-
21 gun up
v. gaz vermek, gazlamak -
22 root for
desteklemek, coşturmak, tezahürat yapmak, gaz vermek, heveslendirmek, yüreklendirmek -
23 powern
-
24 Tube
-
25 Zahn
diş;die dritten Zähne ( fam) takma diş(ler);mit den Zähnen klappern/knirschen dişlerini takırdatmak/gıcırdatmak;sie bekommt Zähne diş çıkarıyor;der \Zahn der Zeit ( fam) zamanın etkisi;jdm die Zähne zeigen ( fam) birine diş göstermek;bis an die Zähne bewaffnet ( fig) tepeden tırnağa (kadar) silahlanmış;einen \Zahn zulegen ( fam) ( schneller fahren) hızı artırmak, gaza basmak; ( sich beeilen) acele etmek, gaz vermek -
26 zulegen
zu|legenI vi, vteinen Zahn \zulegen ( fam) ( schneller fahren) hızı artırmak, gaza basmak; ( sich beeilen) acele etmek, gaz vermek2) ( dicker werden) kilo almak, şişmanlamak1) ( anschaffen)sie hat sich einen Geliebten zugelegt kendine bir sevgili bulmuşer hat sich einen Bauch zugelegt ( fig) göbek yaptı -
27 prod
dürtmek; kiskirtmak, özendirmek, gaz vermek -
28 aerate
v. havalandırmak, hava vermek, gaz doldurmak* * *havalandır -
29 insufflate
v. içine üflemek, üflemek, içine vermek (gaz)* * *hava ver -
30 meme
1) грудь; вы́мяmemedeki çocuk — грудно́й ребёнок
memede olmak — корми́ться гру́дью, быть грудны́м
meme vermek — корми́ть гру́дью
(çocuğu) memeden kesmek или (çocuğu) memeden vazgeçirmek — отнима́ть от груди́ [ребёнка]
inek memesi — коро́вье вы́мя
kadın memesi — же́нская грудь
2) сосо́к, сосцы́3) мо́чка (уха)kulak memesi — мо́чка у́ха
4) горе́лка; форсу́нка; подсо́с; жиклёрgaz ocağı memesi — горе́лка га́зовой плиты́
mazot memesi — нефтяна́я форсу́нка
◊
meme süngeri — грудна́я железа́ -
31 exhale
(soluk) disari vermek; (koku, gaz, vb.) çikarmak, yaymak -
32 teneke
1. tinplate, tin. 2. made of tinplate, tinplate, tin. 3. (large, tin) can or canister (usually containing a liquid): gaz tenekesi kerosene can. (arkasından) - çalmak /ın/ to jeer at (someone) (often by banging on tinware). -sini eline vermek /ın/ 1. to send (someone) packing. 2. to fire, give (someone) his walking papers. - mahallesi shantytown, favela.
- 1
- 2
См. также в других словарях:
gaz vermek — 1) motorlu taşıtlarda gaz pedalına basmak 2) mec. dolduruşa getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gaz — 1. is., Fr. gaze Tül 2. is., Fr. gaz 1) Normal basınç ve sıcaklıkta olduğu gibi kalan, içinde bulunduğu kabın her yanına yayılma ve bu kabın iç yüzeyinin her noktasına basınç yapma özelliğinde olan akışkan madde 2) Gaz yağı, petrol Aklıma geldi,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçırmak — i 1) Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak 2) Bir işi belirlenen zamanda yapamamak Maçı kaçırdım. 3) nsz Zor kullanarak yanında götürmek Kız kaçırmak. 4) Bir daha ele geçmemek üzere yitirmek Fırsatı kaçırdım. 5) Yararlanamamak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yel — is. 1) Havanın yer değiştirmesinden oluşan esinti, rüzgâr 2) hlk. Romatizma ağrısı 3) hlk. Kalın bağırsaktaki gaz Birleşik Sözler yel değirmeni yelkesen yelkıran yelkovan yelölçer yel yepelek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çakmak — 1. i, e, ar 1) Vurarak sokup yerleştirmek Çiviyi tahtaya çakmak. 2) Çivi ile tutturmak İsa nın ruhu eğer bugün içinden çıkmış olduğu yere inerek bu sahneyi görseydi, kim bilir patriklerini hangi oduna çakardı. F. R. Atay 3) Kazık çakıp hayvan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
duman — is. 1) Bir maddenin yanması ile çıkan ve içinde katı zerrelerle buğu bulunan kara veya esmer renkli gaz Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım. B. S. Erdoğan 2) Havalanan tozların veya sisin oluşturduğu bulanıklık Köyünün … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava — is., Ar. hevā 1) Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı 2) Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu. M. Ş. Esendal 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söndürmek — i 1) Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek Parmağının ucuna kadar gelen alevi yere atıyor, terliğiyle basarak söndürüyor. P. Safa 2) Hava veya gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını veya gazını boşaltmak Çocuk balonu söndürdü. 3) mec … Çağatay Osmanlı Sözlük