-
1 duygulandırmak
duygulandırmak (-i) A bewegen, beeindrucken -
2 duygulandırmak
- i понуд. от duygulanmak -
3 duygulandırmak
v. affect, influence; move someone (emotionally) -
4 duygulandırmak
bihîs kirin -
5 duygulandırmak
أثراستهوى -
6 duygulandırmak
1. أثر [أَثَّرَ]Anlamı: duygulanmasını sağlamak2. استهوى [اِسْتَهْوَى]Anlamı: duygulanmasını sağlamak -
7 duygulandırmak
to move, to affect, to touch -
8 duygulandırmak
/ı/ to affect, move, touch. -
9 умилять
-
10 трогать
dokunmak; ilişmek,ellemek; duygulandırmak* * *несов.; сов. - тро́нуть1) врз dokunmak; ilişmek, el sürmek; ellemekтро́гать что-л. рука́ми — bir şeye dokunmak / ilişmek / el sürmek; bir şeyi ellemek
не тро́гайте мои́ кни́ги — kitaplarıma ilişmeyin / dokunmayın
бо́льше ружьё не тро́гай! — bir daha elini dokundurma tüfeğe!
из э́тих де́нег он не тро́нул ни копе́йки — bu paranın tek kuruşuna ilişmedi
2) ilişmek, dokunmakже́нщин и дете́й они́ никогда́ не тро́гали — kadın ve çocuklara asla ilişmezlerdi
3) в соч.уче́бник он и не тро́гал — ders kitabına el sürmedi bile
4) перен. duygulandırmak, mütehassis etmekва́ше письмо́ о́чень тро́нуло его́ — mektubunuzdan çok duygulandı / mütehassis oldu
5) разг. kalkmakкогда́ по́езд тро́нул,... — tren kalkınca...
ну, тро́гай! — haydi sür!
-
11 растрогать
сов. -
12 duygulandırmamak
v. (neg. form of duygulandırmak) affect, influence; move someone (emotionally) -
13 move
n. hareket, oynama, oynama sırası, taşınma, nakil, hamle————————v. hareket etmek, taşınmak, kımıldamak, kıpırdamak, kıpırdatmak, oynamak, kımıldatmak, oynatmak, ilerlemek, teklif etmek, yer değiştirmek, tahrik etmek, kıpırdanmak* * *1. hareket et (v.) 2. hareket (n.) 3. kımılda (v.) 4. hamle (n.)* * *[mu:v] 1. verb1) (to (cause to) change position or go from one place to another: He moved his arm; Don't move!; Please move your car.) hareket et(tir)mek2) (to change houses: We're moving on Saturday.) taşınmak3) (to affect the feelings or emotions of: I was deeply moved by the film.) duygulandırmak2. noun1) ((in board games) an act of moving a piece: You can win this game in three moves.) hamle, hareket2) (an act of changing homes: How did your move go?) taşınma•- movement
- movie
- moving
- movingly
- get a move on
- make a move
- move along
- move heaven and earth
- move house
- move in
- move off
- move out
- move up
- on the move -
14 أثر
akıbet; bencil; duygulandırmak; egoist; enkaz; etkilemek; etkime; etkimek; hadis; hodbin; koymak; mahsul; netice; ören; serencam; skor; yapmak -
15 استهوى
ayartmak; duygulandırmak; etkilemek; koymak -
16 rühren
rühren <h>1. v/t karıştırmak; fig innerlich -e dokunmak, -i duygulandırmak;er hat keinen Finger gerührt parmağını bile oynatmadı;zu Tränen rühren -in gözlerini yaşartmak;das rührt mich gar nicht bu beni hiç ilgilendirmez2. v/r: sich rühren kımılda(n)mak, hareket etmek -
17 berühren
berühren*vtetw mit der Hand \berühren elini bir şeye dokundurmak [o değdirmek] [o sürmek]2) ( flüchtig erwähnen) değinmek (-e)3) ( Gefühle erwecken) duygulandırmakdas berührt mich nicht bu beni ırgalamaz [o ilgilendirmez] -
18 bewegen
bewegen* [bə've:gən]1. I vt1) ( Arm, Lippen) kımıldatmak, kıpırdatmak, oynatmak; ( in Gang setzen) hareket ettirmek, devindirmek;er konnte den Koffer kaum von der Stelle \bewegen bavulu yerinden güç bela kımıldattı2) ( innerlich) duygulandırmakII vrsich \bewegen1) hareket etmek, kımılda(n) mak kıpırda(n) mak; phys devinmek;es bewegt sich etwas! ( fig) bir şeyler oluyor!die Preise \bewegen sich um die 100 Mark fiyatlar 100 mark düzeyinde dalgalanıyor2. <bewegt, bewog, bewogen> vtjdn zu etw \bewegen birine bir şey yaptırtmak;können Sie ihn dazu \bewegen? onu ona yaptırtabilir misiniz?;was hat dich dazu bewogen? bunu sana ne yaptırdı? -
19 rühren
rühren ['ry:rən]I vt1) (um\rühren) karıştırmak; ( mischen) karıştırmak2) ( bewegen) kımıldatmak;keinen Finger \rühren parmağını bile kıpırdatmamak [o oynatmamak]3) ( emotional) duygulandırmakII vi1) (um\rühren) karıştırmak;im Tee \rühren çayı karıştırmakIII vrsich \rühren kımıldamak, kıpırdamak;sich nicht vom Fleck \rühren yerinden kıpırdamamak [o kımıldamamak];ich klingelte, aber es rührte sich nichts zili çaldım ama kıpırdayan olmadı;rührt euch! mil rahat! -
20 bewegen
devindirmekdevinmekduygulandırmaketkilemekhareket etmekhareket ettirmekkımıldamakkımıldatmakneden olmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
duygulandırmak — i Duygulanmasını sağlamak, duygulanmasına sebep olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
rikkat vermek — duygulandırmak, etkilemek Yıllardır devam eden bağlılıkları, kendilerini bilenler için rikkat verici bir manzaraymış. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dokunmak — 1. nsz Dokuma işi yapılmak Halılar dokundu. 2. e 1) Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk. A … Çağatay Osmanlı Sözlük
duygulandırma — is. Duygulandırmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
mütehassis etmek — (birini) bir kimseyi duygulandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gururunu okşamak — yüzüne karşı değerlerini belirterek bir kimseyi duygulandırmak Genç, güzel bir kızın kendisinden hoşlandığını görmek, gururunu okşuyor. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük