-
81 dekore etmek
vt dekorieren -
82 dramatize etmek
vt (a. fig) dramatisieren -
83 edit etmek
vt inform editieren -
84 enjekte etmek
vt injizieren, einspritzen -
85 finanse etmek
-
86 hal'etmek
vt entthronen -
87 ihtiva etmek
-
88 lanse etmek
vt lancieren; ( tanıtmak) bekannt machen -
89 nez'etmek
vt wegnehmen, entziehen -
90 zerk etmek
-
91 imha etmek
to destroy, to eradicate, to exterminate, to annihilate, to obliterate yok etmek, ortadan kaldýrmak -
92 kargış etmek
to curse lanet etmek -
93 korte etmek
to carry on (with sb), to flirt (with sb) âþýktaþlýk etmek -
94 mübadele etmek
to exchange, to interchange deðiþ tokuþ etmek -
95 tahlil etmek
to analyse çözümlemek, analiz etmek -
96 arz etmek
1) bildirmək, ərz etmək, nəzərinə çatdırmaq; 2) doğurmaq, yaratmaq; tehlike arz etmek – təhlükə yaratmaqərz etmək, bildirmək, doğurmaq, yaratmaq -
97 mamur etmek, imar etmek
хэкур гъэдэхэн, къэIэтын -
98 allem etmek kullem etmek
to try every cunning way -
99 allem (etmek) kallem etmek
to try all sorts of wiles (to get one´s own way). -
100 acele etmek
1) спеши́ть, торопи́тьсяacele etmezsen treni kaçıracaksın — е́сли ты не поторо́пишься, то опозда́ешь на по́езд
2) суети́ться, испы́тывать нетерпе́ниеacele etme daha vaktimiz çok var — не суети́сь, у нас ещё мно́го вре́мени
См. также в других словарях:
etmek — yenecek ekmek I, 102, 166,197, 202, 211, 247, 262, 329, 391; I I, 28, 30,98, 112, 138, 197, 235; II I, 93 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
etmek — nsz, der 1) Bir işi yapmak Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. H. Taner 2) İyi, kötü zarflarıyla birlikte davranmak İyi ettiniz de geldiniz. 3) i Bulmak, erişmek Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. R. H … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşlik etmek — 1) bir solist, bir çalgı veya orkestra ile birlikte müzik icra etmek, refakat etmek 2) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, refakat etmek 3) beraberinde bulunmak Ona eşlik eden iyimserlik havası, yaşam sevinci bir an olsun bulutlanmasın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ifşa etmek — gizli bir şeyi ortaya dökmek, açığa vurmak, yaymak, ilan etmek, afişe etmek, reklam etmek Sırrı ifşa etmediyse ne yapmışlar? R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
refakat etmek — 1) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek Fahri, Cağaloğlu na kadar onlara refakat etti. P. Safa 2) müz. eşlik etmek Sabih Hüsnü, kemanla bana refakat etti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
reklam etmek — herhangi bir kimseyi veya olayı, durumu açığa vurmak, ilan etmek, afişe etmek, ifşa etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayırt etmek — i, den, der Birkaç şeyi birbirinden ayıran niteliği anlamak, tefrik etmek, temyiz etmek Sade akıcı ve temiz aksanı ile değil davranışları ile de Türk ten ayırt edemezsiniz. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
alan talan etmek — 1) darmadağınık bir duruma getirmek, altüst etmek 2) yağma etmek, yağmalamak Çapulcular bütün köyleri alan talan etmişler … Çağatay Osmanlı Sözlük
aracılık etmek — bir işin çözümünde araya girerek yardım etmek, tavassut etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkadaşlık etmek — 1) bir işte birlikte bulunmak 2) huyları ve düşünceleri birbirine uymak 3) bir süre beraber bulunmak, birlikte gitmek, eşlik etmek, refakat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
babalık etmek — 1) baba gibi davranmak Ben üç çocuğa babalık etmiş, iki kız evlendirmiş, bir oğlan okutmuşum. T. Buğra 2) iyilik etmek, büyüklük etmek Bana bir babalık et, bir işe koy. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük