-
1 istim arkadan gelsin
снача́ла сде́лай, что мо́жешь -
2 kolay gelsin!
бог в по́мощь!, бог по́мочь! -
3 teneşire gelsin!
бран. чтоб он подо́х! -
4 kolay gelsin
mandî nebin -
5 kolay gele, kolay gelsin
IэшIэхы щъуфэрэхъу -
6 Kolay gelsin
(said to sb at work) May it be easy -
7 gel de
= gelsin de е́сли в состоя́нии, то [пусть]...; е́сли в си́лах...sen gel de, bu işe kızma — ты попро́буй не разозли́ться на э́то
gelsin de, bu işin içinden çıksın bakalım — посмо́трим, пусть попро́бует вы́путаться из э́того де́ла
-
8 gelmek
",-ir 1. to come. 2. /a/ to come to. 3. /dan/ to come from. 4. /a/ to come into; to come in. 5. /la/ to come with, accompany. 6. /a/ to come back (to), return (to). 7. /a/ to come to visit. 8. /a/ to hit, come to. 9. /a/ to come to, reach, arrive at (a stage of activity). 10. /dan/ to survive from, come from; /a/ to last till. 11. /dan/ to come from, originate in, spring from. 12. /a/ (for time) to be about, get to be. 13. /a/ to come up to, come to, reach. 14. to weigh about, be about, come to. 15. /dan/ to come from, result from. 16. /dan/ to come out of, result from. 17. /dan/ to be derived from, come from. 18. /a/ to tolerate, put up with. 19. /a/ to acknowledge the truth of (something) at last. 20. /a/ to be (good, bad, etc.) for, affect (someone) (in a certain way). 21. /dan/ to receive from, get from, gain from. 22. /a/ to have, be afflicted with. 23. /a/ to be, lie (in a certain direction). 24. /a/ to appear to be, seem to be. 25. /a/ to be proper, be appropriate. 26. /a, la/ to come with, begin with, start with. 27. /a/ to cost (a certain amount). 28. (for time) to come. 29. auxiliary verb to feel like (doing something); to feel, get: uykusu gelmek to feel sleepy. 30. an auxiliary verb which denotes continuous action when suffixed to a gerund: alışageldiğimiz which we are accustomed to. yapılagelen which is always being done. 31. auxiliary verb to pretend not to: duymazlıktan gelmek to pretend not to hear. 32. to be unable to resist (doing something), not to be able to help (doing something): İçtikçe içeceğim geliyor. The more I drink, the more I want to drink. 33. to be, come in: birinci gelmek to be the first. Gel.... 1. Come now: Gel, bu işten vazgeçelim. Come now, let´s leave this. 2. (followed by a negative imperative) if you can help it: Gel, şimdi kızma! How can I help but be angry! Gelelim.... /a/ Let us turn to (another subject). gelince /a/ 1. as for...: Bana gelince, ben bugün kitap okumak istiyorum. As for me, I want to read a book today. 2. when it comes to...: Herkese karşı çok cömerttir ama karısına gelince on para vermez. He is very generous to everybody but when it comes to his wife he doesn´t give her a cent. gelsin... (gelsin..., gitsin....) (followed by a noun) describes lavishness or an easy, leisurely manner: Gelsin çaylar, (gitsin) kahveler, hiç çalıştığı yok. He kills time all day sipping tea and coffee and never working. gelip çatmak/dayanmak (for time) to come round at last, be finally at hand. gelip geçici transient, passing. gelip geçmek 1. to pass by. 2. to pass through, come and go. gelmiş geçmiş of all who have come and gone, of all those who have been; of all (the things) that have happened so far; of all times, of all periods. gelip gitmek /a/ to come and go, frequent. Gel keyfim gel. colloq. How sweet it is!/It´s great to be alive! Geleceği varsa, göreceği de var. colloq. He´ll regret it if he does! (said as a threat). gel zaman git zaman a long time afterwards." -
