-
1 предстоять
ско́ро предстоя́т вы́боры — önümüzde seçimler var
нам мно́гое предстои́т сде́лать — yapacak / yapılacak çok işimiz var, yapmamız gereken çok iş var
в э́той о́бласти предстои́т ещё мно́гое сде́лать — bu alanda daha yapılacak çok şey vardır
-
2 требоваться
aranmak; gerekmek* * *aranmak; gerekmekтре́буется машини́стка — daktilo aranıyor
про́пуск там не тре́буется — orada giriş belgesi aranmaz
е́сли потре́буется,... — gerekirse,...
когда́ потребуется... — gerektiği zaman...
на э́то тре́буется пи́сьменное согла́сие роди́телей — bunun için velilerden muvafakat yazısı istenir
-
3 понадобиться
сов.gerekmek, lazım olmakе́сли пона́добиться — gerekirse
возьми́, мо́жет, пона́добиться — al, belki lazım olur
на э́то пона́добиться мно́го вре́мени — bu çok vakit alır
-
4 приходиться
несов.; сов. - прийти́сь1) tam gelmekсапоги́ пришли́сь мне впо́ру / по ноге́ — çizme ayağıma tam geldi
2) (совпадать с чем-л.) düşmek, raslamakпра́здник пришелся на воскресе́нье — bayram pazara düştü
3) безл. ( быть необходимым) gerekmek; zorunda kalmak / olmakпришло́сь до́лго ждать — uzun bir süre beklemek gerekti
мне пришло́сь верну́ться — geri dönmek zorunda kaldım
тогда́ бы тебе́ не пришло́сь е́здить в го́род — o zaman kente gitmene gerek kalmazdı
4) безл. ( случаться)...dığı olmakтебе́ приходи́лось там быва́ть? — oraya gittiğin oldu mu?
вам тру́дно придётся — sıkıntı / güçlük çekeceksiniz
мне ча́сто приходи́лось ждать по ча́су — bir saat beklediğim çok olmuştu
5) безл. ( доставаться) düşmekна одного́ преподава́теля прихо́дится два́дцать ученико́в — bir öğretmene yirmi öğrenci düşüyor
тогда́ уж пришло́сь удивля́ться нам — o zaman şaşırmak sırası bize geldi
6) тк. несов. ( причитаться) alacağı olmakвам прихо́дится с него́ пять рубле́й — ondan beş ruble alacağınız var
ско́лько с меня́ прихо́дится? — ne kadar vereceğim?
7) тк. несов. ( быть в родстве) olmakкем ты ему́ прихо́дишься? — sen nesi oluyorsun?
••уда́р прише́лся ему́ в го́лову — vuruş başına isabet etti
ребя́та игра́ют, где придётся — çocuklar nerede yer bulursa orada oynuyorlar
См. также в других словарях:
gerekmek — nsz Bir şeyin yapılabilmesi veya gerçekleşmesi bazı nesne, fiil vb.ne bağlı olmak, gerek olmak, lazım olmak, icap etmek, iktiza etmek Tepeören denilen köye şafak sökmeden varmamız gerekiyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
icap etmek — gerekmek Birbirlerini çok iyi tanımaları icap eden bu zevat, İstanbul un muhtelif kahvelerine dağılmışlardır. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
iktiza etmek — gerekmek Madem bahçıvan iktiza etmiş, neden ille Rıza yı istiyorlar? H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
lazım gelmek (veya olmak) — gerekmek Onu düzeltmek, yerine yerleştirmek için orada beş, on dakika durmak lazım gelmişti. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
şart olmak — gerekmek, kaçınılmaz bir durum almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gerekme — is. Gerekmek işi, iktiza, istilzam … Çağatay Osmanlı Sözlük
hamamcı olmak — argo boy abdesti alması gerekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
haritada olmak — (bir şey) göz önünde bulundurulması gerekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
terettüp etmek — 1) gerekmek 2) ödev olarak üzerine düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
haceti olmak — hlk. tuvalete gitmesi gerekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkıntısı olmak — 1) tedirgin, rahatsız eden bir durumda bulunmak Bir derdi, bir sıkıntısı olup da öyle susup durduğu akşamlar bile yanında bulunmaktan hoşlanıyoruz. N. Ataç 2) işemesi gerekmek, sıkışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük