Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

geyik

  • 41 pricket

    n. iki yaşındaki erkek geyik, boynuzları dallanmamış iki yaşındaki geyik

    English-Turkish dictionary > pricket

  • 42 troat

    n. geyik bağırması
    ————————
    v. bağırmak (geyik)

    English-Turkish dictionary > troat

  • 43 cervine

    adj. geyik ile ilgili, geyik gibi

    English-Turkish dictionary > cervine

  • 44 pricket

    n. iki yaşındaki erkek geyik, boynuzları dallanmamış iki yaşındaki geyik

    English-Turkish dictionary > pricket

  • 45 troat

    n. geyik bağırması
    ————————
    v. bağırmak (geyik)

    English-Turkish dictionary > troat

  • 46 أيل

    أُيَّل
    1. alageyik
    2. geyik
    Anlamı: geyikgillerden, erkeklerinin başında uzun ve çatallı boynuzları olan, memeli hayvan

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > أيل

  • 47 yap

    (köpek) aci aci havlamak; zirvalamak, gevezelik etmek, geyik muhabbeti yapmak; aci aci havlama; gevezelik, geyik muhabbeti

    English to Turkish dictionary > yap

  • 48 оленина

    Русско-турецкий словарь > оленина

  • 49 олень

    м
    geyik (-ği); hona ( самец); maral ( самка)

    се́верный оле́нь — ren geyiği

    Русско-турецкий словарь > олень

  • 50 охотиться

    avlamak; avlanmak; avcılık etmek / yapmak

    охо́титься в лесу́ — ormanda avlanmak

    охо́титься на у́ток — ördek avlamak

    они́ пое́хали охо́титься на оле́ней — geyik avına gittiler

    ••

    охо́титься за голоса́ми избира́телей — oy avcılığı yapmak

    Русско-турецкий словарь > охотиться

  • 51 упряжка

    ж
    1) в соч.

    упря́жка соба́к — birkaç köpek koşulu kızak

    соревнова́ние оле́ньих упря́жек — geyik koşulu kızak yarışması / yarışı

    2) см. упряжь

    Русско-турецкий словарь > упряжка

  • 52 bell

    n. zil, çan, çıngırak, çıngırdak, taçyapraklar; korol, dalgıç hücresi, sütun başlığı gövdesi
    ————————
    v. böğürmek, bağırmak (geyik vb.)
    * * *
    zil
    * * *
    [bel]
    1) (a hollow object, usually of metal, which gives a ringing sound when struck by the clapper inside: church bells.) çan
    2) (any other mechanism for giving a ringing sound: Our doorbell is broken.) zil

    English-Turkish dictionary > bell

  • 53 buckskin

    n. güderi, güderi pantolon
    * * *
    güderi
    * * *
    noun, adjective ((of) a soft leather made of deerskin or sheepskin.) geyik derisi, güderi

    English-Turkish dictionary > buckskin

  • 54 elk

    n. kanada geyiği
    * * *
    [elk]
    plurals - elks, elk; noun
    1) (the largest of all deer, found in the north of Europe and Asia.) elk, iri geyik
    2) (a large North American deer.) elk, Kanada geyiği

    English-Turkish dictionary > elk

  • 55 fray

    n. kavga, mücâdele, savaş, karışıklık
    ————————
    v. yıpratmak, aşındırmak, yıpranmak, aşınmak, boynuz tüylerini dökmek (geyik)
    * * *
    1. yıpran (v.) 2. kavga (n.)
    * * *
    [frei]
    ((of cloth, rope etc) to make or become worn at the ends or edges, so that the threads or fibres come loose: This material frays easily.) yıpranıp tel tel olmak

    English-Turkish dictionary > fray

  • 56 savoury

    adj. lezzetli, tadı güzel, iştah açıcı, kokulu
    ————————
    n. yemek sonunda yenen tuzlu şey, geyik otu
    * * *
    adjective (having a usually salty or sharp, but not sweet, taste or smell: a savoury omelette.) baharatlı, tuzlu

    English-Turkish dictionary > savoury

  • 57 slot

    n. delik, yarık, oluk, yiv, yer, sıra, geyik izi, av izi
    ————————
    v. delik açmak, yarık açmak, yerine oturtmak, yerleştirmek, oturtmak, yoluna koymak
    * * *
    1. delik aç (v.) 2. boşluk (n.) 3. yuva
    * * *
    [slot] 1. noun
    1) (a small narrow opening, especially one to receive coins: I put the correct money in the slot, but the machine didn't start.) delik, yuva
    2) (a (usually regular) position (in eg the schedule of television/radio programmes): The early-evening comedy slot.) kuşak, zaman
    2. verb
    ((with in or into) to fit (something) into a small space: He slotted the last piece of the puzzle into place; I managed to slot in my tea-break between two jobs.) yerine oturtmak/yerleştirmek

    English-Turkish dictionary > slot

  • 58 spike

    n. başak, başağa benzer çiçek başı, sivri uç, sivri uçlu demir, iri çivi, ince topuk, yavru geyik boynuzu, uskumru yavrusu
    ————————
    v. delmek, sivri demir ile delmek, tahta sokmak, tıkamak, uzun çivilerle tutturmak, krampon ile yaralamak, falya deliğini tıkamak (silah), alkol katmak, heyecanlandırmak
    * * *
    1. ani voltaj yükselmesi 2. çivile (v.) 3. iri çivi (n.)
    * * *
    1) (a hard, thin, pointed object (of wood, metal etc): The fence had long spikes on top.) sivri uçlu metal çubuk
    2) (a pointed piece of metal attached to the sole of a shoe etc to prevent slipping.) krampon, kabara
    - spiky
    - spikiness

    English-Turkish dictionary > spike

  • 59 hart

    n. erkek geyik
    * * *
    erkek karaca

    English-Turkish dictionary > hart

  • 60 hartebeest

    n. inek antilopu, inek antilobu
    * * *
    geyik

    English-Turkish dictionary > hartebeest

См. также в других словарях:

  • geyik — is., ği, hay. b. 1) Geyikgillerden, erkeklerinin başında uzun ve çatallı boynuzları olan memeli hayvan (Cervus elaphus) 2) argo Karısının veya bir kadın yakınının ihanetine uğramış erkek Birleşik Sözler geyik böceği geyik dikeni geyikdili geyik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geyik — is. zool. Dağlıq meşələrdə yaşayan, bəzi cinsləri iri dallı budaqlı buynuzlu, böyük və gözəl heyvan. Dağlarda geyik mənəm; Buynuzu böyük mənəm; Yarın nə dərdi, qəmi; Ona ağır yük mənəm. (Bayatı) …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • geyik böceği — is., hay. b. Geyik boynuzunu andıran sağlam çeneleriyle, orman ve tarım ağaçlarını kemirerek beslenen, 20 60 mm boyunda kın kanatlı böcek (Lucanus cervus) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geyik böcekleri — is., ç., hay. b. Geyik böceği vb.ni içine alan kın kanatlılar familyası …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geyik dikeni — is., bit. b. Akdiken …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geyik muhabbeti — is. Yararsız, uzun uzadıya konuşma …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geyik otu — is., bit. b. Sedef otugillerden, bahçelerde süs olarak yetiştirilen güzel kokulu bir bitki (Dictamnus fraxinella) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geyik etine girmek — genç kız, erginlik çağına girmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geyik yapmak — boş, yararsız konuşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Barrage de geyik — Localisation Pays  Turquie Province …   Wikipédia en Français

  • Barrage de Geyik — Géographie Pays  Turquie Subdivision Muğla Coordonnées …   Wikipédia en Français

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»