-
1 gezinmek
v. walk about, wander about, wander, stroll, hang around, hang about, get around, mosey, perambulate, promenade, roam, rove, rove about, stray, go for a stroll, take a stroll, go for a walk, take a walk* * *wander -
2 gezinmek
to get about, to get around, to wander about, to stroll, to ramble, to roam -
3 gezinmek
1. to stroll, walk around, promenade. 2. to wander about, wander aimlessly, roam. 3. mus. to pass slowly from one makam to another while improvising. -
4 üzerinde gezinmek
üzerinde gezinmek (parmaklar)v. sweep -
5 amaçsız gezinmek
v. roam about, roam -
6 ağır ağır gezinmek
v. stroll -
7 bacakları uyuştuğu için gezinmek
v. stretch one's legsTurkish-English dictionary > bacakları uyuştuğu için gezinmek
-
8 boş boş gezinmek
v. roam about -
9 etrafında gezinmek
v. hover -
10 gezinmemek
v. (neg. form of gezinmek) walk about, wander about, wander, stroll, hang around, hang about, get around, mosey, perambulate, promenade, roam, rove, rove about, stray, go for a stroll, take a stroll, go for a walk, take a walk
См. также в других словарях:
gezinmek — nsz 1) Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek Başı bir düşünceyle ağırlaşmış gibi öne düşük, elleri cebinde, geziniyordu. P. Safa 2) Belirli bir çevre içinde gezip durmak Bir akşam rıhtım boyunda geziniyordum. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş gezmek (veya gezinmek) — işsiz güçsüz dolaşmak On gün boş mu gezdin? Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolaşmak — nsz 1) Gezmek, gezinmek Belki otuz defa belki kırk defa, otelin merdivenlerini inip çıkıyor, her yeri dolaşıyor. M. Ş. Esendal 2) Doğru gitmeyip yolu uzatmak Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız. 3) Dönüp başka bir yönden gelmek Dolaş da arka… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gezelemek — nsz, hlk. 1) Gezinmek Onun böyle boş saatlerinde içeri dışarı işgüzar işgüzar gezelediğini gören ihtiyarcık ezilir büzülür. H. Taner 2) Sıkıntılı bir durumda dolaşmak, gezinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
adımlamak — i 1) Adımla ölçmek 2) Bir yerde ileri geri gezinmek Otele geldiğimiz zaman, kumandanı ölüler gibi sarı ve soluk, bel kayışı takılmış, hançeri belinde, tören esvabı ile salonu adımlarken bulduk. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
gezinme — is. Gezinmek işi, seyran … Çağatay Osmanlı Sözlük
gezmek — nsz, er 1) Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu. O. C. Kaygılı 2) Bir yerde dolaşmak, yürümek Kunduralarını çıkarır, satar, yalın ayak gezerdi. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolanıp durmak — sürekli olarak aynı yerde gezinmek Dolap beygirinin en büyük şansı gözlerinin bağlı olmasıdır; böylece aynı çember içinde dolanıp durduğunun farkında olmaz. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
seyran etmek (veya eylemek) — gezmek, gezinmek, dolaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
üç aşağı beş yukarı dolaşmak — kararsızlık içinde, düşünerek, bir karara varmaya çalışarak gezinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cevelân etmek — 1. dolaşmak, akmak. 2. gezinmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü