Перевод: с турецкого на английский

с английского на турецкий

haber+geçmek

  • 1 haber

    "1. news, information, message, word. 2. knowledge. 3. formerly, gram. predicate. - ajansı news agency. - alma mil. intelligence. - almak 1. /ı/ to hear, learn, get word of. 2. /dan/ to hear from. - atlamak to miss a news scoop; to fail to print an item. - atlatmak to scoop the news, get a scoop on the news. - bülteni news bulletin, news report; newscast. - çıkmamak /dan/ not to hear anything (from, about). - filmi newsreel. - geçmek to send out a news report or communiqué (by fax, telephone, etc.). - göndermek /a/ to send a message (to). - güvercini carrier pigeon, homing pigeon. - kaynağı news source, source. - kipi gram. indicative mood. - merkezi 1. mil. command post. 2. news bureau, news center, news desk. 3. information bureau. -i olmak /dan/ to be informed of, know about. -in olsun! colloq. You should know!/You should be informed! - salmak/yollamak /a/ colloq. to send a message or news to. - sızdırmamak not to let any information leak out. - sütunu news column. - toplamak to gather news. - uçurmak /a/ 1. to send a message to (someone) secretly. 2. to send an urgent message to. -im var. I know about it.... - ver! /dan/ colloq. Give me the lowdown on...!/Give me the news about...! - vermek 1. /a/ to tell, let (someone) know, inform. 2. /ı/ to indicate that..., show that..., be a sign that.... - yetiştirmek /a/ to get the news or a message to (a place) on time. -im yok. colloq. I know nothing about it./I haven´t heard it."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > haber

  • 2 kara

    "1. black. 2. dark-complexioned, swarthy. 3. phot. negative. 4. bad; unlucky. -lar bağlamak to put on mourning; to wear mourning. - beniz/benizli swarthy, dark-complexioned. - cahil grossly ignorant. - cümle colloq. the four arithmetical operations. - çalı person who breaks up a friendship by carrying tales. - çalmak /a/ to slander. -ları çıkarmak to come out of mourning. - damaklı obstinate. - damar anat. vein. -sı elinde slanderer, maligner. - et lean meat. -lar giymek to put on mourning; to wear mourning. - gün black day; time of trouble. - gün dostu true friend, friend who sticks by you when you´re in trouble. - haber news of a death or disaster. -/kötü haber tez duyulur. proverb Bad news travels fast. - haberci bringer of bad news. - kaplı kitap colloq. 1. one´s chief reference book, one´s bible. 2. law book. - kara düşünmek to brood. - kaş (someone) who has big black eyebrows. (aralarından) - kedi geçmek (for two friends) to start behaving coolly to each other. - kuru swarthy and skinny. - kuvvet the forces supporting reaction and religious fanaticism. - liste blacklist. - listeye almak /ı/ to blacklist. - maşa small, dark, and thin girl or woman. - mizah black humor. - oğlan 1. swarthy boy. 2. gypsy. - sakız pitch. - sürmek /a/ to slander, blacken (someone´s) reputation. - tahta blackboard. - talih misfortune, bad luck. - toprak black soil, chernozem. - yağız swarthy (young man). - yas deep mourning. - yüz dishonor, disgrace, ignominy. - yüzlü dishonored, disgraced, in disgrace."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > kara

См. также в других словарях:

  • haber geçmek — teleks, telefon vb. ile bilgi iletmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haber — is., Ar. ḫaber 1) Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık Çırağın bir şeyden haberi yok. M. Ş. Esendal 2) İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi Televizyonda dünya haberlerini izledi. 3) Bilgi Sanattan haberi yok. 4) dbl., esk.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağızdan ağıza dolaşmak (veya geçmek) — bir sözü herkes birbirine söylemek Gazeteye yansıyan haber ağızdan ağıza geçerken açıklığını hemen hemen tamamen kaybetmiştir. Halikarnas Balıkçısı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gitmek — e, der 1) Bir yere doğru yönelmek 2) den Bir yerden veya bir işten ayrılmak 3) Çıkmak, ulaşmak Bu yol nereye gider? 4) Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak Her gün çalışmaya gidiyor. 5) nsz Sürmek, devam etmek Ama böyle… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»