-
1 ezbere
1) на па́мять, наизу́сть2) перен. как попуга́й (не вникая в суть, не зная)••- ezbere iş görmek
- ezbere konuşmak
- ezbere yapmak -
2 ezbere anlatmak
пересказа́ть [прочи́танное] наизу́сть -
3 ezbere iş görmek
де́лать что-л. ко́е-ка́к / спустя́ рукава́ -
4 ezbere konuşmak
говори́ть, не вдава́ясь в подро́бности -
5 ezbere yapmak
а) говори́ть что-л. наизу́стьб) рисова́ть по па́мяти -
6 ezber
п1) наизу́сть, на па́мять- ı ezbere bilmek — знать назубо́к что
ezber okumak — чита́ть (произноси́ть) наизу́сть
2) зубрёжка, зазу́бривание- ı ezbere almak — зазу́бривать; учи́ть наизу́сть
□
ezber etmek — вы́учить наизу́сть; зазубри́ть◊
ezbere iş görmek — ко́е-ка́к выполня́ть рабо́ту, ко́е-ка́к справля́ться с рабо́той
См. также в других словарях:
ezbere — zf. 1) Ezberleyerek, bir yerden okumayarak, bir yere bakmayarak Siz piyesi âdeta ezbere biliyorsunuz. P. Safa 2) mec. Aslını, gerçeğini anlamadan, bilmeden, düşünmeden, incelemeden Sen bunu ezbere söylüyorsun. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezbere bilmek — (bir yeri) o yerin her yanını iyice bilmek Buraların altını ezbere bilirim, ezbere. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezbere almak — dikkat etmeden satın almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezbere anlatmak — okunan bir şeyi olduğu gibi, bozmadan anlatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezbere iş görmek — incelemeden gelişigüzel yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezbere yapmak — 1) ezberden yapmak 2) model veya doğa karşısında durmayarak fikirden tasavvur ve tahayyül suretiyle resim yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezbere konuşmak — bilmeden, aslını arayıp sormadan konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
donam — is., hlk. 1) Bir evin kapı, pencere, tavan, döşeme vb. bölümleri 2) Gemi ve sandalların donanımları Ayşe yse köyün önünden geçen kayıkların teknelerini, yelkenlerini, donamlarını hep ezbere bilirdi. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezberden — zf. Ezberlenmiş biçimde, ezbere Sen konuşurken niçin iki yana da sallanıyorsun? Söyleyeceğim sözleri ezberden mi okuyorsun? M. Ş. Esendal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ezberden yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hafız — is., din b., Ar. ḥāfiẓ 1) Kur an ı bütünüyle ezbere bilen kimse 2) argo Bir şeyi anlamadan ezberleyen kimse 3) sf., esk. Koruyan, saklayan Birleşik Sözler hafızali … Çağatay Osmanlı Sözlük
manzume — is., ed., Ar. manẓūme 1) Şiir, nazım Başladı kâh ezbere, kâh cep defterinden manzumeler okumağa. R. N. Güntekin 2) fel., esk. Dizge … Çağatay Osmanlı Sözlük