Перевод: с турецкого на немецкий

с немецкого на турецкий

habire

  • 1 habire

    habire ununterbrochen, in einem fort

    Türkçe-Almanca sözlük > habire

  • 2 ha

    ha1 [a] int zur Ermunterung nur; nun, na: ha gayret!, ha göreyim seni! nur Mut!, nur ran!, na los!
    ha2 [ɑː] int zur Verstärkung wie, doch, nicht; nur, ja; verschiedene Bedeutungen also; aha, ach so!; ja richtig!;
    amma güzel ha! doch schön, nicht!?;
    ha bilmiş ol, ben öyle şey istemem also merke dir ( oder lass es dir gesagt sein), ich dulde so etwas nicht;
    ha, şimdi anladım ah, jetzt habe ich verstanden;
    ha, size yazmayı unutmuştum ja, richtig, ich hatte vergessen, Ihnen zu schreiben;
    gitti ha, yazık! er ist also gegangen, schade!;
    gelir misin? – ha, gelirim! du kommst? – na klar, (ich komme)
    ha3: yürü ha yürü, yol bitmiyor man geht und geht, der Weg nimmt kein Ende;
    ha babam in einem fort: ha babam konuşuyor er spricht und spricht;
    ha deyince auf Anhieb, gleich, sofort;
    ha … ha: ha bugün ha yarın heute oder morgen; über kurz oder lang;
    ha bağ, ha bahçe, ha tarla gleich ob Weinberg, ob Garten oder Feld;
    ha işte … da ist ja …

    Türkçe-Almanca sözlük > ha

См. также в других словарях:

  • habire — devamlı …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • Градуал —         (позднелат. graduale, от лат. gradus ступень).         1) Responsorium graduale (лат.) песнопение католич. богослужения с особым текстом для каждого праздника. Г. исполнялся попеременно дьяконом, стоящим на ступенях амвона (отсюда и… …   Музыкальная энциклопедия

  • medet — is., di, Ar. meded 1) Yardım, imdat Bekleyiniz ha başlıyor ha başlayacak, habire medet efendim... H. R. Gürpınar 2) ünl. Yardım edin, imdat anlamında bir seslenme sözü Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller medet Allah! …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öfkesi burnunda — sf. Çok öfkeli (kimse) ... habire yenilmekte olduğu için zaten öfkesi burnunda bir altmış altı tiryakisi kahveyi zamanında getirmedi diye kızıp... H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pompalamak — i 1) Pompa ile şişirmek, tulumba ile suyu çekmek veya vermek Takım kaptanı Tulum Hayri, topu iki dizinin arasına almış habire pompalıyordu. R. Ilgaz 2) mec. Kızıştırmak, şiddetlendirmek, körüklemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tiryaki — sf., Ar. tiryāḳī 1) Afyon, tütün, kahve, çay vb. keyif veren maddelere alışmış olan (kimse) Tiryaki değildi ama aklına estikçe içiyordu. Ç. Altan 2) mec. Bir şeye çok alışmış, vazgeçemeyen Belki de habire yenilmekte olduğu için zaten öfkesi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başı hoş olmamak — (bir şeyle) bir şeyden hoşlanmamak Benim içki ile başım hoş olmadı, şampanyadan sonra habire yedim durdum. B. Felek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»