-
1 fit
1. Aufwiegelung f, Hetze f2. ( fam)1) bir şeye \fit olmak ( razı olmak) mit etw einverstanden seinbiriyle \fit olmak ( ödeşmek) mit jdm quitt sein2) birine \fit vermek [o sokmak] jdn gegen jdn aufhetzen -
2 güvensizlik
ohne pl Misstrauen ntbir kimseye/şeye \güvensizlik duymak gegen jdn/etw Misstrauen hegen -
3 baş
baş s\baş döndürücü Schwindel erregend\baş göstermek sich zeigen; ( ortaya çıkmak) auftretenbirini \baş göz etmek ( fam) jdn unter die Haube bringen\baş kaldırmak sich auflehnen (-e gegen), revoltieren (-e gegen); ( isyan etmek) rebellieren (-e gegen)\başım dönüyor mir ist schwindeligbirinin \başına bir hâl gelmek jdm stößt etw zubir şeyden \başını alamamak sich vor etw nicht retten könnenbirinin \başını bağlamak ( fam) jdn unter die Haube bringen\başını taştan taşa çarpmak ( fig) (etw) bitter bereuenbir devletin \başı der Oberhaupt eines Staates\başından beri/itibaren von Anfang an\başından sonuna kadar von Anfang bis Ende\baştan von Anfang an\baştan \başa von Anfang bis Endegelecek haftanın \başında Anfang nächster Wochemayıs \başında Anfang Maiyılın \başında am Anfang des Jahresgeminin \başı bocaya/orsaya kaçıyor der Bug des Schiffes dreht nach Lee/Luv6) (\başbakan) Präsident(in) m(f); (\başhekim) Chef m; (\başmakale) Leit-; (\başmüfettiş) Ober-; (\başsavcı) Ober-, General-; (\başrol) Haupt-7) ( unpers)bir şeye \baş almak für etw Zeit findenbir kimseyle/şeyle \baş edebilmek ( fam) mit jdm/etw fertig werdenbir kimseyle/şeyle \başa çıkmak mit jdm/etw fertig werden\başı belaya girmek ( fam) in Teufels Küche kommen\başı dara düşmek in Not geraten\başımla beraber! ( seve seve) gern(e) !; ( memnuniyetle) mit Vergnügen!\başın sağ olsun! mein aufrichtiges Beileid!birinin \başına bir şey gelmek jdm etw passierenbirinin \başını belaya sokmak ( fam) jdn in Teufels Küche bringendün \başıma bir şey geldi gestern ist mir etw passiert -
4 çarpmak
I vi1) stoßen (-e/-e an/gegen), prallen (-e/-e an/gegen/auf)birbirine \çarpmak aneinanderstoßen, aufeinanderstoßen [o -prallen]bu köşeye ikide bir dizimi çarpıyorum an dieser Ecke renne ich mir immer wieder das Knie andolaba \çarpmak sich am Schrank stoßengeçerken bana çarptı beim Vorbeigehen stieß er mich an; ( bilerek) beim Vorbeigehen rempelte er mich an2) aufprallen (-e auf)başka bir arabaya \çarpmak auf einen anderen Wagen aufprallen3) göze \çarpmak ins Auge fallen, auffallenbir şey göze çarpıyor etw fällt auf4) ( vurmak) schlagenbaşıyla masanın kenarına \çarpmak mit dem Kopf gegen die Tischkante schlagenelektrik \çarpmak einen Schlag bekommenkalbi çarpıyor sein Herz schlägtII vt1) math malnehmen (-le mit), multiplizieren (-le mit)ikiyi iki ile \çarpmak Zwei mit Zwei multiplizierenbirinin parasını \çarpmak jdn um sein Geld prellen3) ( yırtıcı kuş) schlagen -
5 davranmak
vi1) sich benehmen, sich verhalten; ( muamele etmek) behandeln (-e)birine iyi/kötü \davranmak sich jdm gegenüber gut/schlecht benehmen, jdn gut/schlecht behandelnyakışıksız \davranmak sich danebenbenehmen2) handelnbir şeye aykırı \davranmak gegen etw handelnduygusal/düşünerek \davranmak im Affekt/bedacht handeln3) ( muamele etmek) behandeln (-e)birine iyi/kötü \davranmak jdn gut/schlecht behandeln4) ( bir şeye el atmak) greifen (-e zu)tabancaya \davranmak zur Pistole greifen5) ( kımıldamak)davranma! keine Bewegung!