-
1 أقنى
dolambaçlı; kancalı -
2 متعرج
dolambaçlı; eğri; girintili; serpantin; yılankavi; zikzak -
3 معرج
dolambaçlı; eğri; fırfırlı; girintili; merdiven; serpantin; zikzak -
4 ملتو
dolambaçlı; eğri; girintili; serpantin; zikzak -
5 أعوج
أَعْوَج1. yılankaviAnlamı: dolambaçlı2. dolambaçlıAnlamı: dolamacı olan3. yampiriAnlamı: eğri büğrü giden4. çarpıkAnlamı: düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş -
6 أود
Iأَوَد1. güçsüzlükAnlamı: güçsüz olma durumu2. dolambaçAnlamı: dolanarak giden3. emekAnlamı: çok çalışmak, sa'y4. meşakkatAnlamı: güçlük, sıkıntı5. zahmetAnlamı: sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet6. bitkinlikAnlamı: bitkin olma durumuIIأَوِد1. yılankaviAnlamı: dolambaçlı2. dolambaçlıAnlamı: dolamacı olan3. yampiriAnlamı: eğri büğrü giden4. çarpıkAnlamı: düzgünlüğünü yitirerek eğrilmişأَوَّدَçarpıtmakAnlamı: gerçek anlamından saptırmak, çarpık duruma getirmek -
7 متعرج
مُتَعَرِّج1. yılankaviAnlamı: dolambaçlı2. girintiliAnlamı: girintisi olan3. dolambaçlıAnlamı: dolamacı olan4. eğriAnlamı: düz olmayan, çarpık5. serpantinAnlamı: kendi üzerine sarılarak hazırlanan savrulduğunda çözülen ince ve uzun şerit6. zikzak -
8 معقوف
مَعْقُوف1. yılankaviAnlamı: dolambaçlı2. kancalıAnlamı: kancası olan3. dolambaçlıAnlamı: dolamacı olan4. yampiriAnlamı: eğri büğrü giden5. çarpıkAnlamı: düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş -
9 معوج
مُعْوَجّ1. yılankaviAnlamı: dolambaçlı2. dolambaçlıAnlamı: dolamacı olan3. yampiriAnlamı: eğri büğrü giden4. çarpıkAnlamı: düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş -
10 أعوج
çarpık; dolambaçlı; yampiri; yılankavi -
11 أود
bitkinlik; çarpıtmak; çarpık; dolambaç; dolambaçlı; emek; güçsüzlük; meşakkat; yampiri; yılankavi; zahmet -
12 معقوف
çarpık; dolambaçlı; kancalı; yampiri; yılankavi -
13 معوج
çarpık; dolambaçlı; yampiri; yılankavi -
14 أقنى
-
15 معرج
IمَعْرَجmerdivenIIمُعَرَّج1. dolambaçlıAnlamı: dolamacı olan2. fırfırlıAnlamı: fırfırı olan3. girintiliAnlamı: girintisi olan4. eğriAnlamı: düz olmayan, çarpık5. zikzak6. serpantinAnlamı: kendi üzerine sarılarak hazırlanan savrulduğunda çözülen ince ve uzun şerit -
16 ملتو
مُلْتَوٍ1. girintiliAnlamı: girintisi olan2. dolambaçlıAnlamı: dolamacı olan3. eğriAnlamı: düz olmayan, çarpık4. serpantinAnlamı: kendi üzerine sarılarak hazırlanan savrulduğunda çözülen ince ve uzun şerit5. zikzak
См. также в других словарях:
dolambaçlı — sf. 1) Dolambacı olan Sedyeyle apartmanın dar, dolambaçlı merdivenlerinden çıkarmaya çalışıyorlar. M. Ş. Esendal 2) mec. İçinden zor çıkılır, çapraşık ... müessesesinin epeyce karışık ve dolambaçlı işleri içinde bunalmış kalmış. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düpedüz — zf. 1) Çok düz ve doğru bir biçimde, dümdüz olarak 2) Yalın, basit, süssüz, sade bir biçimde Bir lakırtıyı düpedüz söylemek dururken, daha çok beğenilsin diye dolambaçlı yollardan söylediniz mi, çok kere manasız manasız şeyler meydana çıkıyor. O … Çağatay Osmanlı Sözlük
karışık — sf., ğı 1) Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş Karışık salata. 2) Karışmış olan, düzensiz, dağınık, intizamsız 3) Saf olmayan Karışık süt. 4) Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
lamelif — sf., esk., Ar. lām + elif 1) Dolambaçlı 2) Eğri büğrü, çarpık … Çağatay Osmanlı Sözlük
nereden nereye — ünl. 1) Bir olay karşısında şaşırıldığında söylenen bir söz Nereden nereye, siz böyle bir iş isteyebilir miydiniz? 2) zf. Uzak, dolambaçlı bir ilişki ile … Çağatay Osmanlı Sözlük
şose — is., Fr. chaussée Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol Portakal ve muz bahçeleri arası dolambaçlı hoş bir şoseyi takip etmiştik. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılankavi — sf. Dolambaçlı, dolanarak giden Şam ın yılankavi sokakları o kadar birbirine benzer. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
sağ eliyle sol kulağını göstermek — kısa yoldan yapılacak bir işi dolambaçlı yollardan geçerek yapmaya çalışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şaşı çakır demektense kör de de kurtul — dolaylı, dolambaçlı yollara başvuracağına gerçeği olduğu gibi söyle anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş çevirmek — gizli, dolambaçlı bir iş yapmak Öbürleri şüpheleniyorlar, bir iş çevirdi ama nasıl anlasak diye düşünüyorlardı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük