-
1 supernaturalistic
doğaüstü -
2 rirdisch
doğaüstü -
3 supernatural
dogaüstü -
4 supernatural
doğaüstü -
5 supernaturalistic
doğaüstü -
6 неземной
-
7 supernatural being
doğaüstü yaratık -
8 supernaturalism
doğaüstü olma -
9 unearthly
dogaüstü, esrarengiz, korkunç; yersiz, vakitsiz, uygunsuz -
10 supernatural being
doğaüstü yaratık -
11 supernaturalism
doğaüstü olma -
12 zombie
doğaüstü güç -
13 xariqüladə
doğaüstü, harikulâde -
14 supernatural
adj. doğaüstü, mucizevi, olağanüstü————————n. doğaüstü şey* * *doğaüstü* * *[su:pə'næ ərəl]((of eg matters concerning ghosts etc) beyond what is natural or physically possible: supernatural happenings; a creature of supernatural strength.) doğa üstü -
15 сверхъестественный
-
16 surnaturel
-
17 surnaturelle
-
18 vision
-
19 occult
adj. gizli, doğaüstü, bilinmez, bilinmeyen, esrarlı, anlaşılmaz, büyülü* * *gizli* * * -
20 unearthly
adj. doğaüstü, manevi, olağanüstü, tüyler ürpertici* * *müthiş* * *1) (supernatural, mysterious or frightening: an unearthly sight.) doğa üstü, gizemli, korkutucu2) (outrageous or unreasonable: He telephoned at the unearthly (= very early) hour of 6.30 a.m.) akıl almaz, yersiz, acayip
- 1
- 2
См. также в других словарях:
doğaüstü — sf. Doğa yasalarına uymayan, doğa yasalarıyla açıklanamayan, tabiatüstü … Çağatay Osmanlı Sözlük
keramette bulunmak — doğaüstü olaylar ortaya koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
batıl inanç — is., cı Doğaüstü olaylara, gizli ve akıl dışı güçlere, kehanetlere aşırı derecede bağlı boş inanç, batıl itikat … Çağatay Osmanlı Sözlük
Budizm — is., öz., din b., Fr. bouddhisme Doğaüstü kişileşmiş bir tanrı düşüncesi yerine, salt varlığı koyarak onun insanda arzu biçiminde belirdiğini, bundan da ıstırabın doğduğunu, ıstıraptan kurtulmak için var olmaktan vazgeçmek gerektiğini ileri süren … Çağatay Osmanlı Sözlük
deniz kızı — is. Denize yakın kayalıklar üzerinde şarkı söyleyen, başı ve göğsü kadın biçiminde, belden aşağısı balık kuyruklu olduğu varsayılan doğaüstü yaratık … Çağatay Osmanlı Sözlük
din — 1. is., hlk. Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası Birleşik Sözler din doruğu 2. is., hlk. İlmek 3. is., din b., Ar. dīn 1) Tanrı ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet Her … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğa — is. 1) İnsan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç, canlı ve cansız maddelerden oluşan varlığın hepsi, tabiat Deniz de pisliği doğa yoluyla temizleyemez oldu. H. Taner 2) Bir kimsenin eğilimlerinin … Çağatay Osmanlı Sözlük
fetiş — is., top. b., Fr. fétiche 1) İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, put 2) Uğurlu sayılan şey 3) mec. Tapınırcasına sevilen şey veya kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
fetişizm — is., top. b., Fr. fétichisme 1) İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesnelere tapınma, tapıncakçılık, putperestlik 2) ruh b. Karşı cinsin giysi vb. şeyleriyle cinsel coşku ve doygunluk sağlama … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabala — 1. is., İng. cabala 1) Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı 2) din b. Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağıza geçen din buyruklarının, İbrani felsefesinin ve efsane yazılarının tamamı 3) din b. Bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâhin — is., Ar. kāhin 1) Doğaüstü yollardan gizli, bilinmeyen şeyleri, geleceği bilme iddiasında bulunan kimse F. R. Atay a bu mücadeleyi kazanacağımızı kâhinler haber vermediler. O. S. Orhon 2) din b. Yahudilerin din reisi … Çağatay Osmanlı Sözlük