-
1 almak
1. أجلب [أَجْلَبَ]Anlamı: armağan vs. kazanmak2. أخذ [أَخَذَ]Anlamı: bir şeyi elle tutmak3. أدرك [أَدْرَكَ]Anlamı: armağan vs. kazanmak4. اتخذ [اِتَّخَذَ]Anlamı: bir şeyi elle tutmak5. اجتنى [اِجْتَنَى]Anlamı: armağan vs. kazanmak6. اشترى [اشْتَرَى]Anlamı: satın almak7. تحمل [تَحَمَّلَ]Anlamı: götürmek ve yüklenmek8. تكسب [تَكَسَّبَ]Anlamı: armağan vs. kazanmak9. تناول [تَنَاوَلَ]Anlamı: bir şeyi elle tutmak10. جلب [جَلَبَ]Anlamı: armağan vs. kazanmak11. جنى [جَنَى]Anlamı: armağan vs. kazanmak12. ربح [رَبِحَ]Anlamı: armağan vs. kazanmak13. كسب [كَسَبَ]Anlamı: armağan vs. kazanmak14. لاقى [لَاقَى]Anlamı: armağan vs. kazanmak -
2 almak
أجلبأخذأدركاتخذاجتنىاشترىتحملتكسبتناولجلبجنىربحكسبلاقىنال -
3 satın almak
1. ابتاع [اِبْتاعَ]Anlamı: parasını vererek bir şey almak2. اشترى [اشْتَرَى]Anlamı: parasını vererek bir şey almak3. شرى [شَرَى]Anlamı: parasını vererek bir şey almak -
4 satın almak
ابتاعاشترىشرى -
5 arkalamak
1. آزر [آزَرَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek2. أسى [أَسَّى]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek3. أعان [أَعَانَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek4. أعمد [أَعْمَدَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek5. أكنف [أَكْنَفَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek6. أيد [أَيَّدَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek7. دعم [دَعَّمَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek8. دعم [دَعَمَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek9. رافد [رافَدَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek10. رفد [رَفَدَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek11. ساعد [ساعَدَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek12. ساند [سانَدَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek13. سند [سَنَدَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek14. سند [سَنَّدَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek15. ضافر [ضافَرَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek16. ظاهر [ظاهَرَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek17. عاضد [عاضَدَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek18. عاون [عاوَنَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek19. عزز [عَزَّزَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek20. غاث [غاثَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek21. كانف [كانَفَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek22. كنف [كَنَفَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek23. وطد [وَطَّدَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek24. عمد [عَمَدَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek25. عون [عَوَّنَ]Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek -
6 gasp
1. إجبار [إِجْبار]2. إرغام [إرْغام]3. إكراه [إِكْراه]4. إلزام [إِلْزام]5. اضطرار [اِضْطِرار]6. جبر [جَبْر]7. دفع [دَفْع]8. غصب [غَصْب]9. قسر [قَسْر]10. قهر [قَهْر]11. عنت [عَنَت]12. عنوة [عَنْوَة] -
7 içermek
1. استوعب [اِسْتَوْعَبَ]Anlamı: kapsamak, içine almak2. انطوى [اِنْطَوَى]Anlamı: kapsamak, içine almak3. تضمن [تَضَمَّنَ]Anlamı: kapsamak, içine almak4. حوى [حَوَى]Anlamı: kapsamak, içine almak5. شمل [شَمَلَ]Anlamı: kapsamak, içine almak6. شمل [شَمِلَ]Anlamı: kapsamak, içine almak7. ضم [ضَمَّ]Anlamı: kapsamak, içine almak8. وسع [وَسِعَ]Anlamı: kapsamak, içine almak9. وعى [وَعَى]Anlamı: kapsamak, içine almak -
8 muslukçu
1. أزعر [أَزْعَر]2. خطاف [خُطَّاف]3. سارق [سارِق]4. سلاب [سَلَّاب]5. لص [لِصّ]6. لصوصي [لُصُوصِيّ]7. مختلس [مُخْتَلِس]8. مسترق [مُسْتَرِق]9. نهاب [نَهَّاب] -
9 gezmek
1. أطاف [أَطَافَ]Anlamı: hava almak, hoş vakit geçirmek için seyran etmek2. اجتاب [اِجْتابَ]Anlamı: hava almak, hoş vakit geçirmek için seyran etmek3. تجول [تَجَوَّلَ]Anlamı: hava almak, hoş vakit geçirmek için seyran etmek4. تطوف [تَطَوَّفَ]Anlamı: hava almak, hoş vakit geçirmek için seyran etmek5. جاب [جَابَ]Anlamı: hava almak, hoş vakit geçirmek için seyran etmek6. جال [جَالَ]Anlamı: hava almak, hoş vakit geçirmek için seyran etmek7. دار [دارَ]Anlamı: hava almak, hoş vakit geçirmek için seyran etmek8. درج [دَرَجَ]Anlamı: hava almak, hoş vakit geçirmek için seyran etmek -
10 gitmek
1. أطاق [أَطَاقَ]Anlamı: dayanmak2. احتمل [اِحْتَمَلَ]Anlamı: dayanmak3. ارتحل [اِرْتَحَلَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek4. انصرف [اِنْصَرَفَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek5. بلغ [بَلَغَ]Anlamı: bir duruma, bir sonuca ulaşmak6. تجلد [تَجَلَّدَ]Anlamı: dayanmak7. تحمل [تَحَمَّلَ]Anlamı: dayanmak8. تمشى [تَمَشَّى]Anlamı: yürümek, yol almak9. تناسب [تَنَاسَبَ]Anlamı: yakışmak, yaraşmak10. توصل [تَوَصَّلَ]Anlamı: bir duruma, bir sonuca ulaşmak11. خرج [خَرَجَ]Anlamı: yürümek, yol almak12. خطا [خَطَا]Anlamı: yürümek, yol almak13. درج [دَرَجَ]Anlamı: yürümek, yol almak14. دلف [دَلَفَ]Anlamı: yürümek, yol almak15. ذهب [ذَهَبَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek16. راح [راحَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek17. رجل [رَجَلَ]Anlamı: yürümek, yol almak18. رحل [رَحَلَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek19. زاح [زاحَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek20. زال [زالَ]Anlamı: yok olmak, elden çıkmak21. سار [سارَ]Anlamı: yürümek, yol almak22. طاق [طاقَ]Anlamı: dayanmak23. غرب [غَرَبَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek24. غرب [غَرَّبَ]Anlamı: bir yer doğru yönelmek25. كفى [كَفَى]Anlamı: yeter olmak, yetmek, yetişmek26. مشى [مَشَى]Anlamı: yürümek, yol almak27. مضى [مَضَى]Anlamı: bir yer doğru yönelmek -
11 kapsamak
1. استجمع [اِسْتَجْمَعَ]Anlamı: içine almak2. استوعب [اِسْتَوْعَبَ]Anlamı: içine almak3. انطوى [اِنْطَوَى]Anlamı: içine almak4. تضمن [تَضَمَّنَ]Anlamı: içine almak5. حوى [حَوَى]Anlamı: içine almak6. شمل [شَمَلَ]Anlamı: içine almak7. شمل [شَمِلَ]Anlamı: içine almak8. ضم [ضَمَّ]Anlamı: içine almak -
12 borçlanmak
1. استدان [اِسْتَدَانَ]2. استعار [اِسْتَعَارَ]3. استلف [اِسْتَلَفَ]4. اقترض [اِقْتَرَضَ]5. تدين [تَدَيَّنَ]6. تسلف [تَسَلَّفَ]7. دان [دانَ] -
13 hızlanmak
1. أكرب [أَكْرَبَ]Anlamı: hız almak, hızı artmak2. تخفف [تَخَفَّفَ]Anlamı: hız almak, hızı artmak3. تعجل [تَعَجَّلَ]Anlamı: hız almak, hızı artmak4. تهزع [تَهَزَّعَ]Anlamı: hız almak, hızı artmak5. زف [زَفَّ]Anlamı: hız almak, hızı artmak6. سرع [سَرَّعَ]Anlamı: hız almak, hızı artmak7. عجل [عَجِلَ]Anlamı: hız almak, hızı artmak -
14 kaplamak
1. استجمع [اِسْتَجْمَعَ]Anlamı: bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak2. انطوى [اِنْطَوَى]Anlamı: bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak3. تضمن [تَضَمَّنَ]Anlamı: bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak4. حاصر [حاصَرَ]Anlamı: çepeçevre sarmak5. حوى [حَوَى]Anlamı: bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak6. شمل [شَمَلَ]Anlamı: bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak7. شمل [شَمِلَ]Anlamı: bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak8. ضم [ضَمَّ]Anlamı: bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak9. غشى [غَشَّى]Anlamı: başka bir nesne ile örtmek10. غشي [غَشِيَ]Anlamı: başka bir nesne ile örtmek11. غطى [غَطَّى]Anlamı: her yanını örtmek -
15 tatmak
1. استطعم [اِسْتَطْعَمَ]Anlamı: bir şeyin tadını almak2. تذوق [تَذَوَّقَ]Anlamı: bir şeyin tadını almak3. تطعم [تَطَعَّمَ]Anlamı: bir şeyin tadını almak4. تمطق [تَمَطَّقَ]Anlamı: bir şeyin tadını almak5. داق [داقَ]Anlamı: bir şeyin tadını almak6. ذاق [ذاقَ]Anlamı: bir şeyin tadını almak7. طعم [طَعِمَ]Anlamı: bir şeyin tadını almak -
16 duymak
1. بحث [بَحَثَ]Anlamı: bilgi almak, öğrenmek2. تأثر [تَأَثَّرَ]Anlamı: sezmek, fark etmek, hissetmek3. تثقف [تَثَقَّفَ]Anlamı: bilgi almak, öğrenmek4. تدارس [تَدَارَسَ]Anlamı: bilgi almak, öğrenmek5. تعلم [تَعَلَّمَ]Anlamı: bilgi almak, öğrenmek6. سمع [سَمِعَ]Anlamı: ışitmek, ses almak -
17 alım
1. ابتياع [اِبْتِيَاع]Anlamı: satın almak işı2. جاذبية [جاذِبيَّة]Anlamı: almak ışı, ğönlü çeken durum, cazibe3. شراء [شِرَاء]Anlamı: satın almak işı4. شرى [شِرًى]Anlamı: satın almak işı -
18 kapmak
1. اجتنى [اِجْتَنَى]Anlamı: koparmak, kıstırmak2. اختطف [اِخْتَطَفَ]Anlamı: birdenbire yakalayarak, çekerek almak3. اقتطف [اِقْتَطَفَ]Anlamı: koparmak, kıstırmak4. تخطف [تَخَطَّفَ]Anlamı: birdenbire yakalayarak, çekerek almak5. جنى [جَنَى]Anlamı: koparmak, kıstırmak6. خطف [خَطَفَ]Anlamı: birdenbire yakalayarak, çekerek almak7. قطف [قَطَفَ]Anlamı: koparmak, kıstırmak8. ندل [نَدَلَ]Anlamı: birdenbire yakalayarak, çekerek almak -
19 alıcı
1. زبون [زَبُون]Anlamı: satın almak isteyen kimse, müşteri2. مشتر [مُشْتَرٍ]Anlamı: satın almak isteyen kimse, müşteri3. عميل [عَمِيل]Anlamı: satın almak isteyen kimse, müşteri -
20 garantilemek
1. أكفل [أَكْفَلَ]2. ضمن [ضَمِنَ]3. كفل [كَفَلَ]
См. также в других словарях:
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Almak — Stern Alamak (γ And) Beobachtungsdaten Epoche: J2000.0 Sternbild Andromeda … Deutsch Wikipedia
l k almak — almak I, 40, 41, 46, 51, 53, 99,114,149, 168. 175, 236, 329, 367, 373, 412, 421, 440; I I, 13, 24 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
Almak — Gamma Andromedae Almach (γ Andromedae) Données d observation (Époque J2000.0) Ascension droite 02h 03m 54s Déclinaison +42° 19′ 47″ Constellation Andromède Magnitude apparente … Wikipédia en Français
Almak — This interesting and unusual surname is of early medieval English origin, and is a good example of that sizeable group of early English surnames created from the habitual use of a nickname. In this instance the nickname was originally given to… … Surnames reference
icazet almak — 1) izin, onay almak Bir çift ayakkabı almak için dahi ondan icazet almak zorunda kalıyorum. A. Kulin 2) diploma almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden almak — 1) bir malı pazara çıkarılmadan sahibinin elinden satın almak 2) herhangi bir şeyi biriyle yüz yüze görüşerek almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hedef almak — 1) (bir şeyi) nişan almak 2) (bir şeyi) ulaşılmak istenen amaca göre davranmak 3) (bir şeyi) bir kimseyi, bir yeri yıpratmak, eleştirmek amacıyla karşısına almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri almak — 1) öne almak 2) saati önceki vakte almak, öne ayarlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
öç almak (veya çıkarmak) — yapılan bir kötülüğün acısını kötülük yaparak çıkarmak, intikam almak Öç almak ister gibi konuşuyordu ama kime taş attığı belli olmuyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
randevu almak — bir kimseden belli bir saat ve yerde buluşmak için söz almak, gün almak Adamcağız, samimi bir refah ve zevkle yeni bir randevu aldıktan sonra gitti. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük