-
1 habire
habire ununterbrochen, in einem fort -
2 ha
ha1 [a] int zur Ermunterung nur; nun, na: ha gayret!, ha göreyim seni! nur Mut!, nur ran!, na los!ha2 [ɑː] int zur Verstärkung wie, doch, nicht; nur, ja; verschiedene Bedeutungen also; aha, ach so!; ja richtig!;amma güzel ha! doch schön, nicht!?;ha bilmiş ol, ben öyle şey istemem also merke dir ( oder lass es dir gesagt sein), ich dulde so etwas nicht;ha, şimdi anladım ah, jetzt habe ich verstanden;ha, size yazmayı unutmuştum ja, richtig, ich hatte vergessen, Ihnen zu schreiben;gitti ha, yazık! er ist also gegangen, schade!;gelir misin? – ha, gelirim! du kommst? – na klar, (ich komme)ha3: yürü ha yürü, yol bitmiyor man geht und geht, der Weg nimmt kein Ende;ha babam in einem fort: ha babam konuşuyor er spricht und spricht;ha deyince auf Anhieb, gleich, sofort;ha … ha: ha bugün ha yarın heute oder morgen; über kurz oder lang;ha bağ, ha bahçe, ha tarla gleich ob Weinberg, ob Garten oder Feld;ha işte … da ist ja …
См. также в других словарях:
habire — devamlı … Beypazari ağzindan sözcükler
Градуал — (позднелат. graduale, от лат. gradus ступень). 1) Responsorium graduale (лат.) песнопение католич. богослужения с особым текстом для каждого праздника. Г. исполнялся попеременно дьяконом, стоящим на ступенях амвона (отсюда и… … Музыкальная энциклопедия
medet — is., di, Ar. meded 1) Yardım, imdat Bekleyiniz ha başlıyor ha başlayacak, habire medet efendim... H. R. Gürpınar 2) ünl. Yardım edin, imdat anlamında bir seslenme sözü Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller medet Allah! … Çağatay Osmanlı Sözlük
öfkesi burnunda — sf. Çok öfkeli (kimse) ... habire yenilmekte olduğu için zaten öfkesi burnunda bir altmış altı tiryakisi kahveyi zamanında getirmedi diye kızıp... H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
pompalamak — i 1) Pompa ile şişirmek, tulumba ile suyu çekmek veya vermek Takım kaptanı Tulum Hayri, topu iki dizinin arasına almış habire pompalıyordu. R. Ilgaz 2) mec. Kızıştırmak, şiddetlendirmek, körüklemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tiryaki — sf., Ar. tiryāḳī 1) Afyon, tütün, kahve, çay vb. keyif veren maddelere alışmış olan (kimse) Tiryaki değildi ama aklına estikçe içiyordu. Ç. Altan 2) mec. Bir şeye çok alışmış, vazgeçemeyen Belki de habire yenilmekte olduğu için zaten öfkesi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
başı hoş olmamak — (bir şeyle) bir şeyden hoşlanmamak Benim içki ile başım hoş olmadı, şampanyadan sonra habire yedim durdum. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük