-
1 dolaşmak
توجه -
2 dolaşmak
توجه [تَوَجَّهَ]Anlamı: bir yeri belli bir amaçla gezmek -
3 dolaşım
1. تجوال [تَجْوال]Anlamı: dolaşmak işi2. تجول [تَجَوُّل]Anlamı: dolaşmak işi3. تطواف [تَطْواف]Anlamı: dolaşmak işi4. جوب [جَوْب]Anlamı: dolaşmak işi5. جول [جَوْل]Anlamı: dolaşmak işi6. جولان [جَوَلَان]Anlamı: dolaşmak işi7. دوران [دَوَرَان]Anlamı: dolaşmak işi8. طواف [طَوَاف]Anlamı: dolaşmak işi -
4 adımlamak
1. أطاف [أَطَافَ]2. اجتاب [اِجْتابَ]3. تجول [تَجَوَّلَ]4. تطوف [تَطَوَّفَ]5. جاب [جَابَ]6. جال [جَالَ]7. مشى [مَشَى] -
5 dönmek
1. آب [آبَ]2. آض [آضَ]3. أطاف [أَطَافَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak4. أوب [أَوَّبَ]5. اجتاب [اِجْتابَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak6. استحضر [اِسْتَحْضَرَ]Anlamı: bırakılan bir konuya başlamak, söz konusu etmek, hatırlamak7. استذكر [اِسْتَذْكَرَ]Anlamı: bırakılan bir konuya başlamak, söz konusu etmek, hatırlamak8. امتثل [اِمْتَثَلَ]Anlamı: bir şeyi andıracak duruma girmek9. انسحب [اِنْسَحَبَ]10. باء [باءَ]11. تأثر [تَأَثَّرَ]Anlamı: bir şeyi andıracak duruma girmek12. تجول [تَجَوَّلَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak13. تذكر [تَذَكَّرَ]Anlamı: bırakılan bir konuya başlamak, söz konusu etmek, hatırlamak14. ترسم [تَرَسَّمَ]Anlamı: bırakılan bir konuya başlamak, söz konusu etmek, hatırlamak15. تطوف [تَطَوَّفَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak16. تقلب [تَقَلَّبَ]Anlamı: inanç, din ve düşüncesini deiğştirmek17. توجه [تَوَجَّهَ]Anlamı: yönelmek18. ثاب [ثابَ]19. جاب [جَابَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak20. جال [جَالَ]Anlamı: belirli bir yerde dolaşmak21. حاكى [حاكَى]Anlamı: bir şeyi andıracak duruma girmek22. حذا [حَذَا]Anlamı: bir şeyi andıracak duruma girmek23. حكى [حَكَى]Anlamı: bir şeyi andıracak duruma girmek24. ذكر [ذَكَرَ]Anlamı: bırakılan bir konuya başlamak, söz konusu etmek, hatırlamak25. رجع [رَجَعَ]26. رسب [رَسَبَ]Anlamı: sınıfta kalmak27. عاد [عادَ]28. عاود [عاوَدَ]29. فاء [فاءَ]30. قفل [قَفَلَ]31. قهقر [قَهْقَرَ]32. كر [كَرَّ] -
6 devretmek
1. أحال [أَحَالَ]Anlamı: dönmek, dolaşmak2. حول [حَوَّلَ]Anlamı: dönmek, dolaşmak -
7 dolaştırmak
1. أجال [أَجَالَ]Anlamı: dolaşmak işini yaptırmak2. أدار [أَدَارَ]Anlamı: dolaşmak işini yaptırmak
См. также в других словарях:
dolaşmak — nsz 1) Gezmek, gezinmek Belki otuz defa belki kırk defa, otelin merdivenlerini inip çıkıyor, her yeri dolaşıyor. M. Ş. Esendal 2) Doğru gitmeyip yolu uzatmak Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız. 3) Dönüp başka bir yönden gelmek Dolaş da arka… … Çağatay Osmanlı Sözlük
avare dolaşmak — işsiz güçsüz, başıboş, aylak dolaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
orası senin, burası benim dolaşmak (veya gezmek) — durmadan gezip dolaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
salma gezmek (veya dolaşmak) — başıboş hayvan gibi dolaşmak Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar. R. Akyavaş Sokaklarda salma geziyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
çarşı pazar dolaşmak (veya gezmek) — alışveriş edilen her yeri dolaşmak Her gün çarşı pazar dolaşarak ona küçük bir apartman hazırlamaya çalışıyoruz. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayakaltında dolaşmak — bir işe yaramadığı hâlde herkesin işine engel olacak biçimde ortalıkta dolaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ev ev dolaşmak (veya gezmek) — her eve uğrayarak dolaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
eteği ayağına dolaşmak — eli ayağı dolaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağızdan ağıza dolaşmak (veya geçmek) — bir sözü herkes birbirine söylemek Gazeteye yansıyan haber ağızdan ağıza geçerken açıklığını hemen hemen tamamen kaybetmiştir. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dilden dile dolaşmak — çok konuşulmak, uzun süre bahsedilmek Adları dilden dile dolaşan insanların en büyük hususiyetlerinden biri de güzel konuşmalarıdır. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
doktor doktor gezmek (veya dolaşmak) — tedavide çabuk ve kesin sonuç almak ümidiyle birçok doktora başvurmak Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler? A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük