math. cross product, vector product. - iskemle Savonarola chair. - kerteriz naut. cross bearings. - kuşak baldric. - nef/sahın arch. transept. -a sarmak (for a matter, a situation) to get complicated, get involved, turn into a mess. - tonoz arch. groin vault. "
См. также в других словарях:
iskemle — is., Rum. 1) Arkalıksız sandalye İskemlelerin maroken minderlerinden kendime yatak yapıyordum. Ç. Altan 2) Üstüne sigara tablası, çiçek vazosu vb. konulan küçük masa 3) Sandalye Verilen iskemleleri, ısmarlanmak istenen kahveleri reddetti. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akışsız — sf. Akıp gitmeyen, ilerlemeyen Bulunduğum küçük odada sadece bir masa, dört iskemle ve akışsız, durağan bir zaman var. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
oturak — is., ğı 1) Oturulacak yer veya şey 2) Alçak iskemle 3) Bir şeyin yere gelen tarafı, taban 4) Ördek 5) İçkili, çalgılı ve kadınlı eğlenti 6) Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı bölüm 7) sf. Bacaklarında veya başka bir yerinde,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tabure — is., Fr. tabouret Sırt ve kol dayayacak yeri olmayan iskemle Kapkara kesilmiş meşe ağacından masalar, tabureler, yer iskemleleri dolu idi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
tünemek — nsz 1) Kuşlar, kanatlı evcil hayvanlar, uyumak için bir dala veya sırığa konmak Bir sene evvel kargaların tünediği çınara, şimdi bir bülbül konmuş ötüyordu. Ö. Seyfettin 2) Tabure, yüksekçe iskemle vb. üzerine oturmak Athena, gidip taburelerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yazıhane — is., T. yazı + Far. ḫāne 1) Yazı ve danışma işlerinin yürütüldüğü iş yeri, büro Yazıhaneye girdi, kâtiple camekânlı bölmede konuşuyor. R. H. Karay 2) Yazı masası Ufak bir odaydı burası, köhne iki maroken koltuk, birkaç tahta iskemle, iki ucuz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
skemlija — skèmlija ž DEFINICIJA reg. etnol. mala niska stolica, stoličica, klupčica; šamrl ETIMOLOGIJA tur. iskemle, v. skamija … Hrvatski jezični portal
BALİN — f. Yastık. Koltuk. İskemle yerine kullanılan yuvarlak yastık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük