-
1 Knie
-
2 up
[ʌp] 1. prep2. advto go up the stairs — wchodzić (wejść perf) po schodach
1) (upwards, higher)up in the sky/the mountains — wysoko na niebie/w górach
2)to be up — ( out of bed) być na nogach; (prices, level) wzrosnąć ( perf); (building, tent) stać
3)I've read up to page 60 — przeczytałem do strony 60.
4)to be up to — ( depend on) zależeć od +gen
5)to be up to — ( equal to) ( person) podołać ( perf) or sprostać ( perf) +dat; ( work etc) spełniać (spełnić perf) +acc, odpowiadać +dat
6)to be up to ( inf) — ( be doing) porabiać
3. nwhat is he up to? — co on porabia? (showing disapproval, suspicion) co on kombinuje? (inf)
ups and downs — wzloty pl i upadki pl
* * *(to become covered (as if) with mist: The mirror misted over; The windscreen misted up.) zaparować -
3 culottes
[kjuː'lɔts]nplspódnica f — spodnie pl ( o długości do kolan)
См. также в других словарях:
Kolan — Kolan … Deutsch Wikipedia
Kolan — Kolan, Volk, so v.w. Kain … Pierer's Universal-Lexikon
kòlān — m 〈G kolána〉 reg. kožni pȃs koji se veže konju pod trbuh i tako učvršćuje sedlo ✧ {{001f}}tur … Veliki rječnik hrvatskoga jezika
kolan — kòlān m <G kolána> DEFINICIJA reg. kožni pȃs koji se veže konju pod trbuh i tako učvršćuje sedlo ONOMASTIKA pr. (nadimačka): Kolánović (300, Zadar) ETIMOLOGIJA tur … Hrvatski jezični portal
kolan — kolan, bağırdak; yaban eşegi, I, 214, 263, 404, 415, 424; III, 122 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kolan — is. 1) At, eşek vb. hayvanların semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer Adam döndü, beygirinin semerini almak için kolanını çözmeye başladı. N. Cumalı 2) Dokuma, deri, kenevir vb. maddelerden yapılan yassı ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Kolan Vole — Taxobox name = Kolan Vole status = LR/lc | status system = IUCN2.3 regnum = Animalia phylum = Chordata classis = Mammalia ordo = Rodentia familia = Cricetidae genus = Caryomys species = C. inez binomial = Caryomys inez binomial authority =… … Wikipedia
kolan çekmek — den. kayığı karadan halatla çekmek, yedekçilik etmek Bana bak, Ali Çavuş, biz kimseyi soymuyoruz. Onlar kolan çekiyorlar, kolan çekmek nedir be? Dans etmekten farkı ne ki? S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolan vurmak — 1) salıncakta hızlanmak için ayakta durup vücudu doğrultarak ileriye atılırcasına hareket etmek Bu salıncağın dibindeki tahtaya iki kız çıkmışlar, hafif hafif kolan vuruyorlardı. O. C. Kaygılı 2) hayvanın eyer veya semerini kolana bağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolan balığı — is., hay. b. Mersin balığı (Acipenser sturio) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolan — hayvan kuşağı … Beypazari ağzindan sözcükler