9 gelmek
gelmek <- ir> (-den -e) kommen a fig (von D, aus D zu D, nach D, in A); ÖKON Briefe einlaufen; Waren eingehen; 50 kg usw wiegen; Karte spielen;çok gelmek überflüssig sein;(-de) birinci gelmek erste(r) werden (in D); (-e) zur Hauptsache kommen, übergehen; etwas (A) aushalten können;-in omuzuna gelmek jemandem bis an die Schulter reichen;-e iyi gelmek jemandem gut tun, bekommen, gut sein (für A);sıkıntıya gelmez … er hat kein Durchhaltevermögen;şakaya gelmemek keinen Spaß verstehen;… kaça geliyor was kommt (= kostet) …?;bana pahalıya geliyor es kommt mich teuer zu stehen;tamam gelmek Schuhe z.B. gut passen;… yaşına gelmek das Alter von … Jahren erreichen;yolun sağına geliyor … befindet sich rechts vom Weg;o yerlere hiç gelmemiştim dort war ich noch nie gewesen;gelmez man darf nicht …, z.B. bu çamaşır kaynatılmaya gelmez diese Wäsche darf nicht gekocht werden;dediğime geldiniz mi? finden ( oder fanden) Sie es richtig, was ich sagte?;bana öyle geldi ki … mir schien es so;öyle geliyor ki … es scheint, dass …;… bana fazla şekerli geldi … kam mir zu süß vor;arabayla gelmek mit dem Auto usw kommen; gefahren kommen;- (me)mezlikten gelmek so tun, als ob … (+ Konjunktiv II);bilmemezlikten gelmek den Tauben, den Unwissenden spielen;-i gelip almak jemanden abholen;gelip çatmak hereinbrechen;(-e) gelip gitmek jemanden besuchen; Touren ( oder Fahrten) machen; (-den) vorbeifahren;-eceği (oder -esi) gelmek, z.B. ağlayacağım geldi ich hätte am liebsten losgeweint;Verbstamm+e+ gelmek, z.B. söyleyegeldiğimiz şarkılar Lieder, die wir schon lange singen;fam futbolcuya gel! siehe mal einer den Fußballer an!;gel(in), gelsin also, nun; los …; soll (er) doch …;gelin, bu akşam sinemaya gidelim los ( oder also), gehen wir heute abend ins Kino!;gel de, gelsin de wenn möglich, wenn du kannst usw;gel zaman git zaman nach geraumer Zeit; im Laufe der Zeit -
10 nereden
1. Where...?/From where...?/Whence...?: Nereden geliyorsun? Where are you coming from? 2.... no matter where... from: Nereden gelirse gelsin. I don´t care where he comes from. nereden gelirse gelsin no matter where he comes from. - nereye! Who would have thought it could happen? -
11 büyüklü küçüklü
от ма́ла до вели́каbüyüklü küçüklü hepsi gelsin — пусть все приду́т от ма́ла до вели́ка ( и старшие и младшие)
-
12 herhangi biri
кто́-нибудьherhangi biri gelsin — пусть кто́-нибудь придёт
-
13 istim
-
14 kendi
1.kendin daha iyi bilirsin! — тебе́ видне́е!
bu işi kendin yapabilirsin — э́то ты мо́жешь сде́лать сам
kendi[si] — он сам
kendisine her şey anlatmalı — ну́жно всё объясни́ть ему́ самому́
kendine güveniyor — он наде́ется на [самого́] себя́
kendimiz — мы са́ми
kendimiz görmeliyiz — мы са́ми должны́ уви́деть
kendiniz — вы са́ми
kendiniz sebep oldunuz — вы са́ми ста́ли причи́ной
kendileri — они́ са́ми
2.kendiler evde yoklar mı? — что их сами́х нет до́ма?
