-
1 застой
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > застой
-
2 застой
durgunluk* * *мdurgunluk тж. перен.засто́й в эконо́мике — ekonomik durgunluk
эпо́ха / пери́од засто́я (в истории страны) — duraklama dönemi
-
3 затишье
sessizlik,sükûnet; durgunluk* * *с1) ( безветрие) limanlık hava2) ( тишина) sessizlik; sükunet3) перен. ( приостановка) durgunlukпери́од вре́менного зати́шья — geçici yatışma dönemi
••зати́шье пе́ред бу́рей — fırtına öncesi durgunluk / dinginlik
-
4 умопомрачительный
akıllara durgunluk veren* * *akıl durdurucu, akıllara durgunluk veren -
5 глухой
sağır,boğuk; ücra,ıssız,tenha* * *1) sağır тж. перен.остава́ться глухи́м к чему-л. — bir şeye kulaklarını tıkamak, sağır kalmak
к жа́лобам остава́лись глу́хи́ — şikayetlere kulaklar tıkalı tutuyordu
2) (о голосе, звуке) boğukглухо́й гул — boğuk bir uğultu
глухо́й уда́р го́нга — boğuk bir gonk sesi
глухо́е недово́льство — перен. için için yanan hoşnutsuzluk
3) ( находящийся в глуши) ücra ve sapa; ıssız, tenha ( пустынный безлюдный)глухая у́лица — tenha bir sokak
4) в соч.глухо́й лес — deli orman
5) sağırглуха́я стена́ — sağır / kör duvar
6) → сущ., м sağır••глухая пора́ — durgunluk dönemi, gerileme dönemi
глуха́я о́сень — sonbaharın sonu
глуха́я ночь — gecenin geç saatleri
глухо́й согла́сный лингв. — ötümsüz ünsüz
-
6 длительный
sürekli,devamlı* * *uzun (süren); sürekli, devamlıдли́тельный мир — sürekli / kalıcı barış
дли́тельная пое́здка — uzun bir gezi
дли́тельный засто́й — uzun / sürekli durgunluk
това́ры дли́тельного по́льзования — dayanıklı tüketim malları
дли́тельное тюре́мное заключе́ние — devamlı hapis cezası
-
7 сногсшибательный
разг.akıllara durgunluk veren / verici; şaşırtıcı ( поразительный)
См. также в других словарях:
durgunluk — is., ğu Durgun olma durumu İki klakson sesi durgunluğu iki yerinden bıçakladı. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller durgunluk çökmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
durgunluk çökmek — sessiz, sakin duruma girmek Posta kâtibi eskiden çok sert bir adamdı. Fakat gitgide ona garip bir durgunluk çökmüştü. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
akla (veya akıllara) durgunluk vermek — hayranlık uyandırmak Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerinin akıllara durgunluk veren bir fetihle Osmanlı mülkü hâline getirdiği İstanbul dünyanın en güzel, en harikulade şehridir. B. Akyavaş … Çağatay Osmanlı Sözlük
turukluk — durgunluk, cılızlık I, 503, 505 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
RÜKUD — Durgunluk. Durgun olma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
RÜKUDET — Durgunluk, durulma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SÜKÛN — Durgunluk. Sâkin olmak. Hareketsizlik. * Dinmek, kesilmek. * Gr: Bir harfin (a,e,i,o) okunmayıp yalnız ses vermesi, harfin harekesiz olarak kendi sesi ile okunması. (Bak: Cezm … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilicilik — is., ği Bilici olma durumu Yapıtı akıllara durgunluk verici biliciliklerle, sonrası için gerçekliklerle dolup taşar. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
dinginlik — is., ği Dingin olma durumu, durgunluk, sükûnet Ortalık hızla ama insanı hoş tutan bir dinginlik, içini rahatlatan bir uysallıkla kararıyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
duraklık — is., ğı 1) Durak olma durumu 2) Durgunluk Birkaç saniye bir şaşkınlık duraklığı geçirdikten sonra odaya çıktı. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük