-
41 pricket
n. iki yaşındaki erkek geyik, boynuzları dallanmamış iki yaşındaki geyik -
42 troat
n. geyik bağırması————————v. bağırmak (geyik) -
43 cervine
adj. geyik ile ilgili, geyik gibi -
44 pricket
n. iki yaşındaki erkek geyik, boynuzları dallanmamış iki yaşındaki geyik -
45 troat
n. geyik bağırması————————v. bağırmak (geyik) -
46 أيل
أُيَّل1. alageyik2. geyikAnlamı: geyikgillerden, erkeklerinin başında uzun ve çatallı boynuzları olan, memeli hayvan -
47 yap
(köpek) aci aci havlamak; zirvalamak, gevezelik etmek, geyik muhabbeti yapmak; aci aci havlama; gevezelik, geyik muhabbeti -
48 оленина
-
49 олень
-
50 охотиться
avlamak; avlanmak; avcılık etmek / yapmakохо́титься в лесу́ — ormanda avlanmak
охо́титься на у́ток — ördek avlamak
они́ пое́хали охо́титься на оле́ней — geyik avına gittiler
••охо́титься за голоса́ми избира́телей — oy avcılığı yapmak
-
51 упряжка
ж1) в соч.упря́жка соба́к — birkaç köpek koşulu kızak
соревнова́ние оле́ньих упря́жек — geyik koşulu kızak yarışması / yarışı
2) см. упряжь -
52 bell
n. zil, çan, çıngırak, çıngırdak, taçyapraklar; korol, dalgıç hücresi, sütun başlığı gövdesi————————v. böğürmek, bağırmak (geyik vb.)* * *zil* * *[bel]1) (a hollow object, usually of metal, which gives a ringing sound when struck by the clapper inside: church bells.) çan2) (any other mechanism for giving a ringing sound: Our doorbell is broken.) zil -
53 buckskin
n. güderi, güderi pantolon* * *güderi* * *noun, adjective ((of) a soft leather made of deerskin or sheepskin.) geyik derisi, güderi -
54 elk
n. kanada geyiği* * *[elk]plurals - elks, elk; noun1) (the largest of all deer, found in the north of Europe and Asia.) elk, iri geyik2) (a large North American deer.) elk, Kanada geyiği -
55 fray
n. kavga, mücâdele, savaş, karışıklık————————v. yıpratmak, aşındırmak, yıpranmak, aşınmak, boynuz tüylerini dökmek (geyik)* * *1. yıpran (v.) 2. kavga (n.)* * *[frei]((of cloth, rope etc) to make or become worn at the ends or edges, so that the threads or fibres come loose: This material frays easily.) yıpranıp tel tel olmak -
56 savoury
adj. lezzetli, tadı güzel, iştah açıcı, kokulu————————n. yemek sonunda yenen tuzlu şey, geyik otu* * *adjective (having a usually salty or sharp, but not sweet, taste or smell: a savoury omelette.) baharatlı, tuzlu -
57 slot
n. delik, yarık, oluk, yiv, yer, sıra, geyik izi, av izi————————v. delik açmak, yarık açmak, yerine oturtmak, yerleştirmek, oturtmak, yoluna koymak* * *1. delik aç (v.) 2. boşluk (n.) 3. yuva* * *[slot] 1. noun1) (a small narrow opening, especially one to receive coins: I put the correct money in the slot, but the machine didn't start.) delik, yuva2) (a (usually regular) position (in eg the schedule of television/radio programmes): The early-evening comedy slot.) kuşak, zaman2. verb((with in or into) to fit (something) into a small space: He slotted the last piece of the puzzle into place; I managed to slot in my tea-break between two jobs.) yerine oturtmak/yerleştirmek -
58 spike
n. başak, başağa benzer çiçek başı, sivri uç, sivri uçlu demir, iri çivi, ince topuk, yavru geyik boynuzu, uskumru yavrusu————————v. delmek, sivri demir ile delmek, tahta sokmak, tıkamak, uzun çivilerle tutturmak, krampon ile yaralamak, falya deliğini tıkamak (silah), alkol katmak, heyecanlandırmak* * *1. ani voltaj yükselmesi 2. çivile (v.) 3. iri çivi (n.)* * *1) (a hard, thin, pointed object (of wood, metal etc): The fence had long spikes on top.) sivri uçlu metal çubuk2) (a pointed piece of metal attached to the sole of a shoe etc to prevent slipping.) krampon, kabara•- spiked- spiky
- spikiness -
59 hart
n. erkek geyik* * *erkek karaca -
60 hartebeest
n. inek antilopu, inek antilobu* * *geyik
См. также в других словарях:
geyik — is., ği, hay. b. 1) Geyikgillerden, erkeklerinin başında uzun ve çatallı boynuzları olan memeli hayvan (Cervus elaphus) 2) argo Karısının veya bir kadın yakınının ihanetine uğramış erkek Birleşik Sözler geyik böceği geyik dikeni geyikdili geyik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geyik — is. zool. Dağlıq meşələrdə yaşayan, bəzi cinsləri iri dallı budaqlı buynuzlu, böyük və gözəl heyvan. Dağlarda geyik mənəm; Buynuzu böyük mənəm; Yarın nə dərdi, qəmi; Ona ağır yük mənəm. (Bayatı) … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
geyik böceği — is., hay. b. Geyik boynuzunu andıran sağlam çeneleriyle, orman ve tarım ağaçlarını kemirerek beslenen, 20 60 mm boyunda kın kanatlı böcek (Lucanus cervus) … Çağatay Osmanlı Sözlük
geyik böcekleri — is., ç., hay. b. Geyik böceği vb.ni içine alan kın kanatlılar familyası … Çağatay Osmanlı Sözlük
geyik dikeni — is., bit. b. Akdiken … Çağatay Osmanlı Sözlük
geyik muhabbeti — is. Yararsız, uzun uzadıya konuşma … Çağatay Osmanlı Sözlük
geyik otu — is., bit. b. Sedef otugillerden, bahçelerde süs olarak yetiştirilen güzel kokulu bir bitki (Dictamnus fraxinella) … Çağatay Osmanlı Sözlük
geyik etine girmek — genç kız, erginlik çağına girmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
geyik yapmak — boş, yararsız konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Barrage de geyik — Localisation Pays Turquie Province … Wikipédia en Français
Barrage de Geyik — Géographie Pays Turquie Subdivision Muğla Coordonnées … Wikipédia en Français