-
1 için
1) umvakit kazanmak \için um Zeit zu gewinnenniçin? — \için için! warum? — darum!2) (- den dolayı) weilhasta olduğu \için işe gitmedi weil er krank war, ging er nicht zur Arbeitonun \için ( bundan dolayı) deshalb, deswegen3) fürbenim/senin \için für mich/dich, meinetwegen/deinetwegen4) ( oranla)bu şapka senin \için büyük dieser Hut ist dir groß5) ( karşılık olarak) fürbir şişe bira \için für eine Flasche Bier6) ( süre) fürbirkaç gün \için geldim ich bin für einige Tage gekommen -
2 için
için11. postp für (A); zu (D); wegen (G); um (G) … willen; über (A), betreffend (A)2. konj weil, da; um … zu; dafür, dass …; Beschwörungen bei (D), zu (D);Beispiele annem için für meine Mutter;benim için für mich; meinetwegen; meines Erachtens;barışçı maksatlar için zu friedlichen Zwecken;bunun için deswegen; dafür; infolgedessen;bir kaç saat için auf einige Stunden (a für …);kara gözler için um der schwarzen Augen willen;kim(in) için für wen?;pratik için der praktischen Arbeit wegen, der Praxis wegen;şaka için zum Scherz, aus Spaß3. konj -mek için: yaşamak için yemeli man muss essen, um zu leben4. -me+Possessiv için: çabuk gitmesi için arabayı verdim ich gab ihm den Wagen, damit er schnell hinkommtiçin2 tief (innerlich);için için (leise) vor sich hin, innerlich; unbemerkt;için için yanmak schwelen, vor sich hin brennen; fig betrübt sein, ohne es zu zeigen -
3 için
1. for: Mazlum sizin için bir hediye getirdi. Mazlum brought you a present. Bunu Şefika için yaptım. I did this for Şefika´s sake. Bu elbise Hamiyet için çok dar. This dress is too small for Hamiyet. Bunun için kaç para verdin? How much money did you pay for this? Sandalı bir saat için kiraladım. I rented the rowboat for an hour. O bizim için konuşur. He´ll speak for us. Sigara içmeyenler için ayrı bir bölüm yok mu? Isn´t there a separate section for nonsmokers? Benim bilet Londra için. My ticket´s for London. Allah aşkı için söyle! For God´s sake tell me! 2. in order to, for the purpose of: Unutmak için içer. He drinks in order to forget. Fadıla´ya o piyanoyu süs olarak kullansın diye değil, çalması için verdi. She gave Fadıla the piano to play, not to use as an ornament. 3. because, on account of, for, owing to: Kar yağdığı için gitmedik. We didn´t go because it was snowing. İşte onun için katılmam. So you see it´s for that reason I won´t join. 4. for, to, in (someone´s) opinion: Onun için çok mühimdi. It was very important to her. 5. about, concerning, with regard to (usually used with demek, düşünmek, or söylemek): Bu sözlük için ne düşünüyorsunuz? What do you think about this dictionary? Raşit için intihar etti diyorlar. They are saying that Raşit committed suicide. II. Sultan Mehmet için Fatih derler. They call Sultan Mehmet II ´´the Conqueror.´´ Nuriye için nasıl böyle bir şey söyleyebildi? How could he have said such a thing about Nuriye? -
4 içinə
Iнареч. вовнутрь, внутрь. İçinə qoymaq положить внутрь, içinə baxmaq смотреть вовнутрьIIпослел. в. Gözlərinin içinə baxmaq смотреть в глаза, haşiyə içinə almaq брать в рамку, dırnaq içinə almaq брать в кавычки, bağın içinə в сад, şəhər içinə в город, cəmiyyət içinə в общество, ovcunun içinə almaq забрать в ладонь◊ gözümün içinə düz bax посмотри мне в глаза (предупреждение: не обманывай, говори правду); gözünün içinə danır нагло врёт, içinə də bələdəm, çölünə də знаю вдоль и поперёк; gözünün içinə tüpürmək kimin плюнуть в глаза кому; nəfəsini içinə çəkib, … затаив дыхание, … -
5 için
для* * *1) для, ра́ди, из-заsizin için bir kitap getirdim — я принёс для вас кни́гу
para için — ра́ди / из-за де́нег
2) для, наbu şapka sizin için büyük — э́та шля́па на вас велика́
3) наkitabı bir hafta için aldı — он взял кни́гу на одну́ неде́лю
4) по (в сочет. с мест. указывает на субъект, воспринимающий, осознающий что-л.)benim için çok enteresan bir şeydi — по мне, по моему́ мне́нию э́то была́ о́чень интере́сная вещь
5) заbu eşyalar için kaç lira ödediniz? — ско́лько лир вы отда́ли за э́ти ве́щи?
