-
1 جمل
IجَمَلdeveAnlamı: memelilerden, sırtınde bir veya iki hörgücü olan hayvanIIجَمَلَ1. genellemekAnlamı: tamim etmek2. toparlamakAnlamı: bir araya getirmek3. özetlemek4. biriktirmekAnlamı: toplayıp yığmak5. cemetmekAnlamı: toplamak, bir araya getirmek6. derlemekAnlamı: seçme yaparak toplamak, bir araya getirmek, tedvin etmekجَمَّلَ1. güzelleştirmekAnlamı: güzellik vermek2. donatmakAnlamı: birinin giyimini sağlamak3. bezemekAnlamı: süslemek, donatmak -
2 حبر
IحَبَّرَbezemekAnlamı: süslemek, donatmakIIحَبَر1. kıvançAnlamı: sevinç2. neşeAnlamı: üzüntüsü olmamaktan doğan, dışa vuran sevinç3. mürüvvet4. ferahAnlamı: sıkıntısız, sevinçli olma durumu5. hazAnlamı: hoşa giden duygulanma, hoşlanma6. keyifAnlamı: canlılık, tasasızlık, hoş vakit geçirme7. mutlulukAnlamı: ongunluk, saadet8. memnuniyetAnlamı: sevinç, sevinme, kıvanç9. memnunlukAnlamı: sevinç, sevinme, kıvanç10. ferahlıkAnlamı: ferah olma durumu11. sevinç12. zevkAnlamı: hoşa giden ve çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duyguحَبَرَ1. ferahlanmakAnlamı: sıkıntısız, tassası dağılmak2. hazzetmekAnlamı: hoşlanmak, hoşuna gitmek3. ferahlamakAnlamı: sıkıntısız, tassası dağılmak4. hoşlanmakAnlamı: hoşuna gitmek5. kıvanmakAnlamı: iftihar etmek, memnun olmak6. hoşlaşmak7. açılmakAnlamı: biraz iyiyleşmek ve ferahlamak8. bezemekAnlamı: süslemek, donatmak9. coşmakIVحَبْر1. malumatlıAnlamı: bilgili2. arifAnlamı: çok anlayışlı ve sezgili kişi3. âlimAnlamı: bilginVحِبْر1. âlimAnlamı: bilgin2. malumatlıAnlamı: bilgili3. arifAnlamı: çok anlayışlı ve sezgili kişi4. mürekkep -
3 حلى
Iحَلَّى1. tatlandırmakAnlamı: tat vermek2. bezemekAnlamı: süslemek, donatmakIIحَلَىbezemekAnlamı: süslemek, donatmak -
4 جمل
bezemek; biriktirmek; cemetmek; derlemek; deve; donatmak; genellemek; güzelleştirmek; özetlemek; toparlamak -
5 أعد
أَعَدَّ1. teçhiz etmekAnlamı: donatmak2. hazırlamakAnlamı: bir işı kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek veya önceden düzenlemek3. kurmakAnlamı: hazırlamak -
6 بهرج
Iبَهْرَج1. ağırAnlamı: kokuda çirkin2. düzmeceAnlamı: gerçek olmayan3. boktanAnlamı: berbat, kötü durumda4. geçmişAnlamı: çürümeye yüz tutmuş5. kemAnlamı: kötü, fena6. berbatAnlamı: kötüIIبَهْرَجَbezemekAnlamı: süslemek, donatmak -
7 جهز
جَهَّزَ1. teçhiz etmekAnlamı: donatmak2. tezgâhlamakAnlamı: bir iş için hazırlık yapmak3. hazırlamakAnlamı: bir işı kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek veya önceden düzenlemek -
8 جود
Iجُود1. lütufAnlamı: inayet, ihsan, yardım, önem verilen2. cömertlikAnlamı: el açıklığı, verilmlilik, semahetIIجَوَّدَbezemekAnlamı: süslemek, donatmak -
9 حسن
IحَسَّنَbezemekAnlamı: süslemek, donatmakIIحَسَن1. keleşAnlamı: çok güzel, çok yakışıklı2. aynalıAnlamı: parlak yüzlü, yakışıklı, güzel3. âlâAnlamı: pek iyi4. iyiAnlamı: beğenilecek biçimde olan5. güzel6. kıyakAnlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel7. ciciAnlamı: sevimli, hoşa giden, güzelحَسُنَaçılmakAnlamı: biraz iyiyleşmek ve ferahlamakIVحُسْن1. zariflikAnlamı: zarif davranış veya zarif olma durumu, incelik, zarafet2. güzellikAnlamı: coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik3. görkem -
10 حفل
IحَفَّلَbezemekAnlamı: süslemek, donatmakIIحَفَلَ1. yığılışmakAnlamı: bir yerde birikmek2. yığılmakAnlamı: yığmak işi yapılmak3. birikmekAnlamı: toplanıp yığılmakحَفْل1. ayinAnlamı: dinî tören, ibadet, kült2. itinaAnlamı: özen, ihtimam -
11 دبج
-
12 زان
Iزَان1. gürgenAnlamı: kerestesi beğenilen bir ağaç2. kayınAnlamı: kayıngillerin örnek bitkisi olan, beyaz bir orman ağacıIIزَانٍ1. hovardaAnlamı: uygunsuz kadının paralı âşığı2. zampara3. dostزَانَ1. nakışlamakAnlamı: nakışla bezemek2. kakmakAnlamı: sedef, gümüş gibi şeyler ile süslemek3. bezemekAnlamı: süslemek, donatmak -
