Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

hasıraltı

  • 1 hasıraltı

    bir şeyi \hasıraltı etmek ( fig) etw unter den Teppich kehren

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > hasıraltı

  • 2 hasıraltı etmek

    v. pigeonhole, shelve, sit upon, suppress

    Turkish-English dictionary > hasıraltı etmek

  • 3 hasıraltı etmek


    гъэбылъын

    Малый турецко-адыгский словарь > hasıraltı etmek

  • 4 долгий

    uzun (süreli)
    * * *
    врз
    ••

    до́лгие го́ды — uzun yıllar; yıllar yılı; yıllar boyu

    на протяже́нии до́лгих пяти́ дней — beş koca gün boyunca

    откла́дывать что-л. в до́лгий я́щик — hasıraltı etmek

    Русско-турецкий словарь > долгий

  • 5 лежать

    yatmak; ait olmak
    * * *
    1) врз yatmak

    лежа́ть в посте́ли — yatakta olmak

    лежа́ть в больни́це — hastanede yatmak

    лежа́ть с гри́ппом — gripten yatmak

    лежа́ть в моги́ле — mezarda yatmak

    това́р лежи́т на скла́де — mal depoda yatıyor

    кни́га лежи́т на столе́ — kitap masadadır / masada duruyor

    го́род лежи́т на берегу́ мо́ря — şehir deniz kenarındadır

    2) перен. (ait) olmak

    отве́тственность за э́то лежи́т на вас — bunun sorumlusu sizsiniz

    на нем лежи́т не́сколько обя́занностей — birkaç görevle yükümlüdür

    ••

    лежа́ть в разва́линах — harabeler içinde olmak

    лежа́ть под сукно́м — hasıraltı edilmiş olmak

    лежа́ть на боку́ / на печи́ прост.minder çürütmek

    не лежи́т у меня́ душа́ к э́той рабо́те — bu işe bir türlü ısınamadım

    Русско-турецкий словарь > лежать

  • 6 сукно

    с
    ••

    положи́ть что-л. под сукно́ — hasıraltı etmek

    Русско-турецкий словарь > сукно

  • 7 shelve

    v. rafa koymak, rafa kaldırmak, ertelemek, hasıraltı etmek, emekliye ayırmak, kadro dışı bırakmak, aldırmamak, meyilli olmak, şevlenmek
    * * *
    rafa kaldır
    * * *
    [ʃelv]
    1) (to put aside, usually for consideration, completion etc later: The project has been shelved for the moment.) rafa kaldırmak
    2) (to put up shelves in.) içine raf yapmak
    3) ((of land) to slope gradually: The land shelves towards the sea.) eğimli olmak

    English-Turkish dictionary > shelve

  • 8 suppress

    v. bastırmak, zaptetmek, durdurmak, dindirmek, önlemek, örtbas etmek, hasıraltı etmek, ortadan kaldırmak, baskı altına almak, yayınlanmasını yasaklamak
    * * *
    bastır
    * * *
    [sə'pres]
    1) (to defeat or put a stop to (eg a rebellion).) bastırmak
    2) (to keep back or stifle: She suppressed a laugh.) bastırmak
    3) (to prevent from being published, known etc: to suppress information.) örtbas etmek

    English-Turkish dictionary > suppress

  • 9 pigeonhole

    n. güvercin yuvası, çekmece (masa), yazı masası çekmecesi
    ————————
    v. çekmeceye koymak (evrak), hasıraltı etmek
    * * *
    1. ertele (v.) 2. kağıt çekmecesi (n.)

    English-Turkish dictionary > pigeonhole

  • 10 sit upon

    yüklenmek, sıkıntı vermek, baskı yapmak, hasıraltı etmek

    English-Turkish dictionary > sit upon

  • 11 sit upon

    yüklenmek, sıkıntı vermek, baskı yapmak, hasıraltı etmek

    English-Turkish dictionary > sit upon

  • 12 ασυγκάλυπτος

    örtülmemiş, hasıraltı edilemeyen

    Ελληνικό – Τουρκικό Λεξικό > ασυγκάλυπτος

  • 13 kehren

    kehren ['ke:rən]
    I vt
    1) ( drehen) döndürmek;
    die Innenseite nach außen \kehren ters yüz etmek;
    er ist in sich gekehrt o, içine dönüktür
    2) ( fegen) süpürmek;
    etw unter den Teppich \kehren ( fig) bir şeyi örtbas [o hasıraltı] etmek
    II vr
    sich \kehren
    1) ( sich wenden) dönmek
    2) ( sich kümmern) aldırmak (an -e)
    III vi
    1) ( fegen) süpürmek
    2) ( schweiz) (drehen: Wind, Trend) dönmek; ( Auto) dönmek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > kehren

См. также в других словарях:

  • hasıraltı — is. Bir işi isteyerek, bilerek ve haksız olarak yürütmemek, örtbas etmek anlamındaki hasıraltı etmek deyiminde geçen bir söz Başkan bizim projeyi hasıraltı etti …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HASIRALTI ETMEK — Ist: Unutmak, saklamak, gizlemek, terviç etmemek manasında kulanılan bir tâbirdir. Hasır, eskiden halı ve kilim yerinde kullanıldığı ve onun altında kalan şeyler unutulup gittiği için bu tâbir meydana gelmiştir …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • alt — is. 1) Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor. Z. O. Saba 2) Bir nesnenin tabanı Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»