-
1 фальсифицированный
hileli* * *hile karıştırılmış, hileli; tahrif edilmişфальсифици́рованные официа́льные да́нные — çarpıtılmış resmi veriler
э́ти ци́фры фальсифици́рованы — bu rakamlarda tahrifat yapıldı
-
2 обманный
обма́нным путём — hile ile
-
3 жульничать
hile yapmak,sahtekârlık yapmak* * *разг.hile yapmak; sahtekârlık yapmakжу́льничать в игре́ — oyunda hile yapmak
жу́льнический — разг. hileli; düzenbazca
жу́льническая игра́ (в ка́рты) — hileli kumar
жу́льническая уло́вка — düzenbazca oyun
-
4 нечистый
1) ( грязный) kirli; pis2) ( с примесью) katışık; saf olmayanнечи́стый цвет — kirli renk
3) (о произношении, выговоре) biraz bozuk4) перен. ( нечестный) pis; hileliнечи́стая игра́ (в ка́рты) — hileli oyun
э́то де́ло нечи́стое — bu iş pis bir iştir
у него́ со́весть нечи́ста́ — vicdanı rahat değildir
••он на́ руку нечи́ст — eli uzundur
-
5 плутовской
1) hileliплутовски́м путём / мане́ром — hile yoluyla, hileli yoldan
2) ( выражающий хитрость) kurnazcaплутовско́е лицо́ — kurnazlık okunan yüz
-
6 злостный
kötü niyetli,kasıtlı,maksatlı* * *kötü niyetli; kasıtlı; maksatlıзло́стные наме́рения — kötü niyet
зло́стная клевета́ — kötü niyetli / kasıtlı iftira
••зло́стное банкро́тство — dolanlı / hileli iflas
-
7 разбавлять
несов.; сов. - разба́витьsulandırmak, seyreltmekразбавля́ть спирт водо́й — alkolü su ile seyreltmek
разба́вленное молоко́ — sulu / hileli süt
разбавля́ть вино́ (водо́й) — şarabı sulandırmak
-
8 трюковый
в соч.трю́ковый кинофи́льм — hileli filim
-
9 фальсификат
См. также в других словарях:
hileli — sf. Hilesi olan, içine hile karışmış, hile ile yapılmış Hileli süt. Birleşik Sözler hileli iflas … Çağatay Osmanlı Sözlük
hileli iflas — is., tic. Alacaklıları zarara sokmak amacıyla hileli işlemler yaparak gerçekleştirilen iflas yolu, dolanlı iflas … Çağatay Osmanlı Sözlük
alavere dalavere yapmak (veya çevirmek) — hileli, düzenli bir iş yapmak, yalanla dolanla iş görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cıvalı zar — is., argo Bir yüzü ağır olacak biçimde yapılmış, hileli zar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolanlı iflas — is., tic. Hileli iflas İnancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla ... hüküm giymiş olanlar... Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
ehveniyet — is., esk., Ar. ehveniyyet Ehvenlik Pansiyon sahipleri, kirada gösterdikleri bu ehveniyeti diğer hileli muamelelerinde kabartmanın yolunu bilirler. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
eski kurt — sf., du 1) Mesleğinde uzmanlaşmış olan (kimse) 2) Bir işin hileli yanlarını bilen ve kolay aldatılmayan (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
fındık — is., ğı, bit. b., Ar. funduḳ 1) Kayıngillerden, kuzey yarım kürenin ılık yerlerinde ve yurdumuzun genellikle Doğu Karadeniz bölgesinde yetişen, boyu 6 7 m, yaygın tepeli bir ağaççık (Corylus avellana) 2) Bu ağaççığın sert bir kabuk içinde bulunan … Çağatay Osmanlı Sözlük
iflas — is., tic., Ar. iflās 1) Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan işadamının durumu, batkı, batkınlık Her gün küçük tüccarlardan birisi iflasa sürükleniyordu. N. Cumalı 2) mec. Yenilgiye uğrama, değerini yitirme 3) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üçkâğıt — is., dı 1) Oynatıcının el çabukluğuyla yer değiştirip kapalı olarak bıraktığı, ikisi aynı, biri değişik üç iskambil kâğıdından değişik olanını bulmaya dayanan hileli oyun 2) mec. Hile, düzen, dolap Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırıldak çevirmek (veya döndürmek) — isteğini elde etmek için hileli yollara başvurmak Anasının gözü kardeşi, işi gücü fırıldak çevirmek. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük