-
1 fark
(-ki)а1) ра́зница, разли́чие, отли́чиеfarkı olmak — отлича́ться, различа́ться
- m farkında olmak — замеча́ть, понима́ть; дога́дываться, чу́вствовать
2) дискримина́цияfark görmek или fark gözetmek или fark tutmak — а) де́лать разли́чие; замеча́ть (подмеча́ть) ра́зницу; б) относи́ться неодина́ково; подверга́ть дискримина́ции, дискримини́ровать
3) мат. ра́зность, оста́ток
См. также в других словарях:
fark etmek — 1) görmek, seçmek Boğaz ın sisle kaplı olduğunu ancak ön güvertede bir yer bulup oturunca fark etmişti. A. İlhan 2) anlamak, sezmek Öç almanın fırsatını yakalamış gibi konuştuğunu fark etti. T. Buğra 3) değişmek, başkalaşmak 4) ayırt etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz ucuyla görmek — fark etmek Benim için dualar okuduğunu göz ucuyla görebiliyordum. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
seçmek — i, er 1) Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak Ben bu kitabı seçtim. 2) Birine oy vererek bir göreve getirmek Biz sizi başkanlığa seçtik. 3) Üstün, iyi, uygun bularak yeğlemek Benim ne akla hizmet edip de… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Mustafa Kemal Atatürk — Atatürk redirects here. For other uses, see Atatürk (disambiguation). Mustafa Kemal Atatürk … Wikipedia
ayrımsamak — i Bir şeyi anlamak, bir şeyi görmek, fark etmek Bu kadar yalın bir çizgide, eski konak hayatımızın bütün bir düzenini ayrımsarız. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük