Перевод: со всех языков на английский

с английского на все языки

güvenmek

  • 1 güvenmek

    v. rely on, trust, count on, have confidence in, believe, put faith in, put one's trust in, accredit, bank on, bargain on, base oneself on, build, calculate, confide, confide in, credit, depend, figure on, go on, lean on, look to, reckon on
    * * *
    trust

    Turkish-English dictionary > güvenmek

  • 2 güvenmek

    to trust, to rely on/upon, to count on, to reckon on, to depend on, to bank on, to have faith (in), to believe (in), to credit

    İngilizce Sözlük Türkçe > güvenmek

  • 3 güvenmek

    /a/ to trust, trust in, rely on, depend on, have confidence in, confide in. güvendiği dağlara kar yağmak/güvendiği dal elinde kalmak to be sadly disappointed.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > güvenmek

  • 4 sözüne güvenmek

    v. take smb. at his word, take her at her word, take him at his word

    Turkish-English dictionary > sözüne güvenmek

  • 5 tümüyle güvenmek

    v. swear by

    Turkish-English dictionary > tümüyle güvenmek

  • 6 kendine güvenmek

    to be sure of oneself

    İngilizce Sözlük Türkçe > kendine güvenmek

  • 7 güvenmemek

    v. (neg. form of güvenmek) not to trust, not to rely on, suspect, disbelieve, discredit, distrust, have a distrust of smb., doubt, mistrust

    Turkish-English dictionary > güvenmemek

  • 8 itimat etmek

    to trust, to rely on güvenmek

    İngilizce Sözlük Türkçe > itimat etmek

  • 9 bilek

    1. wrist. 2. pastern (of an animal). -inde altın bileziği olmak /ın/ to possess a profitable skill, be the possessor of a valuable skill. - bilek akmak to flow out in a strong stream. - gibi 1. abundant (hair). 2. (flowing) heavily. -ine güvenmek to trust to one´s fists. -inin hakkı ile by one´s own efforts, on one´s own, by one´s bootstraps. - kuvveti the strength of one´s fists. -/kol saati wrist watch.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > bilek

  • 10 yumruk

    1. fist. 2. blow, sock, or punch delivered with the fist. 3. iron hand, fist, harsh and rigorous control. - atmak /a/ to hit, sock, or punch (someone, something) with one´s fist. - göstermek /a/ to threaten. -una güvenmek to trust that one´s brute strength alone will enable one to get one´s way. - hakkı something gained by brute force. - kadar 1. small, pea-sized, pint-sized (when it should be large). 2. large, as big as a goose egg (when it should be small). 3. (child) who´s no bigger than a minute. - yumruğa gelmek to come to blows, get into a fist fight.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > yumruk

См. также в других словарях:

  • güvenmek — e Güven duymak, güveni olmak, itimat etmek Bu işte size güveniyorum. Kendimi kuvvetli görmek biraz fazla kendime güvenmek olur. H. E. Adıvar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bileğine güvenmek — gücüne veya hünerine güvenmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yumruğuna güvenmek — isteklerini yaptırmak için yalnızca bedensel gücüne güvenmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kesesine güvenmek — parasına güvenmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • güven duymak (veya beslemek) — güvenmek, inanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • emniyet etmek — güvenmek Hele emniyet ettiğim birkaç uyanık arkadaşla bulunduğum zaman bülbül gibi ötüyordum. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • itimat etmek — güvenmek İtimat edilir, kanundan, hukuktan anlar birisine umumi bir vekâlet vereceğim. A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işenmek — güvenmek, inanmak I, 202 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • UCB — (Ucub) Kibir, gurur. Kendini beğenmişlik. Ameline, yaptıkları işe güvenmek. * Varlığı nâdir olan şeyi görünce istiğrab etmek hâli. * Yabancı kadın taifesiyle beraber oturmak ve konuşmaktan pek hoşlanan.(Arkadaş! Ye se düşen adam, azabdan… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • bilek — is., ği 1) Elle kolun, ayakla bacağın birleştiği bölüm Sonra bileğini avucumun içine alarak nabzını sayıyorum. R. N. Güntekin 2) mec. Güç, kuvvet Birleşik Sözler bilek damarı bilek güreşi bilek saati demir bilek ayak bileği …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dayanmak — e 1) Bir yere yaslanmak, kendini dayamak Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor. M. Ş. Esendal 2) nsz Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak Bu kumaş çok dayandı. 3) Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»