13 زخرف
Iزَخْرَفَ1. işlemekAnlamı: nakışlamak2. nakışlamakAnlamı: nakışla bezemek3. süslemek4. kakmakAnlamı: sedef, gümüş gibi şeyler ile süslemek5. bezemekAnlamı: süslemek, donatmakIIزُخْرُف1. nakış2. tezyinatAnlamı: süslemeler3. ziynetAnlamı: süs, bezek4. bezekAnlamı: süs, ziynet5. dekorAnlamı: tiyatro, sinema ve televizyonda sahneye konulan eseri yazıldığı yerin, çağının özelliklerini belirleyen çeşitli öğelerin bütünü -
14 زركش
زَرْكَشَ1. işlemekAnlamı: nakışlamak2. nakışlamakAnlamı: nakışla bezemek3. nakşetmekAnlamı: nakış yapmak4. kakmakAnlamı: sedef, gümüş gibi şeyler ile süslemek5. bezemekAnlamı: süslemek, donatmak -
15 زوق
-
16 زين
Iزَيْن1. keleşAnlamı: çok güzel, çok yakışıklı2. aynalıAnlamı: parlak yüzlü, yakışıklı, güzel3. güzel4. kıyakAnlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel5. lâtifAnlamı: yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan6. ciciAnlamı: sevimli, hoşa giden, güzelIIزَيَّنَ1. işlemekAnlamı: nakışlamak2. nakşetmekAnlamı: nakış yapmak3. nakışlamakAnlamı: nakışla bezemek4. güzelleştirmekAnlamı: güzellik vermek5. süslemek6. kakmakAnlamı: sedef, gümüş gibi şeyler ile süslemek7. bezemekAnlamı: süslemek, donatmak -
17 طوس
طَوَّسَ1. kakmakAnlamı: sedef, gümüş gibi şeyler ile süslemek2. bezemekAnlamı: süslemek, donatmak -
18 نمق
نَمَّقَ1. kakmakAnlamı: sedef, gümüş gibi şeyler ile süslemek2. bezemekAnlamı: süslemek, donatmak -
19 نمنم
نَمْنَمَbezemekAnlamı: süslemek, donatmak
См. также в других словарях:
donatmak — i 1) Birinin giyimini sağlamak 2) Süslemek Bütün bahçeyi, donanma gecelerinde olduğu gibi fenerlerle, renkli fanuslarla donatmışlar; bayraklar asmışlar. S. M. Alus 3) Bir şeyin iş görebilmesi için gereken nesneleri, gereçleri katmak, teçhiz etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
arma donatmak — den. armayı yerli yerine koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sofra donatmak — sofraya bol ve türlü yiyecekler koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
teçhiz etmek — donatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
arma — is., İt. arma 1) Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin sembolü olarak kabul edilmiş resim, harf veya şekil, ongun 2) den. Geminin yürümesine hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken takımı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller arma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiçeklemek — i 1) Çiçek dikmek 2) Çiçekle donatmak Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri. F. N. Çamlıbel … Çağatay Osmanlı Sözlük
donatma — is. Donatmak işi, teçhiz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sofra — is., Ar. sufre 1) Masa, sini vb. şeylerin, yemek yemek üzere hazırlanmış durumu Yemek vakti gelmiş, misafirler sofraya oturmuşlardı. R. N. Güntekin 2) Birlikte yemek yiyenlerin tümü Bizim sofra çok şendir. 3) Genellikle tekerlek biçiminde,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
süslemek — i 1) Birtakım katkılarla bir şeyin daha güzel, daha göz alıcı olmasını, daha hoş görünmesini sağlamak, bezemek, bezeklemek, donatmak, tezyin etmek Yemişçiler dükkânlarını meyvelerle süslüyorlar. S. F. Abasıyanık 2) mec. Söz oyunlarıyla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
allamak pullamak — süslemek, donatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
giydirip kuşatmak — temiz, yeni giysilerle donatmak O da kendisinden yirmi yaş küçük arabacısını sevmiş, nikâhla varmış, bu arabacıyı giydirip kuşatmış, âlâ bir bey yapmıştı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük