-
1 impecuniousness
fakirlik -
2 impecuniousness
fakirlik -
3 indigence
fakirlik -
4 indigence
fakirlik, yoksulluk -
5 neediness
fakirlik, yoksulluk -
6 бедность
-
7 indigence
n. fakirlik, yoksullluk, parasızlık* * *fakirlik -
8 Armutsgrenze
Armutsgrenze f fakirlik sınırı;an (unter) der Armutsgrenze liegen fakirlik sınırında (sınırının altında) olmak -
9 افتقار
اِفْتِقار1. yoklukAnlamı: fakirlik2. fakirlikAnlamı: fakir olma durumu, yoksulluk3. sefaletAnlamı: yoksulluk4. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu5. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
10 خصاصة
خَصَاصَة1. yoklukAnlamı: fakirlik2. fakirlikAnlamı: fakir olma durumu, yoksulluk3. sefaletAnlamı: yoksulluk4. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu5. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
11 عالة
عالَة1. yoklukAnlamı: fakirlik2. fakirlikAnlamı: fakir olma durumu, yoksulluk3. sefaletAnlamı: yoksulluk4. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu5. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
12 عدم
Iعَدَم1. hiçlikAnlamı: hiç olma durumu2. ademAnlamı: yokluk, hiçlik ve ölüm3. yoklukAnlamı: yok olma durumuIIعَدِم1. açAnlamı: para sahıp olmayan kimse2. bîçareAnlamı: çaresiz, zavallı (kimse)3. fukaraAnlamı: fakir, yoksul4. donsuzAnlamı: yoksul, serseri olan5. âcizAnlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz6. çulsuzAnlamı: varlıksız, fakir7. meteliksizAnlamı: parası olmayan8. fakirAnlamı: geçmini güçlükçe sağlayan9. muhtaçAnlamı: yoksul, fakir10. sefilAnlamı: yoksul11. züğürtAnlamı: parasız, yoksul, meteliksiz olan kimseعُدْم1. yoklukAnlamı: fakirlik2. fakirlikAnlamı: fakir olma durumu, yoksulluk3. sefaletAnlamı: yoksulluk4. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu5. mafişAnlamı: yok, kalmadı6. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
13 عوز
عَوَز1. kesatAnlamı: yokluk, kıtlık2. yoklukAnlamı: fakirlik3. yoksunlukAnlamı: mahrum olma durumu4. fakirlikAnlamı: fakir olma durumu, yoksulluk5. parasızlıkAnlamı: parasız olma durumu6. sefaletAnlamı: yoksulluk7. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu8. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
14 فقر
Iفَقُرَ1. züğürtlemekAnlamı: parasız, meteliksiz kalmak2. yoksullaşmakAnlamı: fakir duruma gelmekIIفَقْر1. yoklukAnlamı: fakirlik2. fakirlikAnlamı: fakir olma durumu, yoksulluk3. parasızlıkAnlamı: parasız olma durumu4. sefaletAnlamı: yoksulluk5. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu6. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
15 متربة
مَتْرَبَة1. yoklukAnlamı: fakirlik2. fakirlikAnlamı: fakir olma durumu, yoksulluk3. sefaletAnlamı: yoksulluk4. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu5. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
16 nudity
n. çıplaklık, yokluk, fakirlik, çıplak insan figürü* * *çıplaklık* * *noun (the state of not wearing clothes.) çıplaklık -
17 poorness
-
18 poverty
n. sefalet, yetersizlik, eksiklik, parasızlık, yokluk, düşkünlük, yoksulluk, fakirlik* * *yoksulluk* * *['povəti](the condition of being poor: They lived in extreme poverty; the poverty of the soil.) yoksulluk -
19 want
n. ihtiyaç, arzu, gereksinim, lüzum, gereksinme, yokluk, fakirlik, istek————————v. istemek, arzulamak, talep etmek, arzu etmek, yoksun olmak, ihtiyacı olmak, gerektirmek, eksik olmak* * *[wont] 1. verb1) (to be interested in having or doing, or to wish to have or do (something); to desire: Do you want a cigarette?; She wants to know where he is; She wants to go home.) istemek2) (to need: This wall wants a coat of paint.) gerektirmek, istemek3) (to lack: This house wants none of the usual modern features but I do not like it; The people will want (= be poor) no longer.) eksiklik, yokluk2. noun1) (something desired: The child has a long list of wants.) istek, arzu2) (poverty: They have lived in want for many years.) yoksulluk, yokluk3) (a lack: There's no want of opportunities these days.) eksiklik•- wanted- want ad
- want for -
20 beggary
n. dilencilik, fakirlik, sefalet* * *dilencilik
См. также в других словарях:
fakirlik — is., ği 1) Yoksulluk Bilmezsin belki arpa ekmeği de İran da fakirliğin sembolüdür. T. Buğra 2) Verimsizlik, kısırlık Toprağın fakirliği. 3) Yetersizlik Dilin fakirliği. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp … Çağatay Osmanlı Sözlük
fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp — yoksulluk utanılacak bir şey değildir, çalışmamak en büyük ayıptır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ALYE — Fakirlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
AYLE — Fakirlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FAKE — Fakirlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KAYY — Fakirlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEREBBÜB — Fakirlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ASÂR — Fakirlik. * Güçlük. * şiddet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
AVEZ — Fakirlik, yoksulluk. Sıkıntı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BE'SA — Fakirlik, muhtaçlık ve benzerleri … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ENGÜŞT-İ NİL — Fakirlik, fukaralık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
