-
61 antun
antun v/t <unreg, -ge-, h>: jemandem etwas antun b-ne bş yapmak;es jemandem antun b-nin hoşuna gitmek -
62 Arbeit
Arbeit f <Arbeit; Arbeiten> iş, (Vorgang) çalışma; (Fleiß) emek; ÖKON, POL faaliyet; (Berufstätigkeit) iş; (Diplomarbeit) çalışma, tez; (Handarbeit) iş;Arbeit haben -in işi olmak;bei der Arbeit işte;geistige Arbeit kafa işi, zihin çalışması;die Arbeit niederlegen işi bırakmak;sich an die Arbeit machen işe girişmek, işe koyulmak;Tag der Arbeit işçi bayramı (1 mayıs);zur Arbeit gehen/fahren işe gitmek;künstlerische Arbeit sanat çalışması;wissenschaftliche Arbeit bilimsel çalışma -
63 Arzt
Arzt m <Arztes; Ärzte> hekim, tabip, fam doktor;zum Arzt gehen doktora gitmek -
64 Ast
Ast m <Astes; Äste> dal;fam auf dem absteigenden Ast sein -in işleri vs kötüye gitmek -
65 auf
1. präp (D) üstünde, üzerinde;auf dem Tisch masa(nın) üstünde;auf einer Party bir eğlentide;auf Seite 10 sayfa 10’da2. präp (A) räumlich üstüne, üzerine;auf den Tisch masa(nın) üstüne;auf eine Party gehen bir eğlentiye gitmek;geh auf dein Zimmer! odana çekil!;fig auf Besuch kommen görmeye/ziyarete gelmek;auf Reisen gehen yolculuğa çıkmak;zeitlich auf ein paar Tage birkaç günlüğüne;es geht auf 9 (Uhr) (saat) 9’a geliyor;fam auf eine Tasse Kaffee kahveye, kahve içmeye;auf morgen verschieben yarına ertelemek;fam auf bald! yakında görüşmek üzere!;auf diese Weise böylece;auf Deutsch Almanca (olarak);auf meine Bitte (hin) ricam üzerine;von 80 Tonnen auf 100 erhöhen 80 tondan 100’e çıkarmak;auf die Sekunde genau saniyesi saniyesine (tam/kesin)3. adv: auf und ab gehen bir aşağı bir yukarı dolaşmak;ich war die ganze Nacht auf bütün gece uyumadım;Augen auf! aç gözünü!4. int fam auf (gehts)! haydi! -
66 aufsuchen
aufsuchen v/t <-ge-, h> Arzt -e gitmek -
67 ausfahren
ausfahren <unreg, -ge->1. v/t <h> TECH çıkarmak, uzatmak, sürmek2. v/i <sn> gitmek, uzaklaşmak (arabayla) -
68 ausfließen
ausfließen v/i <unreg, -ge-, sn> akıp gitmek -
69 Äußerste
Äußerste n <Äußersten; o pl>: sein Äußerstes tun elinden her geleni yapmak;bis zum Äußersten gehen (-in) sonuna kadar gitmek -
70 austreten
austreten v/i <unreg, -ge-, sn> (ayakla basıp) söndürmek; fam tuvalete gitmek, dışarıya çıkmak;austreten aus Verein çıkmak, istifa etmek;einen Weg austreten bir yeri gide gele yol etmek -
71 auswandern
auswandern v/i <-ge-, sn> ( nach -e) göç etmek, göç edip gitmek -
72 Auto
Auto n <Autos; Autos> otomobil, araba;Auto fahren araba kullanmak;mit dem Auto fahren arabayla gitmek -
73 baden
baden v/i <h>1. banyo yapmak, im Freien yüzmek;baden gehen yüzmeye gitmek; fam fig suya düşmek2. v/r: sich baden banyo yapmak, yıkanmak -
74 begeben
sich in ärztliche Behandlung begeben hekim kontrolüne girmek;sich an die Arbeit begeben işe girişmek;sich auf die Reise begeben yolculuğa çıkmak2. v/t Wertpapiere tedavüle çıkarmak -
75 benutzen
benutzen v/t <o -ge-, h> kullanmak; -den faydalanmak; Verkehrsmittel ile gitmek -
76 bereits
bereits adv (schon) daha şimdiden;er will bereits gehen hemen gitmek istiyor;es war bereits Abend akşam olmuştu bile; daha … bile -
77 bergab
bergab adv: bergab gehen (fahren) yokuş aşağı gitmek -
78 bergauf
bergauf adv: bergauf gehen (fahren) yokuş yukarı gitmek;fig es geht wieder bergauf işler düzeliyor; önümüz açıldı -
79 Berufung
unter Berufung auf (A) -e atıfla; -
80 Bogen
Bogen m <Bogens; Bogen, Bögen> eğri, dönemeç; ARCH kemer; EL ark; (Papierbogen) yaprak; Geige, SPORT yay;fam fig im hohen Bogen hinausfliegen -in pasaportu eline verilmek;fam fig einen großen Bogen machen um -in gözüne hiç görünmemek;fig den Bogen überspannen fazla ileri gitmek
См. также в других словарях:
gitmek — e, der 1) Bir yere doğru yönelmek 2) den Bir yerden veya bir işten ayrılmak 3) Çıkmak, ulaşmak Bu yol nereye gider? 4) Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak Her gün çalışmaya gidiyor. 5) nsz Sürmek, devam etmek Ama böyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıçın kıçın gitmek — 1) geriye doğru gitmek, geri geri gitmek 2) henüz yürümeyen bebek kıçüstü gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sılaya gitmek — 1) bir süre ayrı kaldığı evini, yurdunu görmeye gitmek Ara sıra memlekete, sılaya gitmek lazım. R. H. Karay 2) anne, baba ve diğer akrabalarını görmek için memlekete gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağır aksak yürümek (veya gitmek veya ilerlemek) — 1) yavaş olarak, istenilen hızda olmayarak yürümek (gitmek, ilerlemek) Hava ve su kirlenmesine karşı mücadele ağır aksak yürüdü. 2) düzensiz, aralıklı olarak yürümek (gitmek, ilerlemek) … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacca gitmek — 1) Müslümanlıkta, hac amacıyla Mekke ye gitmek 2) Hristiyanlıkta, kutsal sayılan yerlere gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
basıp gitmek — birdenbire gitmek, aklına koyduğu şeyi yapmak üzere bulunduğu yerden uzaklaşmak, çekip gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ipe gitmek — ölüme gitmek Menfaatine dokunan adam, ipe gitmek için lazım gelen hükümleri giyer. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
acayibine gitmek — yadırgamak, tuhafına gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
badi badi yürümek (veya gitmek veya koşmak) — ördek gibi iki yana sallanarak yürümek (gitmek, koşmak) Hani biz bir çayırda arabayla geçerken bir boğa çıkageldi, köylü korkudan nasıl badi badi koşmaya başlamıştı? A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
deplasmana gitmek (veya çıkmak) — dış sahaya gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dere tepe düz gitmek — engelleri aşarak gitmek Geceleyin ay aydınlığında yola düzüldüler. Dere tepe düz gittiler. Dağlar aştılar. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük