-
1 delicacy
/'delikəsi/ * danh từ - sự duyên dáng, sự thanh nhã, sự thanh tao; vẻ thanh tú =delicacy of features+ vẻ duyên dáng thanh tú của nét mặt - sự yếu đuối, sự mỏng manh; trạng thái mảnh khảnh, trạng thái mảnh dẻ =delicacy of health+ sức khoẻ mỏng manh - sự tinh vi, sự tinh xảo, sự tinh tế, sự khéo léo; sự nhẹ nhàng; sự mềm mại =to play the violin with a delicacy of touch+ chơi viôlông với những ngón tay vuốt dây mềm mại - sự tế nhị, sự khó xử =a position of extreme delicacy+ hoàn cảnh hết sức khó xử =diplomatic negotiation of great delicacy+ những cuộc thương lượng ngoại giao hết sức tế nhị - sự lịch thiệp, sự nhã nhặn - tính nhạy cảm, tính dễ xúc cảm (người...); tính nhạy (cân, la bàn...) - đồ ăn ngon, đồ ăn quý, cao lương mỹ vị =table delicacies+ món ăn ngon -
2 delicatessen
/,delikə'tesn/ * danh từ, số nhiều (từ Mỹ,nghĩa Mỹ) - món ăn ngon (bán sẵn) - cửa hàng bán các món ăn ngon -
3 indelicacy
/in'delikəsi/ * danh từ - sự thiếu tế nhị, sự khiếm nhã, sự thô lỗ ((cũng) indelicateness) - hành vi thô lỗ, lời nói thô lỗ -
4 psychedelic
/,saiki'delik/ * tính từ - ở trạng thái lâng lâng, ở trạng thái phiêu phiêu (do thuốc phiện...) - (thuộc) ma tuý * danh từ - ma tuý
См. также в других словарях:
delik — is., ği 1) Dar, küçük açıklık İğne deliği. Burun deliği. 2) Dar, küçük çukur Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı. S. F. Abasıyanık 3) Küçük hayvan yuvası Fare deliği. 4) sf. Delinmiş olan Hangi evden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik deşik — sf., ği Her yanı deliklerle dolu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller delik deşik aramak delik deşik etmek delik deşik olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik deşik etmek — 1) bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik açmak 2) bir şeyin her yanında delikler açmak Üst üste attığı kurşunlarla hedefin içini delik deşik etmeye başlamıştı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik deşik olmak — 1) bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik oluşmak ... düşman süngüleriyle delik deşik olmaktansa tabancasını şakağına dayayıp tetiği çekmeyi düşünüyordu. N. Cumalı 2) bir şeyin her yanı delinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
DELİK — Hurma ve yağdan yapılan bir yemek. * Oğmaç aşı. * Rüzgârın yerden savurup tozuttuğu toprak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
delik büyük, yama küçük — eldeki imkânlar gerekenden çok az anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik deşik aramak — her yerde aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik eğirmek — argo hapse girmek, tutuklanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçacak delik aramak — korku ile saklanacak yer aramak O adam onları aşağıladıkça utancından kaçacak delik arayan Âşık Ali ye acıyordu. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
cebi delik — sf., ği Tutumlu olmayan (kimse), savurgan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kubbeli delik — is., ği, biy. Trakeit gözelerinin uçlarında bulunan ve besin suyunun düşey yönde ilerlemesini sağlayan geçiş yolu … Çağatay Osmanlı Sözlük