-
1 güçsüz
güçsüz [ɡy(t)sːyz] kraftlos, schlapp;güçsüz çıkmak geschwächt hervorgehen (-den aus);güçsüz düşmek zu schwach sein -
2 güçsüz
-
3 güçsüz
бесси́льный, сла́бый, истощённый, не́мощныйeksin —
güçsüz kuvvetsiz — бесси́льный, сла́бый, не́мощный
işsiz güçsüz — без де́ла, без рабо́ты, ниче́м не за́нятый
işsiz güçsüz kalmak — быть не у дел, остава́ться (быть) без де́ла (без рабо́ты)
-
4 güçsüz
не́мощный* * *бесси́льный, сла́бый, не́мощныйişsiz güçsüz kalmak — оста́ться без рабо́ты, быть не у дел
-
5 güçsüz
көчсез -
6 güçsüz
adj. weak, powerless, strengthless, impotent, crank, doughy, feeble, flabby, helpless, ineffectual, sapless, shaky, sinewless* * *1. feeble 2. impotent 3. infirm 4. insubstantial 5. powerless 6. weak 7. weaker (adj.) -
7 güçsüz
aciz--------bêdar--------bêqidûm--------bêtav--------qels -
8 güçsüz
-
9 güçsüz
кIуачIэ зыхэмылъ -
10 güçsüz
αδύνατος, ανίσχυρος, άτονος -
11 güçsüz
أعجفأهيفخريعركيكزمنسقيمضامرضاوضعيفضمرعاجزعجيفعليلعيانقعيدكليلمتخاذلمرهقمريضمستضعفمضنىمعتلمعروقمعوقمقعدممنونمهزولناحلنحيفنحيلنضوهبيطهزيلواهواهن -
12 güçsüz
1. أعجف [أَعْجَف]Anlamı: gücü olmayan, âciz2. أهيف [أَهْيَف]Anlamı: gücü olmayan, âciz3. خريع [خَرِيع]Anlamı: gücü olmayan, âciz4. ركيك [رَكِيك]Anlamı: gücü olmayan, âciz5. زمن [زَمِن]Anlamı: gücü olmayan, âciz6. سقيم [سَقِيم]Anlamı: gücü olmayan, âciz7. ضامر [ضامِر]Anlamı: gücü olmayan, âciz8. ضاو [ضاوٍ]Anlamı: gücü olmayan, âciz9. ضعيف [ضَعِيف]Anlamı: gücü olmayan, âciz10. ضمر [ضَمْر]Anlamı: gücü olmayan, âciz11. عاجز [عَاجِز]Anlamı: gücü olmayan, âciz12. عجيف [عَجِيف]Anlamı: gücü olmayan, âciz13. عيان [عَيَّان]Anlamı: gücü olmayan, âciz14. قعيد [قَعِيد]Anlamı: gücü olmayan, âciz15. كليل [كَلِيل]Anlamı: gücü olmayan, âciz16. متخاذل [مُتَخَاذِل]Anlamı: gücü olmayan, âciz17. مرهق [مُرْهَق]Anlamı: gücü olmayan, âciz18. مريض [مَرِيض]Anlamı: gücü olmayan, âciz19. مستضعف [مُسْتَضْعَف]Anlamı: gücü olmayan, âciz20. مضنى [مُضْنًى]Anlamı: gücü olmayan, âciz21. معتل [مُعْتَلّ]Anlamı: gücü olmayan, âciz22. معروق [مَعْرُوق]Anlamı: gücü olmayan, âciz23. معوق [مَعُوق]Anlamı: gücü olmayan, âciz24. معوق [مُعَوَّق]Anlamı: gücü olmayan, âciz25. مقعد [مُقْعَد]Anlamı: gücü olmayan, âciz26. ممنون [مَمْنُون]Anlamı: gücü olmayan, âciz27. مهزول [مَهْزُول]Anlamı: gücü olmayan, âciz28. ناحل [ناحِل]Anlamı: gücü olmayan, âciz29. نحيف [نَحِيف]Anlamı: gücü olmayan, âciz30. نحيل [نَحِيل]Anlamı: gücü olmayan, âciz31. نضو [نِضْو]Anlamı: gücü olmayan, âciz32. هبيط [هَبِيط]Anlamı: gücü olmayan, âciz33. هزيل [هَزِيل]Anlamı: gücü olmayan, âciz34. واه [واهٍ]Anlamı: gücü olmayan, âciz35. واهن [واهِن]Anlamı: gücü olmayan, âciz36. عليل [عَلِيل]Anlamı: gücü olmayan, âciz -
13 güçsüz
weak, feeble, strengthless, powerless, incapable, flimsy, languid, languorous, listless -
14 güçsüz
powerless, without strength, weak, feeble. - düşmek to be sapped of all strength. - kuvvetsiz feeble and frail. -
15 güçsüz geliş
grow weak -
16 güçsüz kalmak
v. flag -
17 güçsüz olarak
adv. flabbily -
18 daha güçsüz
weaker (adv.) -
19 en güçsüz
weakest -
20 işsiz güçsüz
adj. idled, idle, at an end
См. также в других словарях:
gücsüz — sif. 1. Gücü, fiziki qüvvəsi olmayan və ya az olan, fiziki cəhətdən inkişaf etməmiş; qüvvəsiz. Gücsüz adam. – <Adil:> Biz <atama> sığınırdıq, onun gücsüz əlindən güc alırdıq. B. Bayramov. // İs. mənasında. Gücsüz, qüvvətsiz adam.… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
güçsüz — sf. Gücü olmayan, âciz Birleşik Sözler işsiz güçsüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller güçsüz düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
güçsüz düşmek — gücü yetmemek Silahlarından birini elinden bırakmış, güçsüz düşmüştür. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
işsiz güçsüz — sf. Yapacak hiçbir işi olmayan veya iş tutmayan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller işsiz güçsüz kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
işsiz güçsüz kalmak — bulunduğu iş yerinden ayrılarak geçimini sağlayacak durumda bulunmamak Burada işsiz güçsüz kaldığınız için kendinizi büsbütün kedere kaptırmışsınız. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
işsiz-gücsüz — bax işsiz 2 ci mənada … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
arık ata kuyruğu da yüktür — güçsüz kişi, kimseye yardım edecek durumda değildir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
takatsizlik duymak — güçsüz ve kuvvetsiz kaldığını anlamak Yere uzanmak isteyecek kadar vücudunda takatsizlik duyuyordu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
zebun etmek — güçsüz bırakmak, zavallı duruma düşürmek veya getirmek Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek. Y. S. Selim … Çağatay Osmanlı Sözlük
alçacık eşeğe herkes biner — güçsüz ve koruyucusuz bir kimseyi buyruk alına almak ve ezmek kolaydır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
zayıf düşürmek — güçsüz duruma getirmek Muhalefeti hep zayıf düşüren, muhalefeti hep hedefinden uzaklaştıran kusur, ondaki bu sonsuz kanma ve aldanma huyudur. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük