Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

eksiksiz

См. также в других словарях:

  • eksiksiz — sf. 1) Eksiği olmayan, tam, tamam Eksiksiz bir çalışma. 2) mec. İyi, namuslu, temiz 3) zf. Tam olarak Verdiği emirler, on, on beş dakika içinde bütün Ege bölgesinde duyuluyor, eksiksiz uygulanıyordu. N. Cumalı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuş sütü ile beslemek — eksiksiz, özenle beslemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • etraflı — sf. 1) Ayrıntılı, eksiksiz, kapsayıcı 2) zf. Ayrıntılı, eksiksiz, kapsayıcı bir biçimde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • noksansız — sf. 1) Eksiksiz Uysal, belli belirsiz mahzun, böylece de analığıyla, yârlik ve eşliği ile noksansız bir kadınlık özlediğini sezdirten bir mizaç... T. Buğra 2) zf. Eksiksiz bir biçimde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • benzetme — is. 1) Benzetmek işi 2) ed. Bir şeyin niteliğini anlatmak için o niteliği eksiksiz taşıyan bir şeyi örnek olarak gösterme işi, benzeti, teşbih Bütün tumturaklı sözleri, bütün az rastlanır benzetmeleri tekrarladı. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir bir — 1. zf. 1) Birer birer 2) Ayrı ayrı 3) Olduğu gibi, tam tamına, eksiksiz olarak Olanı biteni bir bir İdris Bey e söyledi. Y. Kemal 2. is. Hepyek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bütün — sf. 1) Eksiksiz, tam Güller bütün güller bu sabah / Bir ağızdan şarkı söyler gibi açıyor her bahçede. N. Cumalı 2) Çok sayıdaki varlık ve nesnelerin hepsi Bütün civar köylerde onu sevmeyen yoktu. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Bozuk olmayan (para) Bütün… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bütünlemek — i 1) Eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak 2) Ufak, bozuk paraları büyük para durumuna getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dayalı döşeli — sf. Döşemesi ve eşyası eksiksiz Ev temiz, dayalı döşeli, yemeklerin tadı yerinde, kadın güzel, sinirli değil. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dini bütün — sf., din b. Dinine çok bağlı, inancı sağlam olan, dinin buyruklarını eksiksiz yerine getiren Dini bütün, ahlakı düzgün olduğu için sana sadakat gösterecek. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • doğru — sf. 1) Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı 2) Gerçek, yalan olmayan Doğru haber. 3) Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur. A. Gündüz 4) is. Gerçek, hakikat Söyleyin… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»