-
1 emerek
1. sucking (prep.) 2. soaking up (prep.) -
2 emerek içine al
absorb -
3 vücuttan sıvıları emerek çeken alet
n. aspiratorTurkish-English dictionary > vücuttan sıvıları emerek çeken alet
-
4 absorb
emerek içine al -
5 absaugen
ab|saugenvt emerek almak;Fett \absaugen emerek yağ almak -
6 şişmek
набуха́ть опуха́ть раздува́ться* * *1) распуха́ть, опуха́ть, пу́хнутьeli şişti — у него́ рука́ распу́хла
2) разбуха́ть, взбуха́ть, набуха́тьtahta, su emerek şişer — доска́ в воде́ разбуха́ет, вбира́я в себя́ во́ду
3) перее́сть, съесть ли́шнее; объе́сться4) разг. ва́жничать, кичи́ться, задира́ть нос5) спорт. вы́дохнуться, уста́ть6) арго стушева́ться, устыди́ться -
7 высасывать
emmek* * *несов.; сов. - вы́сосатьemmek; emerek çıkarmak••выса́сывать из па́льца что-л. — uydurmak
-
8 пропитываться
несов.; сов. - пропита́ться(emerek) ıslanmak; kokusu sinmek ( запахом) -
9 absorb
v. kavramak, anlamak; emmek, özümsemek, çekmek, yutmak; devralmak* * *1. emerek içine al 2. içine çek 3. soğur* * *[əb'zo:b]1) (to soak up: The cloth absorbed the ink I had spilled.) emmek2) (to take up the whole attention of (a person): He was completely absorbed in his book.) tüm ilgi ve dikkatini çekmek•- absorption -
10 aspirator
n. aspiratör, emmeç, vücuttan sıvıları emerek çeken alet* * *aspiratör -
11 soaking up
1. ıslanma (n.) 2. em (v.) 3. emerek (prep.) -
12 sucking
adj. emen, emici, sütten kesilmemiş, ana kuzusu, olgunlaşmamış, acemi————————n. emme* * *1. emme (n.) 2. em (v.) 3. emerek (prep.) -
13 absaugen
absaugen v/t <-ge-, h> TECH, MED emerek almak; Teppich usw (elektrikli süpürgeyle) süpürmek -
14 iç
iç [itʃ] [itʃ]1) Innere(s) nt; (badem \içi) Kern m\iç etmek einheimsen, stibitzen\içe doğru aç(ıl) mak (sich) nach innen öffnen\içim bulanıyor mir ist übel\içim rahat etti ich bin beruhigt\içinden çıkılmaz ausweglos\içinden konuşmak [o demek] laut denken\içine doğmak ahnenbir kimsenin/şeyin \içini dışını bilmek ( fam) jdn/etw in- und auswendig kennenevin \içi das Innere des Hausesmeyvenin \içi çürüktü die Frucht war inwendig faulölü hayvanların \içini doldurmak tote Tiere ausstopfen2) Herz nt\içini dökmek sein Herz ausschüttenII adj1) innere(r, s)\iç rahatlığı [o huzuru] die innere Ruhe2) inwendig\iç cep eine inwendige Tasche3) intern4) (yurt\içi) Inlands-; (\iç deniz) Binnen- -
15 Knutschfleck
( fam) emik, emme izi, emerek öpmekten ciltte oluşan morartı -
16 soaking up
n.ıslanma:v.em:prep.emerek -
17 sucking
n.emme:v.em:prep.emerek
См. также в других словарях:
MÜTEREŞŞİF — Emerek azar azar içen … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İMTİSAS — Emerek çekilmek, emmek, emilmek. Hazmolunmuş olan maddelerin, damarlar tarafından emilmesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İRTİŞAF — Emerek ve azar azar içme. * Tıb: Vücudun her hangi bir yerinde toplanan suyun, dışarı atılması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
şişmek — nsz, er 1) İçi hava veya gazlarla dolarak gerilmek Balon şişti. 2) Bir şey emerek hacmi büyümek, genişlemek Tahta, su emerek şişer. 3) Vücudun bir yeri içine yabancı bir maddenin girmesiyle veya başka bir etkiyle gerilmek, kabarmak İhtiyar kadın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Yvonne Hirdman — 2010. Yvonne Hirdman (* 18. Januar 1943[1] in Stockholm[2]) ist eine schwedische Historikerin und Professorin an der Universität Stockholm … Deutsch Wikipedia
ağustos böcekleri — is., ç., hay. b. Genç sürgünlerden öz su emerek tarım ve orman bitkilerine zarar veren birçok türün bulunduğu eş kanatlılar familyası … Çağatay Osmanlı Sözlük
aspiratör — is., Fr. aspirateur 1) Havadaki duman, is, koku vb. yabancı maddeleri emerek dışarı atan aygıt, emmeç 2) Kendisine bağlanan bir kabın içindeki gazı seyreltmeye veya sıkıştırmaya yarayan, içinden bir sıvı geçirilerek çalıştırılan araç, emmeç … Çağatay Osmanlı Sözlük
emmek — i, er 1) Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim. S. F. Abasıyanık 2) Tükürük yardımıyla eriterek içine çekmek Yengemin verdiği karanfili dişlerimle ezip emerek odaya giriyorum. Y … Çağatay Osmanlı Sözlük
imtisas — is., esk., Ar. imtiṣāṣ Emme, emerek çekme, soğurma … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalkancık — is., ğı, biy. Tohum içerisinde embriyoyu besi dokuya bağlayan, onu besin deposundan ayıran ve besin maddelerini emerek embriyoya veren zar gibi ince ve kalkan şeklinde bir parça … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan kardeşi — is. Birbirlerinin kanını emerek veya yalayarak ant içmek yoluyla kardeş olanlardan her biri, ant kardeşi, kanka Göderce muhtarının kızıyla kan kardeşi olduk, dedi. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük