-
1 предпринимательский
işveren ° -
2 работодатель
işveren, iş sahibiТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > работодатель
-
3 наниматель
-
4 предприниматель
м1) işletme / fabrika sahibi; girişimci; işveren ( работодатель)ча́стный предпринима́тель — özel girişimci
2) ( делец) girişken kişi, iş adamı -
5 против
предлог1) ( напротив) karşısındaпро́тив до́ма - сад — evin karşısı bahçe
дом, что про́тив шко́лы — okulun karşısındaki ev
сиде́ть друг про́тив дру́га — karşılıklı oturmak
2) (навстречу движению чего-л.) karşıпро́тив ве́тра — rüzgara karşı
су́дно шло про́тив тече́ния — gemi akıntıya karşı yürüyordu / yol alıyordu
фотографи́ровать / снима́ть про́тив све́та — ışığa karşı resim çekmek
3) ( вопреки) aykırı, aksine, hilafınaпро́тив всех ожида́ний — beklenilenin aksine
поступа́ть про́тив пра́вил — kurallara aykırı davranmak
про́тив зако́на не пойдешь — kanuna karşı gelinmez
4) (враждебно по отношению к кому-чему-л.) karşı, aleyhindeде́йствовать про́тив неприя́теля — düşmana karşı harekatta bulunmak
рабо́чие возбуди́ли иск про́тив предпринима́теля — işçiler işveren aleyhine bir dava açtılar
5) (для борьбы с кем-чем-л.) karşıлека́рство про́тив гри́ппа — grip ilacı
что ты порекоменду́ешь про́тив гри́ппа? — gribe karşı neyi salık verirsin?
6) (по отношению к чему-л.) karşıпятью голоса́ми про́тив одного́ — bir oya karşı beş oyla
7) ( по сравнению) kıyasla, göreрост произво́дства про́тив про́шлого го́да — üretimin geçen yıla kıyasla (olan) artışı
8) → сказ. karşıон про́тив э́того реше́ния — bu karara karşıdır
кто про́тив? — karşı çıkan var mı? red oyu verenler var mı?
••я ничего́ не име́ю про́тив того́, что́бы... —...masına bir diyeceğim yok
-
6 работодатель
мişveren, çalıştıran -
7 наниматель
kiracı, işverenТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > наниматель
См. также в других словарях:
işveren — is. İşçileri ücretle çalıştıran gerçek veya tüzel kişi, çalıştıran, patron Fabrikaları, atölyeleri gezin, işçilerle, işverenlerle konuşun. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
lokavt — İşveren tarafından kendi teşebbüsüyle veya bir işveren kuruluşun kararına uyarak işçilerin topluca işten uzaklaştırılması … Hukuk Sözlüğü
ağanın alnı terlemezse ırgadın burnu kanamaz — işveren işçisi ile birlikte çalışmazsa işçi işe var gücüyle sarılmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
toplu iş sözleşmesi — işçi sendikaları ile işveren veya işveren sendikaları arasında yapılan ve iş şartlarını, tarafların hak ve borçlarını … Hukuk Sözlüğü
barış — is. 1) Barışma işi Biz baba kız biliyorduk ki bu gibi kaçışlar, bir barışla biter. M. Ş. Esendal 2) Savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum, sulh Atatürk ün insan haklarına ve dünya barışına ne kadar saygılı bir lider… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalışma karnesi — is. Çalışma hayatına başlayan işçiye işveren tarafından verilen, onun işçilik durumunu gösteren belge … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalıştıran — is. İşveren … Çağatay Osmanlı Sözlük
elci — is., hlk. Bazı yörelerde mevsimlik tarım işçisi toplayıp işçi ile işveren arasında aracılık yapan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş sözleşmesi — is., huk. İşçilerle işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen yöntem ve şartları kapsayan sözleşme, iş akdi, hizmet akdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kupon — is., Fr. coupon 1) Piyango biçiminde düzenlenmiş çekilişlerde kesilerek kullanılan basılı parça 2) Gazete ve dergilerin düzenledikleri kampanyalarda verilecek hediye karşılığı olarak biriktirilmesi gereken basılı kâğıtların her biri 3) ekon.… … Çağatay Osmanlı Sözlük