6) о, проsizin için bir şey demedi — про вас он ничего́ не сказа́л
7) (с формой -mak, -ması) что́бы; для того́, что́бы; ра́ди то́го, что́бы; с тем, что́бы8) (с формой -dığı / -acağı) так как; потому́ что; ввиду́ того́ что9) (в сочет. с именами образует клятвенное заверение, клятву)çocukların başı için — кляну́сь детьми́
namusum hakkı için — кляну́сь че́стью
-
6 icin
[T icin, Az ücün, from ic]: becauseA Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > icin
-
7 için
күрә; өчен -
8 için
adv. in the cause of, pro--------conj. so, so as to, that--------prep. for, pro, seeing, in order to, on account of* * *1. for 2. in order that 3. inasmuch as 4. now that 5. seeing that 6. so as 7. so as to 8. so that -
9 için
bo--------boyî--------ji bo -
10 için
aby; za; żeby -
11 için
Iпослелог для, ра́ди; из-за; наIIвну́тренний; сокрове́нный, та́йный; глубо́кий (о чувствах) -
12 için
-
13 için
пае, фэшIыкIэ, фэшI, пай, фаIо -
14 için
για, διά, επειδή, διότι -
15 için
Inwendig -
16 için
A particle which express "among. " -
17 için
A particle which express "among. " -
18 için
أجلعائضعوض -
19 için
1. أجل [أَجْل]Anlamı: amacıyla2. عائض [عائِض]Anlamı: karşılığında3. عوض [عِوَض]Anlamı: karşılığında -
20 için
"for; about; to, in order to, so as to; so that, in order that; because, since"
См. также в других словарях:
için — e. 1) Amacıyla, maksadıyla Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. S. F. Abasıyanık 2) Neden ve sonuç belirten bir söz Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi. R. N. Güntekin 3) dan /… … Çağatay Osmanlı Sözlük
için-için — z. 1. Gizlin, heç kəsə hiss etdirmədən; içində, ürəyində, qəlbində. Fərhad özlüyündə bu sözlərə için için gülürdü. Ə. Vəl.. 2. Yanıqlı yanıqlı, yana yana, acı acı. Ağlar da için için edər ah: – Bu körpəmə sən şəfa ver, Allah! A. Ş.. Həcər isə… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
için için — zf. İçinden, açığa vuramayarak, yavaş yavaş, gizli gizli Eve gidinceye kadar annesinin kucağında ağlayan bir çocuk gibi için için ağladım. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
için için gülmek (veya gülümsemek) — belli etmeden, gizli gizli gülmek Badik Ahmet hesap isteyen patrona, eski günleri ne çabuk unuttun? gibi için için gülümserdi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
için için yanmak — 1) ateşin yanması sürmek, farkına varılmadan yanmak Ocak için için yanmış. Kuru çalı da varmış kenarda. Ateş oraya sıçrıyor. H. Taner 2) mec. dışa vurmadan çok üzülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ICIN — Intracoronary Streptokinase Trial of the Interuniversity Cardiology Institute of the Netherlands … Medical dictionary
ICIN — International Conference on Intelligent Networks 1989, 1992, 1994 … Acronyms
ICIN — International Conference on Intelligent Networks 1989, 1992, 1994 … Acronyms von A bis Z
ICIN — • Intracoronary Streptokinase Trial of the Interuniversity Cardiology Institute of the Netherlands … Dictionary of medical acronyms & abbreviations
için — içli; içkin … Çağatay Osmanlı Sözlük
için için kaynamak — aşırı heyecan, gözü peklik ve hareket içindeyken bunu belli etmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük