-
61 insaniyet
-
62 inhumain
-
63 inhumaine
-
64 история
öykü,tarih* * *ж1) врз tarihисто́рия челове́чества — insanlık tarihi
исто́рия иску́сства — sanat tarihi
исто́рия вопроса́ такова́ — sorunun tarihçesi şudur
2) (рассказ, повествование) hikayeисто́рия его́ жи́зни — onun hayat hikayesi
э́то до́лгая исто́рия! — hikayesi uzun!
3) разг. ( происшествие) olay, vaka -
65 обращаться
несов.; сов. - обрати́ться1) dönmekобрати́ться лицо́м к окну́ — yüzünü pencereye çevirmek
все взо́ры обрати́лись к нему́ — tüm gözler ona çevrildi
2) перен. yönelmekпоэ́т обрати́лся к социа́льным пробле́мам — şair toplumsal sorunlara yöneldi
его́ мы́сли обрати́лись к про́шлому — fikri maziye gitti
е́сли челове́чество обрати́тся к со́лнечной эне́ргии... — insanlık güneş enerjisine yönelse...
(дава́йте) обрати́мся к исто́рии э́того движе́ния — hareketin tarihine bakalım
3) başvurmak; müracaat etmek; seslenmek, hitap etmekобраща́ться к кому-л. с призы́вом / с воззва́нием — birine çağrıda bulunmak
обраща́ться к кому-л. с про́сьбой — birine ricada bulunmak
про́сьба обраща́ться к / в... —... müracaat edilmesi rica olunur
обраща́ться с предложе́нием — bir öneri yapmak, bir öneride bulunmak
обраща́ться к кому-л. за сове́том — birine akıl danışmak
обраща́ться к кому-л. с письмо́м — birine mektup yazmak
обраща́ться к врачу́ — doktora başvurmak
телеви́дение обраща́ется к миллио́нам зри́телей — televizyon milyonlarca seyirciye seslenir
обраща́ться к кому-л. с вопро́сом — birine bir soru yöneltmek
4) dönüşmek, haline gelmekвода́ обрати́лась в пар — su buhar haline geldi
5) тк. несов. davranmak, muamele etmekс ним обраща́ются, как с ребёнком — ona çocuk muamelesi yapıyorlar
6) тк. несов. kullanmakуме́ть обраща́ться с инструме́нтом — alet kullanmasını bilmek
-
66 человеческий
insan(sıfat); insanca,insancıl* * *1) insan °челове́ческое о́бщество — insan toplumu
челове́ческий труд — insan emeği
челове́ческая жизнь — insan / kişi yaşamı / hayatı
на э́то не хва́тит челове́ческой жи́зни — buna bir insan ömrü yetişmez
созда́ть кому-л. усло́вия для челове́ческого существова́ния — birinin insanca yaşaması için gereken koşulları sağlamak
трава́ в челове́ческий рост — adam boyu otlar
челове́ческие сла́бости — insan zaafları
потеря́ть челове́ческий о́браз — insanlıktan çıkmak
2) ( гуманный) insanca, insancıl••"Челове́ческая коме́дия" Бальза́ка — Balzak'ın "İnsanlık güldürüsü"
-
67 человечность
жinsanlık, adamlık -
68 эра
çağ* * *жкосми́ческая э́ра — uzay çağı
откры́ть но́вую э́ру в исто́рии челове́чества — insanlık tarihinde yeni bir çağ açmak
в пя́том ве́ке до на́шей э́ры — milattan / İsa'dan önce beşinci yüzyılda
в пя́том ве́ке на́шей э́ры — milattan / İsa'dan sonra beşinci yüzyılda
-
69 barbarous
-
70 flesh
n. et, vücut, beden, insan doğası, bedensel istekler, şehvet, insanlık————————v. çiğ etle beslemek, derisinden eti sıyırmak, ayrıntılarıyla anlatmak* * *et* * *[fleʃ]1) (the soft substance (muscles etc) that covers the bones of animals.) et2) (the soft part of fruit: the golden flesh of a peach.) etli kısım•- fleshy- flesh and blood
- in the flesh -
71 flesh and blood
insan doğası, insanlık, nesil, soy, akraba* * *1) (relations; family: She is my own flesh and blood.) yakın akraba2) (human nature: It is more than flesh and blood can tolerate.) insane, beşer -
72 human
