-
1 sürmek
v. drive, drive out, last, continue, hang over, expatriate, run, apply, wipe on, lay on, rub, roll, spread, banish, bedaub, cast out, daub, endure, exile, expel, herd, lead, ostracize, outlaw, persist, pitchfork, relegate, slip in, smear, steer--------sürmek (araba)v. tool along--------sürmek (bitki)v. throw out--------sürmek (boya vb.)v. splash--------sürmek (boya)v. distribute--------sürmek (boya/sıva)v. coat--------sürmek (filiz)v. stock* * *1. carry on 2. continue 3. drive -
2 sürmek
"(taþýt) to drive; (at, bisiklet, vb.) to ride; to lead; to banish (from), to exile; to drive away, to expel; to apply, to lay/rub on, to smear, to spread; to release, to place on sale; (topraðý) to plough; to spend (life/time); to continue, to go on; to l" -
3 sürmek
"1. /ı/ to drive (a vehicle); to push (a vehicle). 2. /ı/ to drive (an animal). 3. /ı, a/ to let (one thing) touch (another): Elini oraya sürme! Don´t touch that bit over there! Atkını yere sürme! Don´t let your scarf touch the ground! 4. /ı/ to plow (a field). 5. /ı, a/ to exile (someone) to (a place). 6. /ı, a/ to send (soldiers) to (a place). 7. /ı, a/ to put (goods) on (the market); to put (money) into (circulation). 8. /ı, a/ to spread (something) on/over (something); to rub (something) on (something); to smear (something) on (something). 9. /ı, önüne/ to lay (something) before (someone), place (something) in front of (someone). 10. (for something) to continue, go on. 11. to lead (a good life): Adam orada son derece rahat bir hayat sürüyor. The fellow´s leading the life of Riley over there. 12. (for a plant) to put forth new leaves or shoots, begin to grow. 13. (for something) to take (a certain amount of time). " -
4 ileri sürmek
v. assert, put forward, bring about, come up with, affirm, urge, lay, present, advance, drive on, allege, broach, contend, enunciate, hold forth, interpose, prefer, press home, pronounce, propose, propound, publish, put forth, set forward, set up--------ileri sürmek (kanıt)v. adduce* * *allege -
5 dikkatle ve yavaşça sürmek
dikkatle ve yavaşça sürmek (araba)v. nose -
6 ince ve uzun sap sürmek
ince ve uzun sap sürmek (bitki)v. spire -
7 iterek sürmek
iterek sürmek (tekerlekli şey)v. trundle -
8 kutsal yağ sürmek
kutsal yağ sürmek (vaftiz vb.)v. anoint -
9 piyasaya sürmek
v. launch, pass--------piyasaya sürmek (sahte para vb.)v. utter -
10 adına leke sürmek
asperse smb.'s good name -
11 allık sürmek
v. rouge -
12 aralıksız sürmek
v. stream -
13 astar sürmek
v. prime -
14 av izi sürmek
v. spoor -
15 av sürmek
v. course -
16 balmumu sürmek
v. wax -
17 bilinenden ayrı bambaşka bir hayat sürmek
v. lead a double lifeTurkish-English dictionary > bilinenden ayrı bambaşka bir hayat sürmek
-
18 bilinmeyen bir hayat sürmek
v. live an obscure life -
19 bohem hayatı sürmek
v. gipsy -
20 burnunu sürmek
v. nose, nuzzle
См. также в других словарях:
sürmek — sürmek, kovmak, sürgün etmek; devam etmek II, 7, 39, 51, 90,177; III, 217bkz: sar ılmak, sarmak, sermek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sürmek — i, e, er 1) Yönetip yürütmek, sevk etmek 2) Devam etmek Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer. Anayasa 3) Önüne katıp götürmek Koyunları sürmek. 4) Uzatmak, ileri doğru itmek Kahveyi ısıtıyor, suyu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürmek — toprağı işlemek bir koku dökünmek … Beypazari ağzindan sözcükler
hüküm sürmek — 1) işbaşında olmak Kral otuz yıl hüküm sürdü. 2) yaygın olmak Hüküm süren kanaat. 3) etki, hız vb. sürmek, devam etmek O yükseklerde fırtına, kar, tipi hüküm sürmekteydi. N. Nâzım … Çağatay Osmanlı Sözlük
kına (veya kınalar) yakmak (veya koymak veya sürmek veya vurmak veya yakınmak veya yakılmak) — 1) kınayı su ile karıştırıp bulamaç kıvamına getirerek boyanacak yere sürmek Bazıları bütün ele, avuçlara değil, yalnız bir tek parmağın baş kısmına kına koyarlardı ki buna yüksük kına tabir olunurdu. R. H. Karay 2) mec. birinin uğradığı kötü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çaprazda sürmek — sp. çapraza alınan hasmı geriye doğru hızla sürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
leke sürmek — birine onurunu sarsacak biçimde iftirada bulunmak, suç yüklemek, lekelemek Annemi kıskanıyor, bana leke sürmek istiyor. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
öne sürmek — 1) birini ilk önce harekete geçmesi için önermek 2) ileri sürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
boy almak (veya sürmek) — boyu uzamak, boylanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cezve sürmek — kahveyi pişirmek için cezveyi ateşe koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
düven sürmek (veya dövmek) — düvenle ekinlerin tanelerini başaklarından çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük