-
1 dirsek
dirsek <- ği> Ellbogen m; (Weg)Biegung f, Kurve f, (Fluss)Windung f; Knie n (eines Rohres); Kragstein m;-e dirsek atmak mit dem Ellbogen stoßen A;dirsek mili Kurbelwelle f;dirsek çürütmek fam die Schulbank drücken -
2 dirsek
\dirseklerini dayamak die Ellbogen aufstützen -
3 dirsek
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > dirsek
-
4 dirsek
ло́коть (м)* * *озвонч. -ği1) ло́котьdirsek çıkıntısı — анат. локтево́й отро́сток
dirsek vurmak — толка́ть локтём
yolun iki dirseği arasında — ме́жду двумя́ поворо́тами доро́ги
3) тех. кривоши́п; коле́но; коле́нчатый рыча́г4) стр. ба́лка, консо́ль••- dirsek çürütmek -
5 dirsek
n. elbow, bend, bracket, ancon, angle, cubitus, flexion, olecranon--------dirsek (boru)n. offset* * *1. ancon 2. cantilever 3. elbow -
6 dirsek
[T dirsek, Az dirsäk, Tk tirsek, from OT *tirsgek]: elbowA Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > dirsek
-
7 dirsek
терсәк -
8 dirsek
ejnû--------enîşk -
9 dirsek
Dirsək -
10 dirsek
kolano; łokieć -
11 dirsek
Iэнтэгъу, Iэнтэгъуп, Iэтэгъуп, IэфракIэ -
12 dirsek
Iэнтэгъу, Iэтэгъуп -
13 dirsek
αγκώνας, καμπυλωτός -
14 dirsek
كوع -
15 dirsek
كوع [كُوع] -
16 dirsek
"elbow; bend; crank, bracket" -
17 dirsek
1. elbow. 2. bend, turn (in a line, road, or river). 3. (pipe) elbow. 4. prop, shore (placed at an angle). - çevirmek /a/ to drop (someone) socially. - çıkıntısı anat. olecranon, funny bone, crazy bone. - çürütmek to study long and hard. - kemiği anat. radius. -
18 dirsek
dirsək -
19 dirsek
koleno; loket; ohbí; ohyb; zákrut -
20 dirsek kemiği
См. также в других словарях:
dirsek — is., ği 1) Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı 2) Giysi kolunda bu organa denk gelen bölüm Dirseği yırtık neftî bir örme ceket giymiş. P. Safa 3) Boruların doğrultusunu değiştirmekte kullanılan bağlantı parçası Bu iki boruyu bir dirsekle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirsek dirseğe — zf. Çok sıkışık bir durumda, yan yana Parkta bu kalabalık, sinema, vapur çıkışlarında olduğu gibi dirsek dirseğe, omuz omuzaydı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirsek teması — is. Bir amaç uğruna dayanışma içinde bulunma, ilişki içerisine girme Bu taklitçi aydın ve sanatçılar, ister istemez, halka yabancılaştılar, onunla her türlü dirsek temasını yitirdiler. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirsek çevirmek — daha önce iş birliği yaptığı kişiyi uzaklaştıracak davranışlarda bulunmak Bugünlerde size dirsek çevirmişler, sebebini biliyor musunuz? E. Işınsu … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirsek çürütmek — okumak için yıllarca çalışmak Dirsek çürütüp emek verdiği kitapları, can vermeden can bulunamayacağını ona hiç söylememişti. S. Ayverdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirsek kemiği — is., anat. Ön kolun iskeletini oluşturan iki uzun kemikten iç yanda olanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çift dirsek — is., ği Boruya 180 derecelik dönüş veren dirsek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çığnak — dirsek, köşe … Çağatay Osmanlı Sözlük
MİRFAK — Dirsek. * Mutfak. Kiler. * Semânın şimal tarafında bir yıldız ismi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MİRFAKA — Dirsek yastığı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
dirseklenmek — nsz 1) Dirsek biçiminde kıvrılmak, dirsek oluşturmak 2) Dirsekle itilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
