-
1 hikâye
hikâye bileşik zamanı GR Erzählform f (des Perfekts usw);hikâye etmek erzählen, berichten -
2 hîkaye
hikaye--------öykü -
3 hikâye
-
4 hikâye
повествова́ние (с) по́весть (ж) расска́з (м)* * *1) расска́з, повествова́ниеhikâye etmek — подро́бно расска́зывать, излага́ть
2) ска́зка, леге́нда тж. перен.anlatıkları hep hikâye idi — всё расска́занное им - вы́думки
-
5 hikaye
хикәя -
6 hikaye
n. story, tale, yarn, narrative, narration, anecdote, version, history, recital, rede* * *1. narrative 2. story -
7 hikâye
n. story, tale, yarn, narrative, narration, anecdote, version, history, recital, rede* * *narration -
8 hikâye
çîrok -
9 hikâye
см. ikâye -
10 hıkaye
1. Hekayə2. AnamnezHastalık hikayesi – Xəstəlik anamnezi -
11 hikaye
-
12 hikaye
тхыдэжъ, пшысэ, рассказ -
13 hikâye
حكايةروايةقصقصةقصص -
14 hikâye
1. حكاية [حِكَايَة]Anlamı: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü2. رواية [رِوَايَة]Anlamı: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü3. قص [قَصّ]Anlamı: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü4. قصص [قصص]Anlamı: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü5. قصة [قِصَّة]Anlamı: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü -
15 hikâye
"story, tale, narrative; short story" " öykü; yarn, fable, story, claptrap, boloney, baloney" -
16 hikâye
1. story, tale, narrative, narration. 2. lit. short story. 3. tall story, whopper. 4. colloq. situation, state of affairs. - birleşik zamanı any compound tense formed by adding a past tense suffix to a verb already containing a tense ending (e.g. gelirdim, geliyordum, gelmiştim, gelecektim). - etmek /ı/ to tell, relate, recount. -
17 hikâye
hekayə -
18 hikâye birleşik zamanı
ling Plusquamperfekt nt -
19 hikâye içinde hikâye
n. frame tale -
20 hikaye kitaplarını nerede bulabilirim
Where can I find a collection of storiesTurkish-English dictionary > hikaye kitaplarını nerede bulabilirim
См. также в других словарях:
hikâye — is., Ar. ḥikāye 1) Bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılması İşte en geniş bir programla başlamış kırk senenin hikâyesi. R. N. Güntekin 2) Aslı olmayan söz, olay Anlattıkları hep hikâye idi. 3) ed. Gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
HİKÂYE-PERDÂZ — f. Hikâye anlatan, hikâye ve roman söyleyen … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hikâye etmek — ayrıntılarıyla anlatmak, söylemek Eve geldim, olup biteni hikâye ettim. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
HİKÂYE-NÜVİS — f. Hikâye ve roman yazarı. Hikâyeci, romancı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HİKÂYE — (Hikâyet) Bir hâdiseyi anlatmak. Anlatma. * Olmuş bir hâdise … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hikâye birleşik zamanı — is., dbl. Yalın zamanlı bir fiilin geçmişte yapıldığını anlatan ve idi > di ekiyle kurulan kip (geldi + idi) > geldiydi, (gelse + idi) > gelseydi … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzun hikâye — is., ed. Ayrıntılı olayları ve kişi kadrosu geniş olan hikâye türü, uzun öykü … Çağatay Osmanlı Sözlük
Fİ'L-İ HİKÂYE — Gr: Geçmiş zamanda olmuş fakat konuşan kimsenin görmüş olduğu bir işi anlatan fiil. Meselâ: Okumuş idi, yazmış idi, vurdu gibi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
mikrofona koymak — hikâye, roman, oyun vb. eserleri radyo için elverişli duruma getirip yayımlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tahkiye etmek — hikâye etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
serçek — hikaye, masal, destan … Çağatay Osmanlı Sözlük