Перевод: с турецкого на русский

с русского на турецкий

dolaşık

  • 1 dolaşık

    1) обхо́дный, объе́зжий, око́льный

    dolaşık yol — око́льная доро́га; крюк, объе́зд

    2) запу́танный, пу́таный
    3) перен. укло́нчивый

    dolaşık ifade — завуали́рованное выраже́ние

    dolaşık bir deyişle benden yardım istedi — он намёками попроси́л у меня́ по́мощи

    Türkçe-rusça sözlük > dolaşık

  • 2 dolaşık

    1) изви́листый, извива́ющийся (напр. о дороге); зигзагообра́зный
    2) обхо́дный, объе́зжий, око́льный
    3) запу́танный, пу́таный (о вопросе и т. п.); нея́сный, непоня́тный; иносказа́тельный

    dolaşık ifade — завуали́рованные выраже́ния

    dolaşıkiş — запу́танное де́ло

    Büyük Türk-Rus Sözlük > dolaşık

  • 3 dolaşık\ yumak

    спу́танный клубо́к

    Türkçe-rusça sözlük > dolaşık\ yumak

См. также в других словарях:

  • dolaşık — sf., ğı 1) Karışık (saç, ip vb.) Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var. Karacaoğlan 2) Dolaşarak giden (yol) Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş. A. Haşim 3) mec. Kolay çözülmeyecek veya içinden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolaşık — karışık, karışmış olan …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • cepheden hücuma geçmek — dolaşık yollara sapmadan doğrudan doğruya konuyu ele alarak birine karşı çıkmak veya mücadeleyi açıktan açığa yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ELGA — Dolaşık. * Boynuzluluk …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • girift — dolaşık; karışık; bir birinin içine girgin; tutma; yakalama …   Hukuk Sözlüğü

  • çap — 1. is. 1) Cisimlerin genişliği, kutur Tüfeklerin çaplarını sorsanız cevabını veremezler. Ö. Seyfettin 2) Büyüklük 3) Ölçü, ölçek Bütün bu çabalar da Alman edebiyatını dünya çapında bir güce kavuşturmaya yetmiyor. H. Taner 4) Yapının veya arsanın… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bitik — sf., ği 1) Yorgunluk veya hastalıktan gücü kalmamış Ne bitik, ne cılız işitilmiyor bile. P. Safa 2) Durumu kötü, fena Hoşa gitmeyen cilvelere kalkarlarsa hâlimiz bitiktir. H. Taner 3) hlk. Yapışık, dolaşık, ekli …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çapraşık — sf., ğı 1) Karışık, dolaşık, girift Çapraşık akıntılar birden düz yön aldı. R. E. Ünaydın 2) mec. Anlaşılması, çözülmesi veya içinden çıkılması güç, karışık, muğlak Benimseyemediği çapraşık bir dünyanın binbir dolabı içinde bunalmış genç bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dedektif — is., Fr. détective 1) Gizli, sivil polis, polis hafiyesi En usta dedektifleri bile şaşkına çevirecek kadar dolaşık ve karışık bir olaydı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Özel soruşturma yapmak için görevli kimse, hafiye …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolaşıklık — is., ğı Dolaşık olma durumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolaşıksız — sf. Dolaşık olmayan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»