свой, со́бственныйkendi evim — мой со́бственный дом
kendi işini kendisi yapsın — свою́ рабо́ту пусть он сам де́лает
••- kendini alamakkendi düşen ağlamaz — погов. упа́вший сам - не пла́чет
- kendini ateşe atmak
- kendini atmak
- kendini beğenmek
- kendini bırakmak
- kendini bilmek
- kendini bildim bileli
- kendini bir şey sanmak
- kendini bir yerde bulmak
- kendini bulmak
- kendini dar atmak
- kendi derdine düşmek
- kendini dinlemek
- kendini derhem derhem satmak
- kendinden geçmek
- kendine gelmek
- kendi göbeğini kendi kesmek
- kendi havasında gitmek
- kendi havasında olmak
- kendini kapıp koyvermek
- kendini kaptırmak
- kendini kaybetmek
- kendi kendine
- kendi kendine konuşmak
- kendi kendine yanma
- niçin böyle kendi kendine yürüyorsun?
- kendi kendini yemek
- kendi kuyusunu kendi kazamak
- kendini naza çekmek
- kendinde olmamak
- kendi payıma
- kendi payıma ben bu işi doğru bulmuyorum
- kendini sıkmak
- kendini tartmak
- kendini toparlamak
- kendini toplamak
- kendini tutmak
- kendini vermek
- kendi yağıyla kavrulmak
- kendine yedirememek
- kendine yontmak -
15 kolay
легко́* * *1.лёгкий, нетру́дныйkolay ders — лёгкий уро́к
2.kolay iş — лёгкое де́ло
легко́, без труда́••- kolayını bulmak
- kolay gele!
- kolay gelsin!
- kolayına gelmek
- kolayına kaçmak
- kolayı var -
16 teneşir
-
17 kolay
kolay leicht, nicht schwierig;kolay kolay ganz einfach, mühelos;kolayda griffbereit;kolayı var es gibt einen Ausweg;-in kolayını bulmak Mittel und Wege finden für;kolay gele (oder gelsin) viel Erfolg (bei der Arbeit)! -
18 herhangi biri
irgendeine(r, s), irgendjemand, irgendwer\herhangi biri gelsin irgendeiner soll kommen -
19 kolay
leicht, einfach\kolay bir soru eine leichte Frage\kolay gelsin! frohes Schaffen!bundan \kolay ne var ki! nichts leichter als das!dile \kolay leichter gesagt als getanişin \kolayına kaçıyorsun du machst es dir zu einfachsöylemesi \kolay leicht zu sagen -
20 sıkı
- 1
- 2
См. также в других словарях:
gelsin ... (veya gelsin ... gitsin ...) — 1) yaşantı veya durumun rahatlığını anlatan bir söz Ondan sonra o masanın üstüne yığılan mezeler, gelsin gır gır, alay, muziplik. H. Taner 2) sorumsuzca davranıp işine gereken önemi vermemeyi anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gel de (veya gelsin de) — elinde ise anlamında da kullanılan bir söz Sen gel de bu işe kızma. Gelsin de bu işin içinden çıksın bakalım … Çağatay Osmanlı Sözlük
istim arkadan gelsin — islim arkadan gelsin … Çağatay Osmanlı Sözlük
islim arkadan gelsin — önce istenilen iş yapılsın, gereken şartlar sonradan yerine getirilsin anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolay gele! (veya gelsin!) — bir iş yapmakta olanlara söylenen iyi dilek sözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz anlayan beri gelsin — hiçbiriniz laf anlamıyorsunuz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
cana gelecek mala gelsin — canı korumak için mal feda edilir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ellerim yanıma gelsin — Allah canımı alsın ki doğru söylüyorum anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Ferhat Göçer — Naissance 26 juin 1966,Birecik,Şanlıurfa, Turquie Années d activité 2005 aujourd hui Site of … Wikipédia en Français
keyfi tıkırında — sf. İşi, sağlığı, mutluluğu yerinde olan (kimse) Kuyruğum sıkıştı mı, gelsin Aysel, gelsin Ömer! İşlerim yolunda mı, keyfim tıkırında mı, unut bunları gitsin! A. Ağaoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
Cuman language — Cuman Spoken in Hungary Region Cumania Ethnicity Cumans Native speakers extinct (date missing) Language family … Wikipedia