Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

fısıldamak

См. также в других словарях:

  • fısıldamak — i, e Başkalarının duyamayacağı kadar alçak sesle konuşmak, fıslamak Savcı, kumandanın kulağına birkaç kelime fısıldadı. A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fışıldamak — nsz Fışır fışır ses çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kulağına fısıldamak — çok alçak ve hafif bir ses tonuyla kulağına eğilip bir şeyler söylemek Emrullah ı yanına çağırıp kulağına usulca bir şeyler fısıldadı. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kulağına söylemek — fısıldamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MUHACEZE — Fısıldamak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • söwlenmek — fısıldamak, II I, 278 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • sufsamak — fısıldamak, okuyup üflemek III, 286bkz: sufşamak, şuwşaşmak, şuwşatmak …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • sufşamak — fısıldamak, okuyup üflemek III, 286bkz: sufsamak, şuwşaşmak, şuwşatmak …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • fısıldama — is. Fısıldamak işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fısıldaşmak — nsz, le Birbirine fısıldamak Bazı aileler sokağa çıkmış, genç kızlar aralarında fısıldaşıyorlardı. Y. K. Beyatlı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fıslamak — i, e 1) Fısıldamak 2) mec. Gizlice haber vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»