-
1 delik
adj. hollow--------n. hole, opening, aperture, bore, den, prison, cavity, mortice, mortise, perforation, port, slot, stir, vent, ventage, vent hole--------delik (sivri uçla)n. prick* * *1. aperture 2. hole 3. orifice 4. hole (n.) -
2 delik
[T delik, Az dälik, from delmää]: holeA Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > delik
-
3 delik aç
1. slot (v.) 2. trepan (v.) 3. puncture (v.) -
4 delik
offense* * *glare at, glared at, glared at, glaring at* * *wide-open (of eyes) -
5 delik
wide-open k.r(of eyes). -
6 delik
"hole, opening, orifice, outlet, aperture, slot, rent; jail, jug, clink, the cooler, the can" " tutukevi; bored, pierced" -
7 delik
1. hole, opening, orifice. 2. puncture. 3. bored, pierced, drilled, perforated. 4. punctured. 5. anat. foramen. 6. slang prison, jail, jug, clink, cooler, lockup. - açmak /a/ to make a hole in, bore, pierce, drill, perforate. - büyük, yama küçük. colloq. The problem is bigger than any available solution. - deşik full of holes. - deşik etmek /ı/ to fill with holes, riddle. - deşik olmak to be riddled, be filled with holes. -e girmek slang to be thrown in jail, be locked up. -e tıkmak /ı/ slang to throw (someone) in jail, imprison, jail, jug, lock (someone) up. -
8 delik açıklığı
aperture size -
9 delik açma
n. fenestration* * *perforation -
10 delik açmak
v. hole, bore, pierce, drill, make a hole in, honeycomb, ream, ream out, run through, slot, vent, dig a hole* * *drill -
11 delik akımı
hole current -
12 delik çeperi
hole wall -
13 delik deşik et
riddle (v.) -
14 delik hareketliliği
hole mobility -
15 delik iletimi
hole conduction -
16 delik kapanı
hole trap -
17 delik paterni
hole pattern -
18 delik testeresi
compass saw -
19 delik yoğunluğu
hole density -
20 delik zerketme
hole injection
См. также в других словарях:
delik — is., ği 1) Dar, küçük açıklık İğne deliği. Burun deliği. 2) Dar, küçük çukur Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı. S. F. Abasıyanık 3) Küçük hayvan yuvası Fare deliği. 4) sf. Delinmiş olan Hangi evden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik deşik — sf., ği Her yanı deliklerle dolu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller delik deşik aramak delik deşik etmek delik deşik olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik deşik etmek — 1) bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik açmak 2) bir şeyin her yanında delikler açmak Üst üste attığı kurşunlarla hedefin içini delik deşik etmeye başlamıştı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik deşik olmak — 1) bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik oluşmak ... düşman süngüleriyle delik deşik olmaktansa tabancasını şakağına dayayıp tetiği çekmeyi düşünüyordu. N. Cumalı 2) bir şeyin her yanı delinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
DELİK — Hurma ve yağdan yapılan bir yemek. * Oğmaç aşı. * Rüzgârın yerden savurup tozuttuğu toprak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
delik büyük, yama küçük — eldeki imkânlar gerekenden çok az anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik deşik aramak — her yerde aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik eğirmek — argo hapse girmek, tutuklanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçacak delik aramak — korku ile saklanacak yer aramak O adam onları aşağıladıkça utancından kaçacak delik arayan Âşık Ali ye acıyordu. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
cebi delik — sf., ği Tutumlu olmayan (kimse), savurgan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kubbeli delik — is., ği, biy. Trakeit gözelerinin uçlarında bulunan ve besin suyunun düşey yönde ilerlemesini sağlayan geçiş yolu … Çağatay Osmanlı Sözlük