adj. insan, insani, beşeri————————n. insan, insanlık, insanoğlu* * *insan* * *['hju:mən] 1. adjective(of, natural to, concerning, or belonging to, mankind: human nature; The dog was so clever that he seemed almost human.) insana ait/özgü2. noun(a person: Humans are not as different from animals as we might think.) insan- humanly- human being
- human resources -
73 humaneness
-
74 humanly
adv. insanca, insana özgü, insanlık bakımından* * *insanca* * *adverb (within human power: If it is humanly possible, he will do it.) insancıl ölçülerde -
75 inhumane
adj. insanlık dışı, insafsız, acımasız* * *1. insafsız 2. zalim* * *[inhju'mein](unkind or cruel: inhumane treatment of prisoners-of-war.) zalim -
76 manhood
n. erkeklik, mertlik* * *1. erkeklik 2. insanlık* * *1) ((of a male) the state of being adult, physically (and mentally) mature etc: He died before he reached manhood.) erkeklik2) (manly qualities: He took her refusal to marry him as an insult to his manhood.) erkeklik -
77 mortality
n. ölümlülük, ölüm oranı, insanlık, insanoğlu* * *1. mortalite 2. ölümlülük* * *[-'tæ-]1) (the state of being mortal.) ölümlülük2) ((also mortality rate) the number of deaths in proportion to the population; the death rate: infant mortality.) ölüm oranı -
78 unnatural
adj. doğal olmayan, yapay, yapmacık, anormal, doğaya aykırı, insanlık dışı, sapık* * *tuhaf* * *(strange or queer: an unnatural silence.) tuhaf, anormal -
79 diabolic
adj. şeytan gibi, şeytani, şeytanca, şeytanın etkisi altında; insanlık dışı* * *şeytanca -
80 humankind
n. insanlık, insanoğlu, beşeriyet, ademoğlu* * *insanoğlu
См. также в других словарях:
insanlık — is., ğı 1) İnsan olma durumu 2) İnsanca davranma 3) İnsanların tümü, beşeriyet İnsanlık âlemi. 4) Doğru dürüst insana yakışır durum, adamlık, âdemiyet 5) İnsanı insan yapan, insanın doğasını oluşturan niteliklerin hepsi Bugün her şeye karşın en… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İnsanlık Abidesi — Das İnsanlık Abidesi (deutsch Menschlichkeitsdenkmal) war eine 2006 errichtete und bereits 2011 wieder abgerissene Skulptur des türkischen Bildhauers Mehmet Aksoy in der osttürkischen Stadt Kars. Das Denkmal … Deutsch Wikipedia
insanlık hâli — is. Her insanda görülebilen, olağan karşılanması gereken durum, insan hali İnsanlık hâli, bendeniz namazı terk etmiştim. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
insanlık suçu — is., huk. İnsanlığa karşı işlenen kabahat … Çağatay Osmanlı Sözlük
insanlık etmek — insana yaraşır biçimde davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
adamlık (veya insanlık) sende kalsın — 1) iyilik bilmese de sen yine iyilik et anlamında kullanılan bir söz 2) bu işi nasıl olsa sana yaptıracaklar, bari kendiliğinden yap da onurunu koru anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
HASB-EL BEŞERİYYE — İnsanlık hali olarak, insanlık dolayısıyla … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
eşeğe altın semer vursalar yine eşektir — insanlık değerinden yoksun kişi, kılık kıyafetle, makam ve mevkiyle değer kazanmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
HASÂİS-İ İNSÂNİYYE — İnsanlık hassaları … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MAKASID-I İNSÂNİYET — İnsanlık maksadları. İnsanlığın gayeleri … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NASUT — İnsanlık. İnsanlar ve onlarla alâkalı şeyler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük