-
41 toprak parçası
n. piece of land, patch, clod, homestead* * *clod -
42 t parçası
t piece -
43 yatak ara parçası
bearing spacer -
44 zar parçası
membrane part -
45 ara parçası
n. adapter, adaptor -
46 arazi parçası
n. a piece of land, plot, plat -
47 aydan alınmış kaya parçası
n. moonrock -
48 aşınmış kaya parçası
n. boulder -
49 belirli biçimi olmayan kısa müzik parçası
n. bagatelleTurkish-English dictionary > belirli biçimi olmayan kısa müzik parçası
-
50 bomba parçası
n. shrapnel -
51 buz parçası
n. ice floe, ice pack -
52 buzdağından kopmuş buz parçası
n. calf -
53 buzulların sürüklediği kaya parçası
n. diluviumTurkish-English dictionary > buzulların sürüklediği kaya parçası
-
54 büyük sığır eti parçası
n. baron, baron of beef -
55 cümle parçası
n. phrase -
56 dal parçası
n. stick -
57 denize uzanan kara parçası
n. spit -
58 deri naklinde kullanılan deri parçası
n. skin graftTurkish-English dictionary > deri naklinde kullanılan deri parçası
-
59 dielektrik madde parçası
n. electret -
60 dini orkestra parçası
n. chorale
См. также в других словарях:
ahu parçası — sf. Çok güzel, çekici (kadın) Benim gibi bir ahu parçası doğuran anaya da aşk olsun. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ateş parçası — sf. 1) Çok canlı, hareketli, becerikli, çalışkan 2) Çok yaramaz (çocuk) 3) Canlı O da ateş parçası gözlerle bakan ufacık, kavi bir yakışıklıydı. N. Meriç … Çağatay Osmanlı Sözlük
ay parçası — sf. Çok güzel (kadın veya kız) … Çağatay Osmanlı Sözlük
daire parçası — is., geom. Bir dairenin kirişi ile o kirişin yayı arasında kalan parça … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru parçası — is., mat. Doğru üzerinde iki nokta ile sınırlanmış parça … Çağatay Osmanlı Sözlük
parça — is., Far. pārçe 1) Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey Yolun bu parçası bozuk. 2) Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır. H.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şerit — is., di, Ar. şerīṭ 1) Dar, uzun dokuma veya kumaş parçası Güzel bir şeritle künyemi göğsüme bağladım ve gittim. F. R. Atay 2) Dar, uzun kıyı parçası Deniz şeridi. Kara şeridi. 3) Herhangi bir maddenin dar, düz, ince ve uzun parçası 4) Bir kara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
parça — 1. is. 1. Parçalanmış, sındırılmış, qırılmış, cırılmış şeyin kiçik tikəsi, qırığı, hissəsi. Kağız parçası. Odun parçası. – Buruqların dörd tərəfində dəmir və taxta parçaları gözə dəyirdi. M. İ.. Dəstə sürüşkən daş və qaya parçalarının üzəri ilə… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
yer — is. 1. Üzərində sakin olduğumuz planet: Yer kürəsi (bu mənada böyük hərflə). Ay Yerin peykidir. Yerlə Günəş arasında 150 milyon kilometr məsafə var. Yer Günəş ətrafında fırlanır. 2. Quru (su səthi müqabili). Dənizdən yer görünmürdü. 3. Yer… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
Atıf Yılmaz — (December 25, 1925 – May 5, 2006) was a renowned Turkish film director, screenwriter and film producer. He was almost a legend in the film industry of Turkey with 119 movies directed. He also wrote 53 screenplays and produced 28 movies since 1951 … Wikipedia
daire — is., Ar. dāˀire 1) Bir yapının konut olarak kullanılan bölümlerinden her biri, kat Bu koskoca binanın, pasajın arka tarafında bir kısım daireleri ayrıca kiraya verilmiş. H. F. Ozansoy 2) Belirli devlet işlerini çevirmekle görevli kuruluşlardan… … Çağatay Osmanlı Sözlük