-
1 hileli
hileli listig; verfälscht; gepanscht;hileli iflas betrügerische(r) Bankrott -
2 hileli
-
3 hileli
1) обма́нный, моше́нническийhileli oyun — жу́льническая игра́, шельмова́ние
2) фальсифици́рованный, подде́льныйsüt hileli — разба́вленное молоко́
hileli şarap — фальсифици́рованное вино́
-
4 hileli
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > hileli
-
5 hileli
adj. false, dishonest, unfair, fraudulent, tricky, trickish, sharp, tortuous, trick, tricksy, twisty* * *1. tricky 2. underhanded -
6 hileli
хьилэ зыхэлъ -
7 hileli
δόλιος, απατηλός, διαβλητός -
8 hileli
تحايليخداعي -
9 hileli
-
10 hileli
"tricky, false; adulterate, impure" -
11 hileli
"1. fraudulent; fraudulently altered, rigged. 2. adulterated, impure. - iflas fraudulent bankruptcy." -
12 hileli ilfâs
юр.зло́стное банкро́тство -
13 hileli iflas
n. fraudulent bankruptcy, fraudulet bankruptcy -
14 hileli iflâs
n. fraudulent bankruptcy -
15 hileli söz
n. double-talk -
16 hileli zar
n. loaded dice -
17 hileli zar yapmak
load the dice -
18 hileli film
trick film -
19 hileli iflas
fraudulent bankruptcy -
20 iflâs
разоре́ние (с)* * *1) несостоя́тельность, банкро́тствоadi / taksiratlı iflâs — юр. просто́е банкро́тство
hileli / dolanlı iflâs — юр. зло́стное / преднаме́ренное банкро́тство
2) разоре́ние, крах, круше́ниеiflâs bayrağını çekmek, iflâs borusunu çalmak — а) обанкро́титься, разори́ться, вы́лететь в трубу́ (в торговле и т. п.); б) потеря́ть всё
- 1
- 2
См. также в других словарях:
hileli — sf. Hilesi olan, içine hile karışmış, hile ile yapılmış Hileli süt. Birleşik Sözler hileli iflas … Çağatay Osmanlı Sözlük
hileli iflas — is., tic. Alacaklıları zarara sokmak amacıyla hileli işlemler yaparak gerçekleştirilen iflas yolu, dolanlı iflas … Çağatay Osmanlı Sözlük
alavere dalavere yapmak (veya çevirmek) — hileli, düzenli bir iş yapmak, yalanla dolanla iş görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cıvalı zar — is., argo Bir yüzü ağır olacak biçimde yapılmış, hileli zar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolanlı iflas — is., tic. Hileli iflas İnancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla ... hüküm giymiş olanlar... Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
ehveniyet — is., esk., Ar. ehveniyyet Ehvenlik Pansiyon sahipleri, kirada gösterdikleri bu ehveniyeti diğer hileli muamelelerinde kabartmanın yolunu bilirler. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
eski kurt — sf., du 1) Mesleğinde uzmanlaşmış olan (kimse) 2) Bir işin hileli yanlarını bilen ve kolay aldatılmayan (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
fındık — is., ğı, bit. b., Ar. funduḳ 1) Kayıngillerden, kuzey yarım kürenin ılık yerlerinde ve yurdumuzun genellikle Doğu Karadeniz bölgesinde yetişen, boyu 6 7 m, yaygın tepeli bir ağaççık (Corylus avellana) 2) Bu ağaççığın sert bir kabuk içinde bulunan … Çağatay Osmanlı Sözlük
iflas — is., tic., Ar. iflās 1) Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan işadamının durumu, batkı, batkınlık Her gün küçük tüccarlardan birisi iflasa sürükleniyordu. N. Cumalı 2) mec. Yenilgiye uğrama, değerini yitirme 3) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üçkâğıt — is., dı 1) Oynatıcının el çabukluğuyla yer değiştirip kapalı olarak bıraktığı, ikisi aynı, biri değişik üç iskambil kâğıdından değişik olanını bulmaya dayanan hileli oyun 2) mec. Hile, düzen, dolap Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırıldak çevirmek (veya döndürmek) — isteğini elde etmek için hileli yollara başvurmak Anasının gözü kardeşi, işi gücü fırıldak çevirmek. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük