Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

güçsüz

  • 1 güçsüz

    güçsüz [ɡy(t)sːyz] kraftlos, schlapp;
    güçsüz çıkmak geschwächt hervorgehen (-den aus);
    güçsüz düşmek zu schwach sein

    Türkçe-Almanca sözlük > güçsüz

  • 2 güçsüz

    kraftlos

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > güçsüz

  • 3 güçsüz

    бесси́льный, сла́бый, истощённый, не́мощный

    eksin —

    güçsüz kuvvetsiz — бесси́льный, сла́бый, не́мощный

    işsiz güçsüz — без де́ла, без рабо́ты, ниче́м не за́нятый

    işsiz güçsüz kalmak — быть не у дел, остава́ться (быть) без де́ла (без рабо́ты)

    Büyük Türk-Rus Sözlük > güçsüz

  • 4 güçsüz

    не́мощный
    * * *
    бесси́льный, сла́бый, не́мощный

    işsiz güçsüz kalmak — оста́ться без рабо́ты, быть не у дел

    Türkçe-rusça sözlük > güçsüz

  • 5 güçsüz

    көчсез

    Türkçe-Tatarca sözlük > güçsüz

  • 6 güçsüz

    adj. weak, powerless, strengthless, impotent, crank, doughy, feeble, flabby, helpless, ineffectual, sapless, shaky, sinewless
    * * *
    1. feeble 2. impotent 3. infirm 4. insubstantial 5. powerless 6. weak 7. weaker (adj.)

    Turkish-English dictionary > güçsüz

  • 7 güçsüz

    aciz
    --------
    bêdar
    --------
    bêqidûm
    --------
    bêtav
    --------
    qels

    Türk-Kürt Sözlük > güçsüz

  • 8 güçsüz

    кIочIадж, кIочIэнчъ/ гуащIэншэ, къарыунчъ/ къарууншэ

    Турецко-адыгский словарь > güçsüz

  • 9 güçsüz


    кIуачIэ зыхэмылъ

    Малый турецко-адыгский словарь > güçsüz

  • 10 güçsüz

    αδύνατος, ανίσχυρος, άτονος

    Türkçe-Yunanca Sözlük > güçsüz

  • 11 güçsüz

    أعجف
    أهيف
    خريع
    ركيك
    زمن
    سقيم
    ضامر
    ضاو
    ضعيف
    ضمر
    عاجز
    عجيف
    عليل
    عيان
    قعيد
    كليل
    متخاذل
    مرهق
    مريض
    مستضعف
    مضنى
    معتل
    معروق
    معوق
    مقعد
    ممنون
    مهزول
    ناحل
    نحيف
    نحيل
    نضو
    هبيط
    هزيل
    واه
    واهن

    Türkçe-Arapça Sözlük > güçsüz

  • 12 güçsüz

    1. أعجف [أَعْجَف]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    2. أهيف [أَهْيَف]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    3. خريع [خَرِيع]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    4. ركيك [رَكِيك]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    5. زمن [زَمِن]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    6. سقيم [سَقِيم]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    7. ضامر [ضامِر]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    8. ضاو [ضاوٍ]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    9. ضعيف [ضَعِيف]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    10. ضمر [ضَمْر]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    11. عاجز [عَاجِز]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    12. عجيف [عَجِيف]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    13. عيان [عَيَّان]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    14. قعيد [قَعِيد]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    15. كليل [كَلِيل]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    16. متخاذل [مُتَخَاذِل]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    17. مرهق [مُرْهَق]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    18. مريض [مَرِيض]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    19. مستضعف [مُسْتَضْعَف]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    20. مضنى [مُضْنًى]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    21. معتل [مُعْتَلّ]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    22. معروق [مَعْرُوق]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    23. معوق [مَعُوق]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    24. معوق [مُعَوَّق]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    25. مقعد [مُقْعَد]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    26. ممنون [مَمْنُون]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    27. مهزول [مَهْزُول]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    28. ناحل [ناحِل]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    29. نحيف [نَحِيف]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    30. نحيل [نَحِيل]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    31. نضو [نِضْو]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    32. هبيط [هَبِيط]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    33. هزيل [هَزِيل]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    34. واه [واهٍ]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    35. واهن [واهِن]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz
    36. عليل [عَلِيل]
    Anlamı: gücü olmayan, âciz

    Türkçe-Arapça Sözlük > güçsüz

  • 13 güçsüz

    weak, feeble, strengthless, powerless, incapable, flimsy, languid, languorous, listless

    İngilizce Sözlük Türkçe > güçsüz

  • 14 güçsüz

    powerless, without strength, weak, feeble. - düşmek to be sapped of all strength. - kuvvetsiz feeble and frail.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > güçsüz

  • 15 güçsüz geliş

    grow weak

    Turkish-English dictionary > güçsüz geliş

  • 16 güçsüz kalmak

    v. flag

    Turkish-English dictionary > güçsüz kalmak

  • 17 güçsüz olarak

    adv. flabbily

    Turkish-English dictionary > güçsüz olarak

  • 18 daha güçsüz

    weaker (adv.)

    Turkish-English dictionary > daha güçsüz

  • 19 en güçsüz

    weakest

    Turkish-English dictionary > en güçsüz

  • 20 işsiz güçsüz

    adj. idled, idle, at an end

    Turkish-English dictionary > işsiz güçsüz

См. также в других словарях:

  • gücsüz — sif. 1. Gücü, fiziki qüvvəsi olmayan və ya az olan, fiziki cəhətdən inkişaf etməmiş; qüvvəsiz. Gücsüz adam. – <Adil:> Biz <atama> sığınırdıq, onun gücsüz əlindən güc alırdıq. B. Bayramov. // İs. mənasında. Gücsüz, qüvvətsiz adam.… …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • güçsüz — sf. Gücü olmayan, âciz Birleşik Sözler işsiz güçsüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller güçsüz düşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • güçsüz düşmek — gücü yetmemek Silahlarından birini elinden bırakmış, güçsüz düşmüştür. N. Cumalı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işsiz güçsüz — sf. Yapacak hiçbir işi olmayan veya iş tutmayan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller işsiz güçsüz kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işsiz güçsüz kalmak — bulunduğu iş yerinden ayrılarak geçimini sağlayacak durumda bulunmamak Burada işsiz güçsüz kaldığınız için kendinizi büsbütün kedere kaptırmışsınız. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işsiz-gücsüz — bax işsiz 2 ci mənada …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • arık ata kuyruğu da yüktür — güçsüz kişi, kimseye yardım edecek durumda değildir anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • takatsizlik duymak — güçsüz ve kuvvetsiz kaldığını anlamak Yere uzanmak isteyecek kadar vücudunda takatsizlik duyuyordu. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zebun etmek — güçsüz bırakmak, zavallı duruma düşürmek veya getirmek Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek. Y. S. Selim …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • alçacık eşeğe herkes biner — güçsüz ve koruyucusuz bir kimseyi buyruk alına almak ve ezmek kolaydır anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zayıf düşürmek — güçsüz duruma getirmek Muhalefeti hep zayıf düşüren, muhalefeti hep hedefinden uzaklaştıran kusur, ondaki bu sonsuz kanma ve aldanma huyudur. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»