-
1 حضن
IحَضَنَeğitmekAnlamı: terbiye etmek, öğretmekIIحَضْنeğitimحِضْن1. göğüs2. koyunAnlamı: (yatmakta iken) kollar arası, kucak3. kucak4. döşAnlamı: göğüs, bağır5. bağırAnlamı: göğüs -
2 صدر
-
3 كنف
Iكَنَف1. gölgeAnlamı: ışıklı yerde oluşan karanlık2. göğüs3. koyunAnlamı: (yatmakta iken) kollar arası, kucak4. kucak5. döşAnlamı: göğüs, bağır6. bağırAnlamı: göğüsIIكَنَفَ1. doyurmakAnlamı: geçindirmek, yaşamasını sağlamak2. geçindirmekAnlamı: geçinmesini sağlamak3. arkalamakAnlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek -
4 حضن
bağır; döş; eğitim; eğitmek; göğüs; kucak; koyun -
5 صدر
bağır; döş; emcek, emcik; göğüs; meme; sine -
6 كنف
arkalamak; bağır; doyurmak; döş; geçindirmek; göğüs; gölge; kucak; koyun -
7 أيطل
أَيْطَل1. bel2. böğür -
8 احتضن
اِحْتَضَنَ1. eğitmekAnlamı: terbiye etmek, öğretmek2. kucaklamak -
9 جنب
IجَنَبَtardetmekAnlamı: uzaklaştırmakIIجَنْب1. nahiyeAnlamı: bucak2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. tarafAnlamı: altı yönden her biri4. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm5. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre6. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer7. böğür8. cihetAnlamı: yön, taraf, yan9. bel -
10 حجر
IحَجَّرَsertleştirmekAnlamı: sert bir duruma getirmekIIحَجَر1. yapı taşıAnlamı: yepılarda kullanılan taş2. taşحَجِرkaskatıAnlamı: çok katıIVحِجْر1. tabuAnlamı: yasaklanarak korunan2. dalaletAnlamı: sapınç, sapkınlık3. memnuAnlamı: yasaklanmış, yasak4. gayrimeşruAnlamı: usulsüz, yolsuz, yasaya aykırı5. günah6. cürümAnlamı: suç, yanlışlık, kusur veya hatadan doğan durum7. bağırAnlamı: göğüs -
11 خاصرة
خاصِرَة1. bel2. böğür -
12 خصر
Iخَصَر1. serinlikAnlamı: serin olma durumu2. ayazAnlamı: duru, sakin havada çıkan kuru soğukIIخَصْر1. averajAnlamı: ortalama, sayı farkı2. bel3. böğür -
13 سحر
Iسَحَرَ1. sihirlemekAnlamı: büyülemek2. afsunlamakAnlamı: büyülemek3. büyülemekAnlamı: büyü ile etkisi altına almakIIسَحْرakciğerAnlamı: göğüs kafesinde solunum organının temeli olan, sağlı sollu iki parçalı organسِحْر1. afsunAnlamı: büyü, füsun, sihir2. karizmaAnlamı: büyüleyicilik, etkileyicilik3. füsunAnlamı: sihir, büyü4. büyücülükAnlamı: sihirbazlık5. sihirAnlamı: büyü6. büyüAnlamı: afsun, sihir -
14 كشح
كَشْح1. bel2. böğür -
15 وسط
Iوَسَط1. âlemAnlamı: ortam ve çevre2. santraAnlamı: orta, merkez3. evrenAnlamı: kişinin içinde yaşadığı, ilişkide bulunduğu ortam4. havaliAnlamı: çevre, yöre5. mutedilAnlamı: aşırıya kaçmayan, ılımlı6. muhitAnlamı: çevre, yöre7. ılımanAnlamı: mutedil8. sıradanAnlamı: herhangi bir, bayağı9. alelâdeAnlamı: her zaman görülen, olağan10. alışılmışAnlamı: tabiî, normal olan11. ortam12. orta13. dünyaAnlamı: dış, çevre, ortam14. bel15. böğürIIوَسْط1. midiAnlamı: orta2. vasatîAnlamı: ortalama, orta3. orta
См. также в других словарях:
goguś — {{/stl 13}}{{stl 8}}rz. mos V, lm M. goguśusie, D. goguśusiów {{/stl 8}}{{stl 7}} z lekceważeniem o człowieku przesadnie dbającym o swój wygląd oraz modny ubiór, niepoważnym, zniewieściałym; elegancik {{/stl 7}} … Langenscheidt Polski wyjaśnień
göğüs — is., ğsü 1) Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine 2) Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı Genç ve meçhul kadın çocuğunu göğsüne basarak girdi. A. Gündüz 3) Bu bölümün içindeki organlar … Çağatay Osmanlı Sözlük
Gogus, S. — S. Gogus, (3. Jan.), ein Abt in Gallien, von welchen wir nur den Namen und das Land, in welchem er gelebt und gewirkt hat, wissen. (I. 154. 1090.) … Vollständiges Heiligen-Lexikon
goguś — m I, DB. goguśusia; lm M. goguśusie (goguśusiowie), DB. goguśusiów «człowiek niepoważny, dbający przede wszystkim o modne i eleganckie stroje, prowadzący życie próżniacze i bezmyślne; laluś, fircyk» Ubierać się, wyglądać jak goguś … Słownik języka polskiego
göğüs boşluğu — is., anat. Akciğerlerle kalbi içine alan akciğer zarının çevrelediği boşluk, göğüs kovuğu, göğüs çukuru … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs kafesi — is., anat. Vücutta omurganın, kaburgaların ve göğüs kemiğiyle bunları saran kasların oluşturduğu yürek ve akciğerleri koruyan boşluk Müthiş bir acı, göğüs kafesinden kopup boğazına sarılıyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs cerrahisi — is., tıp Cerrahinin göğüs içi organlarıyla ilgili dalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs çaprazı — is., sp. Güreşte karşısındakini koltuk altlarından çapraz yakalama Rakiplerini göğüs çaprazı ile yenerdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs çukuru — is., anat. Göğüs boşluğu … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs darlığı — is., tıp Solunumu güçleştiren hastalık Fikrince, güya bu koku, göğüs darlığına birebirmiş. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs eti — is. Göğüs kısmında bulunan et … Çağatay Osmanlı Sözlük